Mısırlı selefi Cumhurbaşkan adayı Hazim Salah ebu İsmail'in taraftarları başkent Kahire'de gösteri düzenledi. Ramses Meydanı'nda yer alan Fetih Cami'inde kılınan Cuma namazının ardından Tahrir Meydanı'na yürüyen binlerce Selefi taraftar, Tahrir Meydanı'nda annesinin ABD vatandaşı olmasından dolayı adaylığının reddedilme ihtimali bulunan Ebu İsmail'e destek verdi.
Ebu İsmail'in fotoğraflarını taşıyan ve pankarlar açan Selefi gruplar 'Halk Hazim Ebu İsmail'i istiyor', 'Özgürlük istiyoruz', 'Kıyamet gününe kadar halk arkanda ya İsmail', 'İslamiyye...' ve 'La ilahe illa Allah İslamiyye inşaallah' şeklinde sloganlar attı. Gösteriler nedeniyle Ramses Meydanı ve Tahrir Meydanı'na giden yollarda trafik tıkandı.
Bir grup Selefi taraftar da Tahrir Meydanı'nda Cuma namazı kıldı. Bu günkü Cuma namazından Ömer Makram camii imamı Mazhar Şahin'in hutbe okumadığı, Ebu İsmail'in destekçilerinden birisinin hutbe okuduğu ve Cuma kıldırdığı gözlendi.
Mübarek'in ve Sedat'ın eşlerinin anneleri İngiliz'di. Devrimden sonra referandumla kabul edilen yeni anayasaya göre annesi, babası ve eşi gibi birinci dereceden yakın akrabalarının başka ülke vatandaşı olanlar Cumhurbaşkanlığına aday olamıyor.
Mübarek'i ulul emr olarak kabul eden selefi cemaatler, Mübarek'in devrildiği halk ayaklanması ve 25 Ocak Devrimi'ne katılmamıştı.
dunyabulteni
Bu arada Ebu İsmail Hakkında:
Aşağıda kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplardan bazıları:
Gazeteci: Cumhurbaşkanı olursanız şayet Mısır'ın İsrail ile ilişkilerini hangi seviyeye taşıyacaksınız?
Ebu İsmail: İsrail mücrim bir devlettir. Ama ben cahil de değilim, benim (Mısırın) önceliklerim arasında önce kendimi güçlendirmek vardır. İsrailin istediği güvenliğinin garantiye alınması, Amerika'nın da istediği bölgede gücüne saygılı olunmasıdır. Ben her ikisine de bu isteklerinin garantisini vereceğim. Ben onlarla asla çatışmalı bir ilişkiye girmeyeceğim. Girmemem de gerekiyor. Ben şuna inanıyorum ki, onlar da bunu istemiyor. Yani karşılıklı olarak birbirimize saygı duymamız gerekiyor, biz Amerika'nın gücünü tabiki de tanıyacağız, biz sırtımızı güvenli bir yere yaslamak zorundayız. Amerika'nın kırmızı çizgilerini asla geçmeyeceğiz, onunla asla sorun yaşamayacağız, ama elbetteki bunun karşılığı olarak ta bize ne vereceği önemlidir, mutlaka ülkemin yararına olan taleplerin yerine getirilmesini onlardan isteyeceğiz ve ülkemizin çıkarını korumaya çalışacağız.
Gazeteci: Camp David anlaşmaları devam edecek mi?
Ebu İsmail: (Cevabın etrafında ter döküp dolanıp, yuvarlak cümlelerle geçiştirmeye çalışsa da gazetecinin "ben hiç bir şey anlamadım, anlaşmalar devam edecekmi etmeyecekmi bunu netleştirebilirmisiniz?" sorusuna son olarak şunları söylemekle yetindi:
Ben bu anlaşmalara karşıyım ama realist düşünmem gerekiyor. Mısır'ın tarihte Arap Birliğinden ve bu tür diplomatik ilişkilerden hiçbir faydası ve çıkarı olmamıştır. Ben asla savaşa girmem, birebir mübarezeye girmem, ben Amerika ve İsrail ile çok iyi olacağım, evet, evet ben sözümün ne kadar da feci olduğunu biliyorum ama ben Mısır'ın güçlü olmasını istiyorum, sağlam bir şekilde ayaklarını yere basmasını istiyorum. Ben Peygamberin öğretilerini çok iyi bilen bilinçli bir Müslümanım, aptal olmaya gerek yok. Zayıfsak bunu bilmeliyiz ve ona göre davranmalıyız. Bu anlaşmalara en azından 4-5 yıl dokunmayacağım. Belki bu anlaşmaları ortadan kaldırmam için en az 20 yıla ihtiyacım vardır. Çünkü Mısır çok güçsüz bir ülke şu anda. Önce güçlenmesi lazım. Sonra belki bu anlaşmalara bir bakarız.
Gazeteci: İran'la olan ilişkilerimiz nasıl olacak?
Ebu İsmail: Ben İran'la olan ilişkimi yakın tutarsam şayet Avrupa ve Körfez ülkeleri bundan rahatsızlık duyacaktır. Ama benim aptal olmamam lazım. Ben İran kartını, Amerika ile olan ilişkimi daha üst seviyeye taşımak ve taleplerime cevap vermesi için kullanacağım. İranla olan ilişkimi Amerika ile olan ilişkimi kuvvetlendirmek için kullanacağım. Çünkü ben Amerika'ya asla karşı koyamayacak bir ülkeyim. Sahi ben şu anda Libya'ya ve Sudan'a bile karşı koyamayacak kadar zayıf bir ülke iken şu anda, Amerika'ya nasıl karşı çıkayım ve onun istemediği bir ülke ile nasıl yakınlaşayım. Ben de bu durumu kendi lehime kullanmam gerekiyor. Lütfen şunu asla unutmayalım, İran'ın bir planı var, mezhepsel planı, bölgesel planı, siyasi planı, Onun bu planı bizim ülkemizin planı ve duruşu ile uyuşmuyor. Sünni ve Şiiler arasında asla dinsel olarak bir yakınlaşma olamaz olmamalı. Bu bir kırmızı çizgidir bizim için, asla..asla.. bu bir cinayettir. Ama siyasi olarak bir diyalog olabilir tabiki de, ama bu diyalog kurulurken Amerika ve İsrail'in burda mutlaka hesabı yapılmalıdır. İran'la ilişki demek, Amerika, İsrail ve Körfez ülkeleri ile olan ilişkilerin tehlikeye girmesi demek. Bunun ince hesabı çok iyi yapılmalı ve çıkarlar gözetilmelidir.
Mutezil/Zeynep Hanzala