" Sen Derviş misin Birader ?"

Hiç'lik makamını galoşla ziyaret eden heyetin akla getirdikleri...

 


" Sen Derviş misin Birader ?"
Konya Valisi bu kez de Şems-i Tebrizi (rh.a) Türbesi'nin ziyaretinde ayakkabılarını çıkarmayıp mescid kısmına galoşla girmeyi tercih etmesi ile gündeme geldi. " sen öğretmen misin birader ?" sözü ile ister istemez kibir halli ile özdeşleşmesinden sonra camiye galoşla girişi önceki imajına da tuz biber katkısı yaptı. Daha sonra ortya çıkan farklı karelerle anlaşıldı ki camiye galoşla giren sadece Vali Bey olmayıp aynı zamanda semazen ekibi ve diğer ziyaretçi taifenin çoğunda galoş olduğu görüldü. Ziyareti organize eden heyet Vali Bey'e de galoş verince " kör istedi bir göz Allah verdi iki göz" makamından bir hâl oluşmuş.
Kimi yayın organlarınca sadece Vali'ye yüklenilirken kimisi de " valinin suçu yok heyet öyle girmiş" şeklinde bir savunma geliştirilmiş durumda. Hatta bazıları da türbenin mescid olmadığını aslında mevlevi zaviyesi olduğunu falan olduğunu yazarak ayrı bir gafa imza atmıştır. Dört yaşımdan itibaren ve ilkokulu da  türbenin hemen bitişiğindeki okulda ( 19 Mayıs İlkokulu)bitirmiş yani çocukluğu Şems Camii ,bitişik olan türbe ve önündeki parkta ( aslı mezarlık olan park 1955'de parka dönüştürülmüştür) geçmiş birisi olarak türbe miydi mescid miydi zaviye miydi gibi laf ebeliklerine meydan vermeyecek kadar bölgenin hem dönem hem de tarihsel geçmişini teneffüs etmiş benim gibi her Konyalı eminim bu durumdan mütessir olmuştur.
Diyelim ki ,koskoca Vali'ye o kadar milletin önünde eğilip ayakkabıyı çıkarıp çoraplı bir ayak manzarası eşliğinde türbe ziyareti yakışmaz. (!) Öyle ya sandukasının üzerindeki işlemeli örtüde " HİÇ" yazan dervişliğin sufiyenin önderi hocası öğretmeni , tevâzu timsali , toprak olmuşluğu soyadında değil hayatında taşıyan aziz bir insanın makamını ziyaret etmekle ayakkabı çıkartmanın ne ilgisi olabilir ki ?(!) Şems Hazretleri'ne tutup da " sen öğretmen misin birader" diye de sorulacak değil elbet. Vali Bey'in durumu olağan diyelim, ziyaretçi heyetinin gaffıdır vs diyelim. O halde nedir asıl abes olan dersek ;
Öğretmenler gününde , valinin konuştuğu salonda nasıl davranılması gerektiğini, nasıl oturulması gerektiğini yani kimin nerede nasıl davranması gerektiğini bilip ayar verecek kadar "racona" hakim birisinden şunu beklerdik.(!):( Şems Türbesi ile Şems Camii iç içedir ve camiye girmeden sandukanın yanına geçemezsiniz.) Başında sikkesi sırtında cübbesi üstünde mevlevi kıyafeti ayağında galoş olan bir derviş(!) görüldüğünde refleks olarak o zevata "Sen  derviş misin birader şu ayağındaki galoşları çıkartta dervişliğini bi görelim" denseydi belki bir önceki küçük dağların inşaasından kalkan toz bulutları yağmur damlacıklarına dönebilirdi.
 " Yalın ayak başı kabak derviş misali" değimini hayatı boyunca tecelli ettirmiş bir İslam büyüğünü ziyarete gelen heyetin içindeki folklorik semazenlere böyle bir ayar verilmesini beklemek elbette safdillik olacaktır. Dememiz o dur ki ; şu sizin folklorik mevleviliğiniz dervişliğiniz semazenliğiniz kabak tadı dahi vermiyor artık ve komik oluyorsunuz. Hijyen maksatlı olmayan her galoş aslında godoşluk ifade ederken dervişlik, türbe ziyareti, mescid ziyareti, anma günü gibi kavramlarla galoşu yan yana getiriyor olmak ve bunu da sufi bir insanın makamında yapıyor olmak makamla alay etmekten öteye gitmiyor. Halkın çoğu bilmese de mevlevi dervişinin başındaki sikke mezar taşını, üç parçadan oluşan beyaz kıyafet kefeni, belde sarılı olan "BEND" kuşağı, şirke küfre riyaya bend olmaklığı temsil etmektedir. Semah halindeki kolların açılışı lam elif suileti oluşturur ki bu da Kelime-i Tevhid'in "La" hallidir. Sağ el yukarıya sol el aşağıa bakar ki bu da Hak'tan alıp halka dağıtmaktır. Bunun gibi pek çok sembolik ifadeleri üzerinde taşıyan gerçek dervişler acaba ziyaretteki galoşlu ayakları görselerdi ve sorsalardı " o galoş neyi temsil ediyor ?" deselerdi , ne cevap verilirdi ? Buna ne cevap uydurular bilemiyorum lakin cevabı şudur; " Biz öyle halk gibi her yerde ayakkabı çıkaramayız bizim bir imajımız var. Şu sıradan yalın ayaklarla bizi eş mi tutuyorsunuz? Ebu Leheb'i hiç mi duymadınız ? Biz an gelir Çanakkaleden an gelir Mevlana'dan an gelir Şems'ten an gelir Yunus'tan geçiniriz. Kasım türbelerimiz başkadır Aralık türbelerimiz başkadır Mart türbelerimiz başkadır."
Velhasıl her ibadet hanenin bir davranış usülü vardır. Bir müslüman veya bir derviş camisine tekkesine girerken ayarlı bir usül ile girer ve hiç bir zaman " sen derviş misin veya sen müslüman mısın birader" sorusuna maruz kalmaz ...

İ.K. / Tevhid Haber

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!