Putin, Biden’e “oyununu gördüm” dedi. Putin “Sen beni Ukrayna’yı bahane ederek, batıda, Kazakistan ve Fergana’da tutmak istiyorsun, o zaman ben de seni burada tutarım” diyor. Ankara arabuluculuk rolü ile arada kalmak istiyor, ama taraflar uzlaşacak gibi değil. Tabi Ankara arabulucu olmayacaksa, süreç içinde nasıl bir rol üstlenecek göreceğiz. Tarafsız kalması çok zor. Bu yeni duruma göre ABD, Çin’e saldıracaksa, Hint Okyanusunda, Hindistan’dan Kızıldeniz’e kadar olan bölgede güç bulundurmak zorunda. Doğu Akdeniz’de, Batı Karadeniz’de ve Ege’de güç bulundurmak zorunda. ABD bir kez vurup kazanmak zorunda. Vurur ve kaybederse, geriye ABD diye bir ülke kalmaz.
ABD, eğer Çin’i ve Rusya’yı kontrol edemeyecekse, ABD’nin dünyanın jandarması olma iddiası da biter. Bugün sessiz duran Trump işte o an sesini yükseltir ve ABD’deki eyaletlerin üçte ikisinde kontrolü ele geçirir. Zaten daha şimdiden Demokratlarla Globalistler ayrışmaya başladılar bile. Gelinen nokta Amerikan yüzyılının sonuna işaret ediyor.
Çin-Hindistan Savaşı diğer bilinen adıyla Çin-Hindistan Sınır Çatışması, 1962 yılında Çin ile Hindistan arasında yaşanan sınır savaşı. Yaklaşık 1 ay süren savaş Çin’in askeri zaferiyle sonuçlanmışsa da ateşkes sonucunda iki ülke de savaş öncesi sınırlarına dönmüşlerdir.
ABD, Çin’e karşı Hindistan’la iş birliğini artırdığı biliniyor. ABD, ASEAN bölgesinde de aktif. Tabi bu bölgede Malezya, Japonya ve Kore de etkili. Muhtemel bir savaşta, bölge devletlerindeki halkın ve iktidarların tavrı biraz da ilk etapta kimin kazanacağına bağlı olacak.
ABD, Çin ile başta ticaret ve teknoloji olmak üzere pek çok alanda sorunlar yaşıyor. Çin’le Hindistan arasında da tarihten gelen sorunlar, ekonomi ve siyaset konusunda sorunlar var ve ABD, Çin’e karşı Hindistan’ın yanında, Çin ise Pakistan’la yakın ilişkiler içinde. ABD’nin Kuzey Kore, Tayvan konusundaki tavrı, Japon denizindeki hareketlilik, Grip’19 konusundaki Çin’i suçlayan açıklamaları, Çin’in Afrika ve Mezopotamya’daki giderek artan varlığı, İpek Yolu projesi ABD’yi rahatsız ediyor.
Bu arada; Hindistan’ın Çin’e karşı Rusya’dan aldığı S-400’leri aktif hale getirme kararı iki ülke arasındaki gerilimi artırdı. Krizin dört kanadı da nükleer güce sahip olması aslında bu ülkeler arasında dehşet dengesi oluşturuyor. Çin, Hindistan, Rusya ve ABD’nin işin içinde olacağı bir savaş, ilk etapta Dünya nüfusunun yarısını, dünya coğrafyasındaki Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika’yı içine alacak bir savaş olacak.
Savaşın başlaması, dehşet dengesi, yani savaşın taraflarının hiçbirinin bu savaştan başarıyla çıkamayacağı için çok zor. Ama bu konuda gelinen noktadan geri dönüş de kolay değil. Savaş başlatsa, bitirmek de kolay olmaz. Ülkelerin sınırlarının, rejimlerinin, yönetim kadrolarının yeniden şekil alması zaman alır. Sıcak savaş zaten çok uzun sürmez. Ama zaten çok büyük bir yıkıma sebep olacağı için savaşın yaralarının sarılması zaman alır. Bu endişeler olmasaydı zaten bugüne kadar savaş çoktan çıkmıştı.
İngiltere bu süreçte çatışma ortamından uzak durmaya çalışıyor. Rusya, ABD’nin tehditlerini önemsemiyor. ABD’nin doğuda Çin’le, batıda Rusya ile güneyde İran’la baş etmesi, yani 3 cephede birden savaşması mümkün değil. ABD, Çin’i vurabilir ama Çin’in başına gelecek olanların ABD’nin başına gelmeyeceğini kim garanti edebilir. Tabi burada muhtemel bir Çin-Hindistan savaşının iki ülkede sebep olacağı insan zayiatını kimse tahmin edemez.
ABD bu durumda, Rusya’ya gözdağı vermek için Polonya ve Romanya’yı SSCB’nin dağılmasından bu yana sistemli bir şekilde silahlandırıyor. NATO Karadeniz’de de varlığını güçlendirmek için Ukrayna’ya büyük önem veriyor. Zaten Kırım’ı ilhak etti. Doğu Karadeniz’de de Gürcistan ile ilişkileri sürekli olarak geliştiriyorlar. Bu süreçte, Çanakkale Savaşının başlangıcı olan Braslav ve Goben zırhlılarının gidip Sivastopol’ü bombalaması örneğinde de olduğu gibi, Karadeniz’e açılacak Amerikan gemileri Ukrayna bayrağı çekebilir. Amerikan askerleri de Polonya vatandaşlığına geçebilir.
Adolf Hitler, 1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırdı. Bu saldırı ile 2. Dünya Savaşı da başlamış oldu. Bir yandan Alman savaş gemisi, Polonya’nın Gdansk yakınlarındaki bir mühimmat deposuna ateş açtı. Öte yandan; Leh üniforması giydirilmiş Nazi subayları Silezya Bölgesi’ndeki yerel bir radyo istasyonuna saldırdılar. Maksatları savaş için bahane üretmekti. Hitler, Polonya’nın kendilerine saldırdığını açıkladı ve ardından yaklaşık 1,5 milyon Alman askeri Polonya sınırını geçti. ABD, ya da o kafada hangi ülke, yönetici olursa olsun, savaş başlatmak için bahane aradığı zaman ya kendi birliklerini vurur yahut düşman ordularına sızmış ajanlarını kullanarak komutandan izinsiz bir saldırı sipariş eder. O işin 40 tane yolu var, yeter ki siz insanlıktan çıkıp şeytanlaşın. İns’in şeytanı, asıl şeytanı kıskandırabilir bazen, yaptıklarıyla. Şeytan bölgede fazla mesai yapıyor. Bu durumda Japon denizi, Hint Okyanusu, Körfez, Kızıldeniz, Akdeniz, Karadeniz, Ege, Baltık Denizi ısınacak gibi.
Yeni bir dünya savaşını başlatmak için birkaç senaryo: 1- Çanakkale savaşının başlamasına yol açan o Alman gemilerini hatırlayın ve bir de Hitler’in Polonya’ya saldırmak için bulduğu bahaneyi birlikte düşünün. Bu kez ABD ile Rusya arasında bir çatışma konusunda tarih tekerrür eder mi dersiniz! 2- Çin ve Hindistan eş zamanlı füzelerle vurulursa ve her iki taraf birbirini suçlarsa, bir Çin-Hindistan savaşı, ABD’nin Hindistan’ın yanında savaşa girmesi ile de bu iş çözülebilir. 3- İki Kore arasındaki ilişkiler ya da Tayvan üzerinden bir plan yapılmış olamaz mı? 4-Şubat ayında kış olimpiyatları öncesi, sırası ya da sonrasında Pekin, Doğu Türkistan, Tibet bölgesinde Tienenman benzeri olaylar yaşanabilir mi! Ya da Fergana bölgesinde, Doğu Türkistan ve Tibet yanında, Fergana koridorundaki devletleri, Pakistan’ı, Hindistan’ı, Kırgızistan’ı, Tacikistan’ı, Kazakistan’ı etkileyecek bir çatışma ile savaş tetiklenebilir.
Bakalım kış olimpiyatları, zamanında sorunsuz bir şekilde yapılabilecek mi, kimler katılacak, kimler katılmayacak. Sanırım bu kez olimpiyatlara sporcu ve gazeteci olarak katılacakların önemli bir kısmı aslında ajan olacak. Bu süreçte İngiltere ve Avrupa sessiz. Daha çok Almanya’nın adı geçiyor. Zaten Almanya ABD, İngiltere ve Fransa’nın işgali altındaki mahcur bir ülke. Tabi; eğer ABD yara alır, yenilir, bölünürse, Almanya ve Japonya bağımsızlık yönünde bir adım atabilirler. Ama Almanya sadece ABD’nin işgali altında değil, İngiltere ve Fransa’nın da işgali altında.
Görünen o ki, İngiltere “ölen ölür kalan sağlar benimledir” demeye hazırlanıyor. Giden gitsin zaten kalan yanına alacak birini arayacak. Selam ve dua ile.