Seçim beyannamesi

Abdurrahman Dilipak

AK Parti’nin seçim beyannamesinde ağırlık ekonomi ile ilgili olacakmış. Keşke böyle bir şey yapmasalar.

“Tekasür” suresini hatırlayın. Allah nimetlerini artırır ve azaltır. Hz. Ali’ye iktidar vermedi. Hz. Ebu Zer acından öldü. Hz. Eyyüb devrinin en zengini idi, sonra en yoksulu oldu. Ardından eskisinin iki katı bir servete kavuştu..

Hz. Yakub’un başına gelenler, haşa O’nun hata, ihmal ve yetersizliğinin bir faturası mı idi..

Seçmenle bu konuda pazarlık yaparsanız bu geri teper.. Veren Allah alır da. Ya da önce alır, sonra verir.. Allah bizleri mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Hiçbir irade bunu tersine çeviremez.

Gülen’in son açıklamasına bakın. “Rüzgardan devrilen ağaçlar gibi birbirlerinin üzerine devrilecekler. Hazan yaprakları gibi düşüp çürüyecek, gübre olacaklar”. Sormazlar mı, adama sen ne günah işledin de bunlar geldi başına.. Kur’an’ın lanetlediği o Firavun çok mu erdemli biri idi de, Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Yuşa, Hz. Asiye gibi insanlar o evde idiler.

Ekonomi, bir imtihan gereği tersine giderse, size oy verenler aynı mantıkla hareket ederlerse sizi terk etmeleri gerekmez mi.. Siyasiler seçmenle böyle bir menfaat ilişkisi içine girmemeli..

Evet, şunları yapmaya çalışacağız. Daha fazlasını da yapmaya çalışacağız, insanlık için rahmet vesilesi olacağız. Bu anlamda insanları çileye, fedakarlığa çağırmalıyız. Sabır tavsiye etmeliyiz..

Bakın “şu kesime 100 lira vereceğiz” derseniz, “niye 200 değil” derler. 200 derseniz, “niye 300 değil” derler.. “Ona niye veriyorsun, bana vermiyorsun” derler, “ona niye o kadar bana niye bu kadar veriyorsun” derler. İnsanlar oylarını pazarlık konusu yapmaya başlarlar. Bu işler böyledir.. Hakkı ise, adaletin gereği bu ise zaten vereceksin.. “Bunu vereceğim” demenize gerek yok, zaten vereceğiniz konusunda bir güven olmalı.

İnsanlara umut ve heyecan vermek gerek.. Onlara veren el olmayı öğretmeliyiz. Rızık konusu unutuldu. Kimsenin rızgının ve ömrünün bereketli olması diye bir meselesi yok.. Herkes “ben” diyor. Sahib olduğundan daha fazlasını istiyor. Bir bedel ödemek ve risk üstlenmek de istemiyor.. evi, arabası, yazlığı ve tabii iyi bir işi olsun istiyor.. Herkes iyi bir eş istiyor ama kendisinin iyi bir eş olma isteği yok.

Evet “şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğimiz nesil, imar ettiğimiz şehri tahrib eder..”

İyi yöneticiler halklarını ve ülkelerini kurtarmak için yeterli olsaydı, Hz. Nuh, Hz. Lut, Hz. Salih başarılı olurdu.. Hz. Ali’nin siyaseten başarısız olması yetersizliğinden mi idi.. Hz. Yusuf’un suçu neydi de kuyuya atıldı. Zindana düştü..

Peygamberlerin bile kurtarıcı gücü yok.. Onlar kurtuluşa çağırırlar.. 

Sahi, Hz. Musa kavmini denizden geçirdi de, niçin karaya çıktıktan sonra, Kudüs’e doğru birkaç günde götürmesi mümkünken, niçin 40 yıl Tih çölünü Tihan eyledi. Ve kendi de, kardeşi Harun aleyhisselam da Kudüs’e ulaşmadan rahmeti rahmana kavuştular ve kavmini Yuşa aleyhisselam Kudüs’e götürdü.

İnsanları dünya nimetlerine çağırırsanız, başınıza birçok insan toplarsınız. Ama bunlar başınıza cin toplar gibi toplanan insanlardır. Cin toplamak zor değil de, dağıtmak zor.. Size ellerinde tavuklarla, alkışlarla, şarkılar söyleyerek gelirler, ama sonra kaz isterler. Onlara istediklerini vermezseniz dostlukları bitecektir. Onlara istediklerini verirseniz, hep daha fazlasını isteyeceklerdir.. Başlangıçta süt dişleri çıkarken ısırıklarını eğlence konusu edebilirsiniz, ama köpek dişleri çıkınca ısırdıklarında acıtırlar..

Farkında mısınız “onlara yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad ediyorsunuz” ya da birileri böyle anlıyor.. Peki bunu kim vaad etmişti ve bu vaadin sonu ne oldu!

Kolaylık, güç ve zenginlik isteyebilirsiz. Ama bu bizi mütrefinlerden yapmamalı. Bize verilenleri, eğer “verenin yolu”nda harcamayacaksanız, bütün bu nimetler Şeytanın ayağımıza taktığı prangalara, bizi dibe çeken ağırlıklara dönecektir. Para, makam, şöhret, güç hepsi ya hakka kurban edilecek ya da Şeytanın elinde boynunuza takılan tasmalara dönecektir..

Hani hatırlayın, güç ve servet bizde değilken öyle diyorduk ya: “Malımız, canımız, sevdiklerimiz Allah yoluna feda olsun”. Hani O, bizi sabredenlerden, şükredenlerden ve direnenlerden bulacaktı. Hani biz Allah’ın bize verdiklerini O’nun rızası için infak edecektik.. Hatırlatayım dedim.

Seçim sloganlarınızı reklam şirketlerine, gelecek tasavvurunuzu insanlara yeni bir “kader” vaad eden siyaset mühendislerine emanet ederseniz kendinize de insanlara da yazık edersiniz.

Benden söylemesi. Selâm ve dua ile..

yeniakit