22 Mayıs 2010 tarihinde İstanbul'dan dualarla Gazze'ye uğurlanan Mavi Marmara gemisi, aylar süren bekleyişten sonra nihayet evine dönüyor. Halen Çanakkale Kepez limanında bekletilen gemi, 26 Aralık 2010 Pazar sabahı İstanbul'da olacak.
Mavi Marmara gemisine yakışır bir karşılama programı hazırlanıyor. Yurt içinden ve yurt dışından binlerce insani yardım gönüllüsü, aktivist ve insan hakları savunucusu gemiyi karşılamak için İstanbul'a geliyor. Anadolu'nun dört bir yanından otobüsler kalkıyor.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, tarihi karşılamayla ilgili "Mavi Marmara davasının sahipsiz olmadığını İsrail ve bütün dünya görmeli. Pazar günü bize bu fırsatı veriyor. Sarayburnu tarihinin en büyük kalabalık gününü yaşamalı. Bütün halkımızı bekliyoruz" dedi.
Özgürlük ve insan haklarının sembolü olan Mavi Marmara gemisi, insanlık adına Gazze'ye gidiyordu. 37 ülkeden 578 vicdan sahibi aktivisti Gazze'ye taşıyordu. Filoda toplam 6 gemi vardı. Ambargo altındaki Filistinlilerin yaraları saracak insani yardım malzemeleri, ilaç, tıbbi malzemeler, çimento, demir, çocuk bahçeleri, prefabrik evler vs. taşıyordu. Tam da Gazze'nin ihtiyaç duyduğu yardımlarla yola çıkmıştı.
Ancak İsrail, tamamen insani, sivil ve masum olan bu eylemi, kanla bastırdı. 31 Mayıs 2010 sabahı, İsrail komandoları uluslar arasısularda seyreden gemiyi basarak 9 aktivisti şehit ettiler, 54 aktivisti yaraladılar. Gemiler ele geçirildikten sonra insani yardım gönüllülerine adeta terörist muamelesi yapıldı. Kelepçe takılan insanlar, İsrail'in Aştod limanına götürülerek saatlerce sorgulandı. İnsanlar fiziki ve psikolojik işkencelere maruz kaldı. İsrail, Türkiye'nin baskıları sonucu filodaki bütün aktivistleri 24 saat sonra serbest bırakmak zorunda kaldı. Ancak gemiler, olaydan 69 gün sonra 7 Ağustos 2010 tarihinde Türkiye'ye teslim edildi. İsrail bu süre içerisinde Mavi Marmara'daki vahşetin izlerini silmeye çalıştı. Kan izlerini boyayarak kapatmaya çalıştı. Gazetecilerin ve aktivistlerin çekmiş olduğu bütün görüntülere el koydu. Bunları bütün dünya kamuoyundan gizledi. İsrail, olaydan sonra ne tazminat ödedi, ne özür diledi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, katliamı gerçekleştiren Şayetet 13 komandolarına "cesaret ödülü" vererek insan haklarına, uluslar arası hukuka ve evrensel değerlere hiçbir saygısının olmadığını bir kez daha gösterdi.
İsrail devlet yetkilileri, özür dileyeceklerine küstahça açıklamalar yaparak suç işlemeye, insanlık vicdanını yaralamaya devam ediyorlar.
İsrail'in işlediği suçlara dur demenin vakti geldi. Filistin halkı üzerindeki haksız, hukuksuz ambargonun kalkma vakti geldi. Bu amaçla yola çıkan Mavi Marmara Pazar günü İstanbul'a dönüyor. Onu hak ettiği gibi karşılayalım.