Saul’den Necla Çarpan’a oradan...

Abdurrahman Dilipak

Paralel devlet”den sonra “paralel din” konusu da tartışılmaya başlandı.. En son Ahmet Tekin Haber A’da bombayı patlattı. Tekin Can Okaner’in programında özetle  İslamiyet’te “paralel din” icat ediyorlar! “Gülen Cemaati Vatikan’a hizmet ediyor”, “Gülen Cemaati’nin hedefi: Türkiye’yi Hıristiyanlaştırmak”, “Gülen okullarında gençlere Hıristiyanlık telkin ediliyor”, “Gülen Papa’ya mektup yazdı, ‘Papalık misyonunun parçasıyız’ dedi”, “Erdoğan’ı paralel dinin önünde engel gördükleri için saldırıyorlar”, “Cemaat kurumsal misyonerliğin Türkiye şubesi gibi çalışıyor”, “Cemaatin İslam’la bağdaşmayan misyonunu, 1999’da istihbarat gelen bir kanalın yayın yönetmeni ve bir tuğgeneral bana söyledi”...

Daha önce “Protestan İslam”, “Folk İslam, “Siyasal İslam”, “Ortodoks İslam”, Kalvinist İslam”, “Radikal İslam”, “Ilımlı İslam” gibi bir sürü “İslam” icad etmeye çalışmışlardı. “Dine karşı bir din” icad etmek istiyorlardı.. Devlet TSE damgalı bir din icad etmek için çok uğraştı.. Benim; “Bu din benim dinim değil” isimli kitabımda bu konu anlatılır. Kimi, dini reforma tabi tutmaya çalıştı, kimi yasaklamaya, kimi İncil’e benzer bir Kur’an, Hıristiyana benzer bir Müslüman, kiliseye benzer bir cami hayal ediyordu. Kimi, dini bireysel vicdanlara, toplumsal planda mabedlere hapsetmeye çalıştı.. Hâlâ da çalışıyorlar. Müslümanları neye inanacaklarını şaşırmak için, onları Agnostik hale getirmek için, atomize etmek için, birinin dediğini öteki ile yalanlayarak nötralize etmek için ellerinden ne geliyorsa onu yapmaya devam ediyorlar.. Etmeye de devam edecekler.

Hemen belirtelim ki, kim dine bir şey ekler ya da ondan bir şey çıkarmaya kalkarsa kişi eklediği ya da çıkarttığı ile baş başa kalır ve din aradan çekilir.. Şii/Alevi, Sünni/Sufi, Selefi/Vehhabi ayrışması, hatta çatıştırılmak istenmesi de aslında bu oyunun bir parçası..

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, başımıza bir de “Paralel din” tartışması çıktı!

Aslında bu tartışma Hilafetin geleceği, Şerif Hüseyin’in halife yapılmasında da sözkonusu idi..

Bugün yeni bir yol deneniyor.. Bir yandan Radikal İslam’a yol veriliyor, öte yandan ılımlı İslam pazarlanıyor.. Ölümü gösterip hastalığa razı etme ya da tavşana kaç, tazıya tut taktiği.. Birilerine havuç, birilerine sopa gösteriliyor..

Ilımlı İslam’ın ne olduğunu daha önce yazdım. Ama giderek bu iş, sadece din algısını dönüştürmek ve yeni bir din icad etmeye doğru dönüştürülüyor.. Necla Çarpan Yeni Mesnevi ile başladı, Yeni Nutuk’la bitirdi. Mustafa Kemal öldükten sonra da eser vermeye devam etti yani. Mevlana ve Atatürk ona ruhen gelip yeni eserler vermişti.. O gelen kimse, Evrenesoğlu’na da geliyor.. Ahmedi Nejat’a da geliyordu o gelen.. Ve bu eseri de Genelkurmay satın alıp dağıttı, hatta bu hanıma askeriyede subaylara konferans filan da verdirttiler zamanında..

Şimdi ister misiniz, Hz. Peygamber vahyin kaynağından yeni mesajlar getirsin. Ya da söyledikleri sözler yeni bir hadis külliyatına dönüştürülsün.. Hocaefendinin bedeninde Resullah’ın ruhu tecelli etti derlerse de şaşmam bu durumda.. Ya da Hz. İsa! Bu iş ruh çağırmadan tenasühe, yani reenkarnasyona kadar uzanabilir..

Bu arada Hz. Peygamberin ruhu ile buluşup ondan aldığı mesajları hadis mecmuası olarak toplayan bir adam da vardı Hindistan’da asırlar önce!

Bu olay ilk defa olmayacak.. Saul’un azılı bir İsevi düşmanı iken bir anda hidayete erip, Aziz mertebesine yükselmesi ya da bazı İncil metinlerinin Hz. İsa’nın dünyadan ayrılışından sonra bazı kişilere yazdırıldığı iddiası Hıristiyanlık inancında kabul edilen bir konu değil mi? Yuhanna İncilinin 20. Bölümünde anlatıldığına göre Hz. İsa çarmıha gerildi ve ardından dirildi. Onun dirilişi anlatılıyor. Ardından Hz.  İsa’nın, Mecdelli Meryem’e görünmesi anlatılıyor. Daha sonra Hz. İsa öğrencilerine görünüyor. Hz. İsa Tomas’a görünüyor ve 21. Bölümde ise Hz.  İsa göl kenarında Petrus ile buluşuyor.. Daha başka bir sürü hikaye var.. Malkom X ile ilgili anlatılanları bilenler Elijah Muhammed’in İslam’la tanışması hadisesini de hatırlayacaklardır.. Ortada bir garip adam vardır. Ya da Amerika’da önemli Hıristiyan topluluklardan biri olan Mormonlarla ilgili de ilginç hikayeler anlatılıyor. Bu iş Erich Von Daniken’in “Tanrıların Arabaları”na kadar gider..

O zaman Hıristiyanlıkta olanlarla ilgili olarak, birileri tarafından bu iş İslam’da olsun diye düşünülmüş olamaz mı? Hıristiyanlığı reforme ettikleri gibi İslam’ı da reforme etmek isteyebilirler..

Ya hu, yurtta öğrenciler el ele tutuşup Hz. Peygamber’in ruhunu çağırıyorlar salavat getirerek. Ruh çağırma ayinleri düzenliyorlar, aileler de büyük bir vecd ve huşu içinde bunu manevi bir haz ve aşkla, manevi bir yükseliş olarak, şükrederek yakınlarına aktarıyorlar.. 

İş boş yatak, boş tabak, boş koltuktan öte.. Bu gidiş pek hayra alamet değil.. Böyle giderlerse de, bu işin bir yalan olduğunu öğrenirlerse de, bu insanların ruh sağlığı açısından ciddi bir sorun yaşanacağı çok açık!

Aziz Pavlus’un (Saul/Pavlus) hayat hikayesi aslında bazı olayları anlamak için ilginç bir örnektir.. Pavlus Pavlik Kiliselerin kurucusu Hıristiyan bir misyoner. İsa devrinin Ferisi Yahudilerindendir ve Roma vatandaşıdır. Tarsus doğumludur. Asıl adı Saul’dür. Yeni Ahit’te ve Luka İncilinde kendinden çokça söz edilir. Pavlus, çok katı bir Yahudi cemaatine mensuptu ve Hıristiyan olmadan önce ilk Hıristiyanlara acımasız zulümler yaşatmıştı. Elç.8: 3 /9:1-2 de anlatılan şekli ile, “Saul ise müminleri kırıp geçiriyordu. Pavlus bir gün Şam’daki İsevilere eziyet etmek ve onları Kudüs’e getirmek için yola çıktı. Orada İsa’nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Yeruşalim’e getirmek niyetindeydi. Şam yolunda İsa’nın kendisine görünmesiyle cemaate (kiliseye) katıldı. 

Paralel din” tartışmaları aklıma bu olayı getirdi.. Selâm ve dua ile..

yeniakit