Her şey birbirine karıştı.. Biliyorsunuz; Ankara’da bir MHP’li,Melih Gökçek’e karşı CHP’den aday.. AK Parti’nin Hataybelediye başkanı da CHP’den aday!
Tek örnek bunlar değil.. CHP’nin İstanbul adayı Sarıgül, daha düne kadar yolsuzluk yapmakla suçladıkları bir isim değil mi?
Her partide, daha önceleri olması hayal bile edilmeyen işler oluyor olmasına da,CHP bu süreçte oportünizmde en ileriye giden parti oldu.. “Ne olursan ol gel” havasında. Yeter ki, AK Parti’ye karşı ol! Dindar, dinsiz, liberal, faşist fark etmez!
CHP adaylarını bugüne kadar açıklamadı, çünki, AK Parti’nin aday göstermediği isimlerden bir intikam mangası kurmak istiyordu.. Kazanma umudu yok, bütün planını AK Parti’nin kaybetmesi, daha doğrusu AK Parti’nin oyunu %40’dan aşağıya çekmek üzere kurdu.. Derin yapı, paralel yapı bu konuda ortak bir kampanya yürütüyorlar.. AK Parti’ye verme de nereye verirsen ver.. İlk tercihleri bu. İkinci tercihleri ise, AK Parti karşısında kazanmaya en yakın parti kimse ona ver..
Oy verilmeyecek parti AK Parti, oy verilecek parti, AK Parti dışında ipi göğüslemeye en yakın olan parti..
Birileri bu hayale umut bağlamış durumda. Ama bunun her zaman geri tepebilecek bir iş olduğunu düşünmüyorlar..
CHP bugün bunun sıkıntısını yaşıyor.. İstifa eden milletvekili var ve bunu yenileri izleyebilir.. İstifa eden aday adayları, parti üyeleri, CHP il ve ilçe örgütü üyeleri var.. CHP kendi içinde ve dışında inanılırlığını ve ciddiyetini büyük ölçüde kaybetti..
CHP uçtu zaten, derinin avukatlığından paralelin işbirlikçiliğine soyundu.. Bir de yangına körükle giden laikçi, Kemalist, ulusalcılar var. Onlar da takiyyeyi öğrendi.. AK Partiliyi paralel yapıya kışkırtıyor, paralel yapıyı AK Parti’ye karşı,Erdoğan’a karşı kışkırtıyor.. “Yesinler birbirlerini” mantığı ile hareket ediyorlar.. Onlar birbirlerini yerlerse belki kendilerine gün doğar diye bir hayalleri var.. Çünki kendi başlarına kimsenin kendilerine oy vereceğini düşünmüyorlar.. Bir kriz olursa derin güçler ve uluslararası sistemin yerli ajanlarının kendilerini göreve çağıracaklarını hayal ediyorlar belki de!
Siyonist bir yapılanma ve Esad rejimi için bugünki durum bir fırsat oluşturdu, onlar da bu fırsatı ganimete döndürmeye çalışıyorlar. Suriye krizini Türkiye’ye doğru yaymaya çalışıyorlar sanki..
Malum media, iktidar karşıtı tüm partilere destek vereceğe benziyor.. Yani AK Parti’den bir oy fazla koparabilmek için ne lazımsa yapacaklar.
AK Partililer de bunun farkında. Onun için hiçbir seçimde olmadığı kadar teşkilatlar bir dayanışma içinde ve hareketlilik içindeler. Gençler, kadın kolları, herkes aynı şekilde..
Bu seçimler AK Parti ile paralel devlet arasında geçecek gibi.. Bu durum AK Parti’yi zayıflatmıyor, aksine güçlendiriyor..
Yolsuzluk iddiaları da geri tepecek gibi.. Çünki paralel yapının para kaynağı, finansal hareketleri giderek artan bir merak konusu. Yolsuzlukların neden dün değil de, bugün servis edildiği de bir başka soru.. Ya da iddiaların inandırıcılık ve ciddilikleri de sorgulandığında, bu iddiaların çoğunun şantaj koktuğu hemen görülüyor.
Bu iddiaların bu şekilde gündeme gelmesi, AK Parti’nin kendi içindeki birtakım kişilerin zaman içinde tasfiye edilmesi, kulaklarının çekilmesi ve hesap sorulması için takibe alınması açısından da önemli bir fırsat.. İktidar da bundan sonra iş ve ilişkilerinde daha dikkatli olmak zorunda kalacak. Bütün bunlar AK Parti için önemli kazanımlar..
Aslında her iktidar döneminde her zaman birtakım yanlış yapanlar olagelmiştir.. Bugün de, gelecekte de bu tür şeyler hep olacak.. Bu iddiaların bir kısmı gerçek değil, ya da abartılı iddialar.. Bunu da görelim ve bilelim.. Hep söylüyorum, Halk Bankası genel müdürü o parayı rüşvet olarak almışsa, o ölçekteki bir banka genel müdürü için bu rakam çok küçük. Bana başka, daha ciddi rakamlar söyleyin.. Yemişse bu adam yemeği bilmiyor demektir. Bu da ayrıca not edilmesi gereken bir durum.. İşin burada asıl püf noktası, bir hırsız bir bağdan bir bostan çalarmış, rüşvet alan bir kişi bir bostan karşılığında bir bağı satarmış. İddialarınızın ciddiye alınabilmesi için, bu kadar rüşvet alan bir kişi, bu rüşvet karşılığında kime yüz milyonlarca dolarlık menfaat sağladı. Bunu bana gösterebilir misiniz?
Cengiz Aktürk olayını yazdım. Bundan sonra söyleyecekleriniz de bu örneklerden yola çıkılarak değerlendirilecektir..
MİT’in kamyonları operasyonunu, İHH’nın terörle ilişkilendirilmesi çabalarını biliyoruz.. Benim Mavi Marmara’ya binmeme hikayemi dilinize dolayarak ancak dünyadan habersiz, kafasını başkalarına kiraya vermiş kendi arkadaşlarınızı kandırabilirsiniz..
İşbirliği yaptığınız kişiler ve kuruluşlar ortada.. Yolsuzluktan şikayet edenlere; kimlerle kol kola girdiğinizi sorarlar.. Kimin evinden kimin penceresini taşlıyorsun diye sorarlar adama..
Derin dünyanın taşeronluğunu yapanlar, derini, paraleli, Mafiası ile hepsi, öfkesi, ihtirası aklından büyük, sistemin iflah olmaz, azad kabul etmez köleleri şunu bilmeli ki, işbirliği yaptığınız sistemin patronlarında vefa diye bir şey yoktur. Ve bu patronlar yenilecek ata oynamazlar..
Bu uyarı sadece o yapılar için değil. Biz insan olarak hepimizin nefsine taht kurup oturan Şeytanın derin planları ve tuzaklarına düşmemek için aynı şekilde dikkat etmemiz gerek..
Sakın Şeytan bizleri Kur’an’la aldatmasın!. Onlar ağuyu altın tas içre sunarlar bal da onun suç ortağı.. Allah (cc) bizi bize bırakmasın.. Şeytanın emrine boyun eğerse nefsimiz, en büyük düşmanımız olsun.
Selâm ve dua ile..