Şehid Hüseyin Beheşti'nin Şehadet Yıldönümü

Dr. Muhammed Hüseyin Beheşti, din ve insanlık düşmanları tarafından konulan bomba sonucu şehit edildi. İslam Cumhuriyeti Partisindeki konuşmasında son olarak bu ayeti okur ve sonrasında 72 arkadaşıyla beraber şehadete ulaşır.

Ayetullah Dr. Muhammed Hüseyin Beheşti, bir ömür İslam için çekmiş olduğu zahmetlerden, Allah'ın dininin topluma hâkimiyeti için uğraşıdan ve insanları gerçek saadet olan Allah'a ulaştırma çabasından sonra, din ve insanlık düşmanları tarafından konulan bomba sonucu şehit edildi. İslam Cumhuriyeti Partisindeki konuşmasında son olarak bu ayeti okur ve sonrasında şehadete ulaşır.

Evet, imtihanlardan geçirilmeden, zorluklara açık gönülle “hoş geldin” demeden cennete girilmez. Ne mutlu Beheşti gibi imtihanların üstesinden gelen ve sonunda da şehadet şerbetini içenlere...

Doğumu ve Ailesi

Babası İsfahan şehrinin önde gelen âlimlerinden birisiydi, din üzerinde derin araştırmalar yapmış, sonrasında İslami tebliğ çalışmalarında bulunmaktaydı. Lumban mahallesinde cami imamlığı yapıyordu. Annesi büyük taklit mercilerden olan Muhammed Sadık Hatunabadi'nin kızı, helal harama çok dikkat eden, ibadetlerini aksatmayan mümine bir hanımdı. Böylesine maneviyat dolu bir aileye, yüce Allah 1928 yılının sonbaharında 24 Ekim günü, sonraları baqıyatus salihat olacak bir erkek evlat verdi.

Adını Peygamber Efendimize (saa) olan saygılarından 'Muhammed' ve Kerbela şehidi İmam Hüseyin'e (as) olan sevgilerinden dolayı Hüseyin koydular.

Eğitimi Ve İlmi Çalışmaları

İlk ve orta öğrenimini İsfahan'da tamamlar, öğretmenleri üstün zekâsına hayran kalarak liseyi sonrasında üniversiteyi bitirerek iyi bir kariyer yapması için ısrar ediyorlardı. Oysa o Kum'a gidip İslami ilimler havzasında okumayı ve ehlibeyt ilmini öğrenmeyi çoktan kafasına koymuştu ve ortaokulu bitirdikten hemen sonra 15 yaşında İslami eğitim almaya başladı.

Hüccetiye Medresesi'nde küçük bir odada Şehit Mutahhari, İmam Musa Sadr ve Ayetullah Hamanei gibi arkadaşlarıyla, ilim ve tezkiye için büyük gayret gösterdi. 1948 yılında hariç derslerine başladı. Doktora derslerinin yanı sıra felsefeye olan büyük ilgisi ve o zamanın toplumsal ihtiyacı gereği, sonraları Ehl-i Beyt mektebinin önde gelen âlimlerinden olacak olan ders arkadaşlarıyla Allame Tabatabai'den felsefe dersleri almaya başladı. Bu dersler Üstad Mutahhari tarafından “Felsefenin Temelleri ve Realizm Metodu” adı altında kitap haline getirildi.

Kum'daki derslerini ilerlettikten sonra Tahran Üniversitesi'ne kayıt yaptırarak yüksek öğrenimini burada tamamladı. Sonrasında 1951 yılında Kum'a döndü ve bir lisede İngilizce öğretmenliği yapmaya başladı.

1953 yılında yine kendisi gibi ulemadan olan bir ailenin kızıyla evlendi ve bu evlilikleri sonucu iki erkek iki de kız çocuğu oldu. Dört yıl sonra ilahiyat fakültesinde felsefe doktorluğu derecesini aldı.

Eserleri

Toplumsal ve siyasal çalışmalarının çokluğunun yanı sıra birçok eserde kaleme alarak günümüze ulaştırmıştır. Şehit Beheşti'nin yazmış olduğu kitapları şöyle sıralaya biliriz:

1- Namaz Nedir?

2- Kuran Açısında Yüce Allah

3- Allah'ı Tanıma

4- Dini Tanıma

5- Dinin İnsan Yaşamındaki Konumu

6- Hangi Din?

7- İslam'da Ve Müslümanlar Arasında Ruhaniyet

8- Direniş

9- İslam Bankacılığı

10- Mülkiyet

Siyasal Mücadelesi

1962 yılında imam Humeyni'nin Şah'a karşı başlatmış olduğu harekete katılarak, İslam İnkılâbı'nın başarıya ulaşması için çalışmalarına başladı. İslami koalisyon hareketi din konseyi başkanlığına seçildi, buradaki çabaları sonucu âlimlerle halk arasında yakın irtibat kuruldu ve bunun organizasyonunda önemli rol oynadı. Aynı zamanda gelecekte kurulacak olan İslami hükümet konusunda geniş araştırmalar yaptı, kurulacak yönetimin anayasa taslağını hazırladı. Fakat şahlık rejimi faaliyetlerinin önünü almak için Kum'dan çıkararak sürgüne gönderdi.

1964 yılında Ayetullah Burucerdi tarafından Almanya'da İslami tebliğde bulunması için gönderildi ve burada Hamburg camiini kurdu, kiliseler, üniversiteler ve çeşitli kurumlarda birçok konferans verdi. Arabistan, Suriye, Lübnan ve Türkiye'ye seyahatlerde bulundu.1969 yılında Irak'a giderek burada sürgünde bulunan İmam Humeyni ile görüştü, bu görüşme sonra İran'a öndü ve İran'da ulemayı siyasi bir organizasyon etrafında toplama konusunda yoğunlaştı. “Ulemayı halkla birleştirme” tasarısını bir model biçiminde gerçekleştirdi ve bir yıl sonra İmam Humeyni'nin emri ve diğer âlimlerin katılımıyla bu, İslam Devrim Konseyi olarak kuruldu.

Şehit Beheşti, İslam Konseyi üyeliğinin yanı sıra, anayasayı hazırlamakla görevlendirildi ve bu işi uzmanların yardımıyla gerçekleştirdi. Birçok liberal görüşlünün karşı olmasına rağmen kesin delillerle “velayeti fakih”i anayasaya yerleştirdi.

İslam inkılâbının başarıya ulaşmasından sonra Ayetullah Hamanei ile birlikte İslam Cumhuriyeti Partisini kurdu. Şehadetine kadarda bu partinin başkanlığını yürüttü. Ayrıca imam Humeyni tarafından 1979 yılında yüksek mahkeme başkanlığına getirildi.

Beheşti, İslam devriminden söz ederken, İslam cumhuriyeti içinde dış sömürü ve sosyal eşitsizliklerin bütünüyle ihraç edilmesi arzusunu belirtir. O, İran toplumunun İlahi prensipler ve İslami ideoloji üzerine kurulmasını istedi, bunun içinde çok çalıştı. Şehit Beheşti, toplumdaki bireysel eğilimlerin, toplumda uygun olan sosyal sistem ile uyum içerisinde olması gerektiğini vurguladı.

Onun en büyük arzusu Filistin'in Siyonist işgalinden kurtuluşuydu. İmam Humeyni'nin ramazanı son cumasını Kudüs günü ilan etmesiyle, bunun dünya çapında düzenlenmesi için uğraştı.

Şehit Beheşti, dış politikada ne doğu ve ne de batı prensibine bağlıydı, bu dünya görüşüyle inkılâbın sağlam temeller üzere kurulması, toplumda adaletin gerçekleşmesi ve emperyalizm karşısında mücadelede kararlık için büyük hizmetlerde bulundu ve bu yüzden İslam düşmanlarının hedefi haline geldi.

Şehadeti

27 Haziran 1981 yılında İslam Cumhuriyeti Partisi'nde büyük bir patlama gerçekleştirildi ve bu hain saldırı sonucu parti ve meclis başkanı olan Muhammed Hüseyin Beheşti,72 arkadaşıyla birlikte şehadet şerbetini içti. Mübarek kabri Tahran'da Beheşt-i Zehra Kabristanı'nda bulunmaktadır.

Dr. Beheşti'nin şehit edilmesi sadece bir insanın katli değildi, o insanın ideolojisine yönelik bir suikasttı, o insanın dünya görüşünü de yok etmeye yönelik bir eylemdi. Fakat hainlerin ve ilahi dünya görüşü düşmanlarının düşündüğü gibi olmadı. Onun şehadetiyle ne inkılâp yıkıldı ve nede İslam'ın toplumdaki hâkimiyeti engellendi bilakis onun kanı hem inkılâbı ve hem de İslam'ı canlı tuttu. Devrimin temellerini daha da yıkılmaz hale getirdi. Ruhu şad, yolu daim olsun.

Sözleriyle Şehid Beheşti

“Biz aşk ehliyiz, kuru akıl ehli değil. Aşk ehli inancı yolunda canını feda eder, kuru akıl ehli ise tedbir peşinde koşar. Bizim tedbirimiz inancımız yolunda can vermektir.”

“İran'ın uyanmış insanları; batılılaşmanın yüz yıllık baskısına maruz kaldıktan sonra, kendi gerçek kimlik ve erdemli şahsiyetlerini, kendilerine güvenlerini ve Allah'a olan imanlarını yeniden kazandılar.”

“Aşk iki rekâttır, abdesti ise ancak kanla alınır.”

“Müslüman emperyalizm, kapitalizm ve sömürgecilikten yalnız kendi toplumunu değil, tüm insanlığı kurtarmalıdır. İslam evrensel bir dindir ve Müslümanlar insanlığın kurtuluşunu ve saadetini evrensel bir hedef olarak görürüler. İslam sadece ümmetin kurtuluşu için değildir, insanlığın kurtuluşu içindir, bu bağlamda Müslüman; insanlık adına görevlendirilmiştir. Bir Müslüman diğer insanlar baskı, zulüm ve eziyet altında inlerken acı çeker.”

“İnsan özgür ve akıllı olarak yaratılması hasebiyle eşrefi mahlûkattır. İslam insana yeteneklerini geliştirme imkânı sağlar, hangi sosyal statüde bulunursa bulunsun dinamik olmasını amaçlar. İslam, özgür insanın gelişmesini engelleyen baskı, zulüm ve çürüme-çözülme hadisesinin dışındadır. Fakat sınırlar olmadan da yaşanamaz, gerçek özgürlük için sınırlar olmalıdır, bireysel özgürlükler, sosyal kanunlar hepsi ilahi kanunlar çerçevesi içerisindedir.”

“İran ve doğu ülkeleri için getirdikleri hürriyet, milletimizin ve gençlerimizin mahvolmasına sebep olan hürriyettir. Bu hürriyetten maksat şeytana kul olma ve Allah'tan uzaklaşmaktır. Fesat ve günah merkezlerinin çoğalmasıdır.”

“1400 yıl öncesine dönmeyelim diyorsunuz. Aslında sizler korkuyorsunuz. Eğer gençleri 1400 yıl öncesinin terbiyesiyle yetiştirirsek, az bir topluluğun iki imparatorluğu yerle bir ettiği gibi, aynısını günümüz süper güçlerinin başına da getiriler diye korkuyorsunuz. Bu yüzden de bize irticacı diyorsunuz. Oysa siz gençlerimizi batılı terbiye sistemine göre yetiştirmek ve onları batılıların, sömürge ülkeleri için hazırlamış olduğu eğitim programıyla eğitmek istiyorsunuz. Asıl sizler mürtecisiniz ve gençlerimizi gerisin geriye götürecek bir özgürlüğün peşindesiniz. Müstekbirlere yol açacak bir özgürlük istiyorsunuz.”

“Kadın toplumun eğiticisidir, kadın değerli kadınların ve değerli erkeklerin eğiticisidir. Oysa kadın iki dönemde mazlum olmuştur, birincisi cahiliye döneminde; İslam gelerek kadını o bataklıktan kurtardı ve ikincisi de günümüz batı toplumunda. Onu özgür kılma adına ona zulümler yapıldı, kadını insanlık ve onur makamından aşağı çekerek sıradan bir eşya yaptılar.”

rast

İslam Haberleri

Aliya İzzet Begoviç'in Vefat Yıldönümü
Hizbullah'ın Üst Düzey Komutanı Şehid İbrahim Muhammed Akil kimdir?
İmam Hüseyin’in Kızı Hz. Rugayye’nin baba özlemi ve şehadeti
Kerbela Kıyamının Sebep Ve Faktörleri
Kerbelâ'dan Sonra Ne Oldu?