Lübnan İslami Direnişi Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Kasım, Hizbullah'ın 25 Mayıs 2000 tarihinde İsrail'e karşı elde ettiği zaferle güney Lübnan topraklarını özgürleştirmesinin önemine dikkat çekerek "Bugün biz tamamen farklı bir dönemde, farklı şartlar içerisindeyiz. 25 Mayıs, İsrail'in yok oluşunun temelidir. 63 senede sonra İsrail, bir karmaşa içerisindedir. Buna karşı direniş ise genişledi, büyüdü. İsrail bugün genişleme ve istikrarını sağlamaktan acizdir" dedi.
Hizbullah'a mensup avukatlara hitaben dün yaptığı konuşmasında Şeyh Kasım, İsrail'in 2000 ve 2006 yıllarında, Hizbullah karşısında aldığı hezimetleri, "sarsıcı ve etkili" olarak niteledi. Şeyh Kasım "İsrail, bölgede var olduğu sürece, bölge huzur görmeyecek. Bölgede var olması, varlığını korumasını sağlayacak faktörleri aramasındandır. İsrail'in varlığını sağlayan faktörler, bölgedeki devleri parçalayan faktörlerdir. Bölgedeki devlerleri var eden faktörler ise İsrail'i parçalayan faktörlerdir. Bundan ötürü İsrail'in varlığını sürdürmesi halinde bölge huzur görmeyecektir. İsrail, bölgede var olduğu sürece fitne çıkaracak, işiçlerine müdahil olacak" dedi.
Şeyh Kasım, konuşmasına şöyle devam etti: "Emperyalist ülkelerin tüm planları ve projeleri, reelde İsrail'in yararına olan projelerdir. Bu planlar ve projeler, İsrail'in hegomanyası için uygun şartların oluşmasını amaçlamaktadır. İsrail'in idare edeceği bir Ortadoğu'yu hedeflemektedir. İşte biz bugün, böyle bir projeyle karşı karşıyayız. Amerika'nın bölgedeki temel hedefleri de Obama'nın dün ifade ettiği gibi İsrail'in güvenliğini sağlamak, bölgedeki "teröre" karşı mücadele ve nükleer silahın yayılmasını engellemektir. Buradan üç sonuç çıkmaktadır: Teröre karşı mücadele. Yani teröre karşı mücadele adı altında dilediğini öldürmesi, dilediğini değiştirmesi, rejimleri düşürmesi ve dilediğini yapması için Amerika'nın elinin serbest bırakılmasıdır. Nükleer silahı yayılmasını engellemekle kasteddiği ise İran'ın gücünün zayıflatılmasıdır. Obama, nükleer silahın yayılmasına karşı çıkmayı istemekle, bu güç mantığının, halklarda, direnişte ya da red cephesinde olmasına karşı olduğunu söylemek istemektedir. Üçüncü olarak İsrail'in güvenliğini koruma amacıyla da İsrail'e dilediğini yapma fırsatını vermektedir. Obama'nın konuşması, sömürgeci uslupla yapılmış bir konuşmadır. Obama bu konuşmasıyla "Yeni Ortadoğu" denklemindeki sabitelerini vurgulamaktadır."
Şeyh Kasım "İsrail projesinin düşürülmesi dışında başka bir çözüm yoktur. Çünkü bu projenin çökerilmesi, arkasındakileri ve destekleyenleri de düşürmek anlamına gelmektedir. Direnişin hazır halde oluşu, Lübnan'ın korunması, Filistin'in kurtuluşu ve bölgenin huzura kavuşmasındaki umutlarımızı artırmaktadır. Bu, herkesin sorumluluğundadır. Topraklarımız işgal altındadır. Biz, topraklarımızı kurtaracağız. Lübnan, başkaları için değil bizatihi kendisi için direnmektedir. Topraklarımızı özgürleştirecek direniş değil midir? Lübnan'ın özgürleşmesi, başkasının menfaatine mi? Başkalarının, bizim topraklarımızın özgürleşmesinden istifade etmesi tabiidir. Çünkü dostlarımız, bizim kazanımımızdan yararlanacak. Düşmanlarımız ise bizim kayıplarımızı alacak. Lübnan şimdi iki projeyle yüzyüze: Birincisi Amerikan ikincisi ise direniş ve bağımsızlıktır" dedi.
14 Mart İttifakı'nın Lübnan ve bölge sorunlarına ilişkin duruşunu eleştiren Şeyh Kasım, "Size net olarak söyleyebilirim ki 14 Mart İttifakı, İsrail-Amerikan projesinin bir parçasıdır. 14 Mart İttifakı'nın mücadelesi, düşmanımız İsrail'e karşı değildir. Onların tüm hesapları, direnişe karşıdır. Hizbullah'ı İsrail'in eliyle bitirmek istiyorlardı. Wikileaks'in Temmuz savaşına ilişkin olarak yayınladığı belgeler, buna delildir. Direniş ve red cephesinin projesine darbe indirmek için Uluslararası Özel Lübnan Mahkemesi'ni ve yalancı tanıkları kullandılar. 14 Martcıların açıklamaları, Amerika ve İsraillilerin açıklamalarının aynısıdır" diye konuştu.
isra haber