Seferberlik

Abdurrahman Dilipak

Derin Gerçekler

Seferberlik nedir bilir misiniz? “Seferber olmak”. “Sefer”, “Sefer tası”, “seferi namaz”.. Yola çıkmak, yolculuk, topyekun bir şeyden kurtulmak bir belayı savmak için ortak savunmaya geçmek olağanüstü hal, savaş hali gibi anlamlara gelir. Mesela namazların rekat sayısı azalır icabında abdest yerine teyemmüm edersiniz. En az yetinir, imkanlarınızı paylaşırsınız. Göç edersiniz.

Eskiden “Seferberlik Tetkik Kurulu” vardı, 2. Dünya savaşından sonra kurulan, daha sonra özel harp, gayri nizami harp, kont gerilla falan dediler adına. Eğer ülke işgale uğrarsa, işgal altındaki topraklarda halkın direnişini örgütlenmek ya da güvenli bir şekilde tahliyesini sağlamak için bir hazırlıktı bu. O zaman her kış Rusların Anadolu’yu işgali endişesi yaşardık. Slogan da belliydi “Hazır ol cenge istersen sulhu salah. Abdülhak Molla yaklaşık bundan 160 önce söylemiş bunu.

Yarın, ülke genelinde Gölcük depremine denk getirilerek bir tatbikat yapılacak aynı zamanda batılı ülkelerde de bir nükleer savaş durumunda halkın hayatta kalma becerilerini test etmek için tatbikatlar yaptıklarını görüyoruz bizde hep deprem, hem tabii afetler hem de savaş riskine dönük olarak hazırlıkların gözden geçirilmesi, sivil halkın konuya duyarlılığının ölçülmesi hedefleniyor. Zaten NATO genel sekreteri de kısa süre önce savunma kabiliyeti imkanları ve stokların en üst seviye getirilmesi yönünde bir çağrısı olmuştu.

Zaten başta ABD olmak üzere dünyada bir çok ülkede Kıyamet senaryolarına tabii afetler ve savaş ihtimaline dayalı bir hareketlilik söz konusu böyle bir durumda krizi yönetecek ekibin önce güvenli bir yere taşınıp hayatta kalmalarının sağlanması ve sistemi oradan yönetebilmesi gerekiyor. Bu yeraltı şehirlerine çok bilineni Colarado eyaletindeki, şehir nüfusuna göre çok büyük ve uzak, AREA51’e yakın bir yerde inşa edilen dünyanın en büyük yeraltı şehrinin olduğu ileri sürülen “Denver hava alanı”dır. Hava alanı 28 Şubat 1995’de yapılmış. ABD’de buna benzer bir düzine gizemli yapı var. Kongre geçenlerde bu mahiyeti bilinmeyen iddialar konusunda (UFO) dahil bir açıklama istedi.

Son yeraltı şehri haberi NEOM’la ilgili idi biliyorsunuz. Şimdi buna bir de LİNE eklendi.

Hitlerin böyle projeleri vardı hayata geçirdiği Almanya’da, Avusturya’da.. Bugün en fazla ABD’de savaş ve afetlerle ilgili kehanetlerden yola çıkılarak hazırlanan hayatta kalma becerileri eğitimi, ya da kaçıp sığınacakları güvenli mekanlar için hazırlık yapılıyor. Bu gruplar artık dünyanın her yerinde var. Türkiye’de de başladı. Oba hareketi bunun en organize olanlarından. Afet bölgelerinden kaçış ya da savaş, kozmik saldırılar, kıyamet teolojisine dayalı endişeler, geni ile oynanmış gıdalardan uzak sağlıklı bir hayat için sığınacakları obalar tasavvur ediyorlar. Bundan sonra bu haberleri daha çok duyacaksınız.

Bizde bir İstanbul depremi korkusu var biliyorsunuz. Bir savaş tehdidi, Anadolu toprakları kıyamet teolojinin merkezinde yer alıyor. Yecüc-Mecüc koridoru, Melheme-i kübra, Fırat bölgesinde büyük yıkım, Mehdi ve Mesih inancına dayalı beklentilerin içinde hep bu coğrafya var. Bölgemiz “Jeo Politik”, “Jeo Stratejik” açıdan çok önemli bir bölge olmasının yanında “Teo Politik” ve “Teo Stratejik” öneme sahip bir bölge. Ama siyasiler bunun pek de farkında değil. Onlar için DSÖ, FAO ya da BM, AB, NATO’nın stratejik ön görüleri daha önemli. FDI, FED, LIBOR, IMF, WEF’dan gelecek haberler daha önemli!?

Bu arada ABD’den başka bir haber daha geldi ABD 12 Kasım’da tam da Tükiye ile eş zamanlı sabah 07’den başlayarak (Bizimki akşam üstü olacaktı sanırım) ülke genelinde benzer bir tatbikat yapıyor bu ilginç bir durum değil mi?

Hava, su, toprak, bitki, hayvan ve insan kirlendi. Birileri hala ülkenin tanklarla işgalinden söz ediyor. Oysa işgal orduları Starlink’ler ve 5G ile geliyorlar. Siber savaşın ajanları damarlarımızda, “Deccal tabakta”, gökten yağmur gibi yağıyorlar. Şeytan işbirlikçileri ile birlikte dört koldan saldırıyor. Aklımız, kalbimiz, midemiz, ciğerlerimiz ve damarlarımızda süren bir savaş var. Dünya liderleri (!?)nin ve siyasetçilerin dilleri mitralyöz gibi kelimeleri sürüyorlar namlularına. “Derman” diye haplara, şırıngalara gizledikleri zehiri damarlarına zerk etmesi için sırada bekliyor insanlar, cinayeti bir intiharmış gibi göstermek için ellerinde ONAM belgeleri ile. Hava puslu melek maskeli şeytanlar ve şeytan diye taşlanan meleklerle dolu meydanlar dolusu insan. Kim dost kim düşman belli değil sanki ortalık toz duman, hava sisli.

Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz ve imtihan oluyoruz. Zaman “ahir zaman” fitne zamanıdır. Bizi, bütün bu olanları gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadir-i mutlak (Mutlak muktedir), eşi, benzeri, rakibi olmayan, Kadere, Rızga ve Ecel’e hükmeden, “öl” diyince öldüren, “ol” diyince oldular bir Allah var. O zaman ne gam. Eğer Cahillerden, zalimlerden, daha doğrusu; Münafıklardan, Münkir nankörlerden, Cahil, Zalim, Müfsit, Müşrik, Müstekbir, Mütrefin, Gasıb, Fasık, (Hırsız, zani, yalancı, katil vd) değilseniz ne gam. Cahillerden olmayalım tedbirli olalım. Allah bizim tedbirimize muhtaç değil bu imtihan gerekli ve o yardımı haketmek için gerekli. Öte yandan bize şer gibi gelen bu şeylerde Allah bizim için Hayır murat etmiş olabilir. Az ya da çok olmamız önemli değil. Nice az topluluklar çoğunluğa galib geldiler. Unutmamak gerekir ki hayır da, şer de, Şeytan da, ABD’de, NATO da Allah’ın iradesi içinde. Biz de O’nun iradesi içindeyiz ve onlardan tek farkımız O’nun rızasını istiyor ve O’na tabi oluyor olmamız aslında.

Kuşkusuz yeteri kadar dürüst, yeteri kadar akıllı ve yeteri kadar cesur değilsek içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden onları yakacak ateş bizi de yakacak. Haksızlıklar karşısında sessizlik, dilsiz şeytan olmaktır. O zaman biz de Lut kavmindeki, onlardan olmayıp da onlar karşısında sessiz kalanlar gibi o helak’tan payımıza düşeni alırız.

Unutmayalım, eğer biz Allah'a doğru yürüyerek gidersek o bize mecazi anlamda koşarak gelir, Onun yardım eli bizim ellerimizin üzerinden olduktan sonra yenemeyeceğimiz bir güç yok Bildiklerimizle amel edersek Allah bize bilmediğimizi öğretir. İstişare ve şura yapalım, paylaşmayı bilelim. Merhamet, fedakarlık, şefkatle ahlakımızı zenginleştirelim. Unutmayalım, Allah rızası için elimizde olanı ihtiyaç sahipleri ile paylaşırsak Allah bize o paylaştığımızın 10 katı, 100 katı, hatta 700 katını verecek toprağa attığınız bir tek buğday tanesinin 7 başakla size geri dönmesi gibi.. Allah ömrünüzü bereketli kılacak, sağlık ve sıhhat verecek, Afiyet verecek. Bu anlamda Allah’a ve ahiret gününe imtihan edenler sonuçta mahzun olmayacaklar. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Allah bizlerin eli ile zalimleri cezalandırsın ve mazlumlara yardım etsin.

Seferberliğe, Şeytanla ve onun işbirlikçisi nefsinizle savaşmaya, “Büyük cihad’a” hazır mısınız. Hılful fudul’a, müellefetül kulub’a, “Adalet, Barış, özgürlük şehri”, “Medenyet’in beşiği” Medine’ye, “Dar-us Selam”a yolculuğa, İttihad, İttifak, İtilafla Şeytana karşı direnmeye, Ah-ı Evran” duasına hazır mısınız? Hayyalel felah! Kum fe enzir!

Selam ve dua ile.