Şeyh Mahir Hammud'dan Yeni Zellanda Açıklaması

Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud, Cuma günü Yeni Zelanda’da yaşanan katliamın ardından verdiği hutbede katliamı değerlendirdi.

Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud, Cuma günü Yeni Zelanda’da yaşanan katliamın ardından verdiği hutbede katliamı değerlendirdi.

Hammud'un şu ifadeleri kullandı:

“Yeni Zelanda’da yaşanan korkunç katliam Siyonizm’e karşı verdiğimiz mücadeleden bağımsız okunamaz! Bu katliamın doğrudan ya da dolaylı olarak parçası olan herkes için de durum böyledir.

Geçmişimiz ve aslında tüm dinlerin geçmişi 'müminlerin katledildiği' katliamlarla dolu… Kur’an-ı Kerim’de bu hususla ilgili çeşitli ayetlere tanık oluyoruz. Buruc Suresi’nin 8. ayetinde Necran Hıristiyanları hakkında şu ifadelerin kullanıldığını görüyoruz: “Onlardan sırf yüce ve övgüye layık olan Allah'a iman etmelerinden dolayı intikam alıyorlardı.” Ayrıca Müslümanlara doğrudan hitap eden Bakara Suresi’nin 217. ayetinde de şöyle buyruluyor: “…Güçleri yeterse sizi dininizden çevirinceye kadar durmadan sizinle savaşırlar. İçinizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, dünyada ve âhirette amelleri boşa gidenler işte bunlardır. Cehennemin dostları da bunlardır ve orada onlar devamlı kalıcıdırlar.” Asıl sorun birçok kimsenin neden öldürdüğünü ve neden öldürüldüğünü bilmemesinden neşet ediyor. Bu saldırı aslında Filistin’i işgal eden Siyonizm’in karşısındaki direnişi ve İslami duruşu hedef almıştır.

Öte yandan bu saldırının Suriye’deki fitneden bağımsız okunması da düşünülemez. Suriye’de 8 yılı aşkın süredir yaşanan fitne/komplonun ardından, Daeş, Nusra ve diğer grupların kimler tarafından finanse edildikleri detaylarıyla açığa çıkmışken, Katar’ın eski Dışişleri Bakanı bazı asker ve siyasetçilerin bu komploya dahil olmaları için maddi olarak desteklendiklerini açığa çıkarmışken, tüm gerçeklikler olanca açıklığıyla ortadayken halihazırda Suriye’de zulme karşı bir “devrim hareketi”nin varlığını savunanları görüyoruz. Sanki bu zulme karşı sundukları alternatifler adalet, insan hakları ve özgürlükler sağlıyormuş gibi… Ortaya çıkan gerçekler bunu savunanların Amerika ile hatta İsrail ile bağlantılı olduklarını gösteriyor.

Öte yandan Trump’ın acımasız siyasetinin her yerde devam ettiğine tanık oluyoruz. Golan Tepelerinin işgal altında olduğunu kabul etmeyen ve böylece bölgenin Siyonistlerin topraklarının bir parçası gibi görünmesini hedefleyen Trump , Filistin halkının ve tüm mazlumların yanında duran Venezuela halkını da hedef alarak çeşitli piyonları aracılığıyla elektrik kesintisinin sağlanmasına ve böylece halkın elektriğe muhtaç hale gelmesine, hatta diyaliz bekleyen hastaların elektrik kesintisinden ölmesine yol açarak yeniden büyük bir insan hakları örneğine imza atıyor.

Amerika daima halkların kendi kararlarını kendilerinin verme hakkına sahip olduğuna vurgu yapıyor. Peki, niçin bu hak Filistin’i, Yemen’i, Suriye’yi kapsamıyor? Yalan yanlış sloganlarını birçok piyonu aracılığıyla aklıyor. En acısı da İslamcı olduğunu iddia eden bir takım çevrelerin bu komploların bir parçası haline gelmesi…”

 

 

 

Lübnan Haberleri

Direnişten Yeni Hamle Hizbullah, İlk Defa Kullandığını Açıkladı!
Beyrut'ta sivil binaya siyonist saldırı
ABD İstihbaratından İtiraf: Hedeflerine Ulaşamıyor!
İşgalcilerden Golani Tugayı İtirafı
Hizbullah'tan Ateşkes Açıklaması