17 Aralık’tan seçime kadar yaklaşık 150 konferans vermiş olacağım.. Doğu, batı, kuzey, güney.. Doğru düzgün eve bile uğramadan. Bir o kadar da yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası radio, TV, gazete, dergi, ajansa röportaj.. Tam bir Türkiye turu oldu benim için..
Nasreddin hocaya sormuşlar “sizin hanım çok geziyor galiba” diye. Hoca gülmüş. “Yok canım” demiş,”çok gezse bizim eve de uğrardı.” O hesap..
Konular belli, Türkiye, Suriye, Mısır.. Bir de Ukrayna eklendi şimdi buna..
Bu yoğunluk, seçimden sonra azalsa da devam edecek gibi gözüküyor. Seçim sonuçlarının yorumlanması ve muhtemel gelişmeler en çok merak edilen konular.
Hemen söyleyeyim, umutsuzluk ve panik yok.. AK Parti tabanında inanılmaz bir dayanışma ve hareketlilik var! CHP buharlaşmış durumda.. İnandırıcılığını ve ciddiyetini kaybetmiş.. CHP tabanında, il ve ilçe yönetiminden olup da, AK Parti’ye oy verecek isimler biliyorum.. Muhalefetten bir ilçenin belediye başkanı adayı geldi, “mecburen çalışıyoruz da, benim oyum, bu günki şartlarda AK Parti’ye” dedi!
CHP öyle aday gösterdi ki, ne yolsuzluktan söz edebilir, ne de ilkeli olmaktan ve dürüstlükten.. Öyle pazarlıkların içine girdi ki, bunu bilenlerin bir kısmı bunu kabul etmeyecekler..
CHP’liler, MHP’li birine zor oy verir.. MHP’liler de kendi adayını bırakıp CHP’lilere zor oy verir. Cemaatten bir çok kişi CHP ve Sarıgül dayatmasından dolayı aklı karışmış durumda.. CHP-Cemaat ilişkisi de Cemaat tabanında olduğu gibi CHP tabanında da rahatsızlık uyandırmış durumda..
Cemaat oylarını almayı hayal edenler, cemaatin ciddi bir oy’u olmadığını bilmiyorlar. Tabandakilerin çoğu da zaten bu talimata uymayacak.. Şunun şurasında iki haftadan az bir zaman kaldı.. Bu haftadan sonra zaten insanlar kararını verecek.. Sokakların, meydanların dilinin söylediği ortada..
Seçimden sonra özellikle Cemaat ve CHP içinde kıyamet kopacak, haber vereyim.. Sonuçlar, göreceksiniz, gözlemlerime göre Kılıçdaroğlu için de, Sarıgül için bir hezimet olacak!
Sanırım Cemaat tartışması, seçim sonrası siyasi gündemden ayrılıp, teolojik bir gündemle tartışılacak. Devreye ilahiyatçılar girecek..
Aslında bu hareket, 1970’lerden beri, Milli Nizam’la başlayan Müslümanların siyasete etkin katılımına karşı bir alternatife, karşı duruş olarak ilgi ve destek görmüştü. Bu iş 1946’ya kadar da gider aslında. 1974 affından sonra yakın takibe alındı. 1978’de İran etkisine karşı önemli bir rol üslendi. 1981’de Özal ve Evren’le kurulan yakın ve sıcak temas var. 1990’dan sonra asıl bugünkü süreç başladı. 2000’e kadar kuluçka dönemi idi.. Müslümanların servet ve iktidarla tanışmalarının ardından önlenemeyen yükselişleri karşısında İslamcılardan batılılarla işbirliğine açık, batı değerleri ile uyumlu, birlikte yürüyecek bir grubun topluma model olarak sunulması ve bu yeni din anlayışının İslam dünyasına örneklenmesi ve zaman içinde iktidara taşınması için uluslararası bir proje hayata geçirilmeye çalışıldı.. ABD, İsrail, Vatikan, İngiltere, herkes işin içinde idi.. Bu gün bu plan deşifre oldu..
İşin siyasi boyutu acil ve aktüel bir konu. Ama asıl konunun can alıcı noktası teolojik yanı. Cemaat o noktada çok kırılgan, çok zayıf.. Daha işin bu boyutu tam olarak tartışmaya başlanmadı. Sempatizanlar bu işin hâlâ İslami bir duyarlılık konusu olduğunu zannediyor.. Oysa işin geldiği nokta İslam değil, yeni bir din. Hareket Risale-i Nur hareketini basamak olarak kullanmış.. Gülen’in öyle Saidi Nursi’ye, hatta Mezhep imamlarına, Peygambere bile ihtiyacı yok..
İşin çok önemli ve hassas yanı, bu işe çeyrek asırdır büyük zaman, para ve emek ayıran batılı Şeytan üçgeni şimdi ne yapacak.. Bu projenin bu haliyle devam etmesi mümkün değil.. Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamazlar. Türkiye’yi kaybetmek, İslam dünyasını kaybetmek anlamına gelecektir. Bu ise batılıların sonu olur.. Cemaat giderse, ne Milliyetçi akımlar, ne CHP tutunamaz. Ne de bu paralele de örgütlenen diğer dini ve toplumsal yapıların ayakta kalmaları imkânsız hale gelecek.. Müslümanlar kendi içinde atomize edilmeye, çalışırken, dayanışma içine girecekler. Notralizasyon projeleri akim kalacak. Agnostizm projesi çökecek..
Bu projede görev alan yüzbinlerce insanın geleceği ne olacak! Bu insanların sosyo psikolojik tepkileri ve kendi çevrelerinden dışlanmalarının getireceği sorunlar daha uzun süre tartışılmaya devam edecek.. Bu olay Kalkancı olayından daha vahim bir durum..
Cemaat mensupları gerçekleri görmüyor, duymuyor değiller artık. Görmek, duymak istemiyorlar. Kendilerini aldatılmış görmek hayallerini yıkacak. Oysa ruhani bir yapının bir parçası idiler. Kutsal bir eylem içindeydiler. Gelirlerinin önemli bir bölümünü bu dava için gönüllü olarak veriyor ve adeta çile çekiyorlardı, bu uğurda..
Yıllardır “Allah dostu” bildiği birine siz “İsrail’in siyonist emellerinin taşeronu” olan bir kişi ve örgütten söz ediyorsunuz.. Kendisi ile Gülen’i özdeşleştiren birileri bu suçlamayı doğrudan kendi üzerine alıyor.. Çocuklarını onların okulunda okutmuş, “Ben ve çocuğum dediğiniz gibi değil” diyor, bu suçlamaya karşı çıkarken..
Gittiğim kaç ilde gelip, üzgün ve pişmanlık içinde, bu süreçte hakkımda söylediklerinden dolayı benden helallik isteyen, özür dileyen cemaat mensupları tanıyorum..
Şimdi ağır bir psikolojik travma geçiriyorlar. Ağır bir baskı altındalar.. Aldatılmış, oyuna getirilmiş ve kullanılmış olmayı içlerine sindiremiyorlar. Bir de bundan sonrası için, ne yapacaklarını bilmiyorlar.. Geleceklerini de kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyalar..
CHP’ye oy verme baskısı aslında cemaat tabanındaki ayrışmanın en önemli nokralarından biri gibi gözüküyor.. Selam ve dua ile..
yeniakit