İstanbul / Beyoğlu- İstiklal Caddesi’nde 19 Mart sabahı meydana gelen son patlamada, birisi İran’lı, 3’ü sionist İsrail rejiminin pasaportunu taşıyan 4 insan daha hayatını kaybetti.
***
Dünyaya gelen insanın, hattâ, ana karnındayken bile, hayat hakkı vardır ve saygı gösterilmesi gereken en aziz bir haktır.
Kişi, saldırgan olmadığı, başkalarının hayatına kasdetmediği müddetçe de, hayatının sona erdirilmesi kabullenilemez.
(Rivayetlere göre, düşünelim ki, bir cenaze geçerken, Hz. Peygamber (S)’in de ayağa kalktığı görülmüş ve o cenazenin bir yahudiye aid olduğu söylendiğinde de, ‘O ki, insandır...’ diye karşılık verdiği bildirilmiştir, haberlerde.. O halde kimse, Hz. Peygamber’den daha müslüman olmak gibi bir iddiada bulunamaz.)
***
Verilen haberlerden anlaşılıyor ki, bu son hadisede, bomba, saldırgan daha kalabalık yerlere gidemeden patlamış ve o 4 kişi tesadüfen orada bulunmaktalarmış.. Nitekim, Bir anne-baba ve 2,5 yaşlarındaki kızları da ağır yaralanmış..
***
Ancaak, bu saldırıdan, ‘İsrail pasaportlu bazı kimselerin de yaralı olarak kurtulduklarına dair haberler medyada yer alınca, başıörtülü fotoğrafı olan ve kendisini AK Parti’nin Eyub teşkilatından birisi olarak tanıtan bir genç kızın, ‘Beter olsunlar.. Keşke hepsi ölselerdi..’ şeklindeki ve sosyal medyaya yansıyan mesajı hiç de müslümanca değildi.
***
Hele de kendisini İslam’a nisbet eden bir kimse açısından, asla söylenilememesi gereken, ilkel bir anlayışla söylenmiş bir söz bu..
Çünkü, hangi din, ırk, cins veya kavme mensub olursa olsun, bir kimsenin -saldırgan olmadığı müddetçe- hayat hakkına saygısızlık ahlâkî ve de insanî değildir, ilkelliktir.
***
Keza, kendi seçmen kitlesini terörize etmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan HDP eşbaşkanlarından F. Yüksekdağ isimli hanımın da, ‘Acı hepimizin.. 400 m.vekili çıkaramayanlar bu yolla intikam alıyorlar..’ diyerek, böyle bir katliâm karşısında bile konuyu hemen basitin basiti günlük politika entrikalarına göre izah etmeye çalışması, ancak çarpık intikam alıyorlar..’ sorumsuzluğun ötesinde, çarpık ve her şeyi tersyüz etmeye yönelik çarpık zihniyetlilikle izah edilebilecek bir durumdur. Ona da ‘Yuhhh!’ olsun.
***
PKK’ya destek bildirileri dağıttığı için yurtdışına çıkarılan Chris Stephenson isimli İngiliz akademisyenin de, internet aracılığıyla bağlanıp, öğrencilerini, ‘Mücadele edin, gidecekler!’ diye yüreklendirmeye, kışkırtmaya çalışmasına rağmen; kendilerini akademisyen veya aydın vs. diye niteleyen içimizdeki bazılarının ahmakça hıyaneti de ayrıca ibretliktir.
***
Tabiatiyle emperyalist dünya medyası da Türkiye’deki her olumsuz gelişmeyi hemen Tayyib Erdoğan’ın üzerine yıkmaya çalışıyor.
***
Amerikan Başkanı Obama ise, 18 Mart günü, Atlantic dergisine verdiği röportajda, ‘Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı doğu ve batı arasında köprü olacak ılımlı bir Müslüman lider olarak gördük, ama şimdi o, güçlü ordusunu Suriye’ye istikrarı getirecek şekilde kullanmayı reddeden bir otoriter..’ diyordu.
Bazıları hâlâ, Suriye Buhranı’nda Tayyib Erdoğan’ı körü-körüne suçlayadursunlar, varsın. Gerçek şu ki, emperyalist ve şeytanî güçler, onlar önlerinde eğilen, her emirlerini yerine getirmeyi kutsal bir vazife bilen TC. yöneticilerine yüz yıla yakın zamandır alışmışlardı.
Ama şimdi?
Ahh, bu Tayyib olmasa.. Bölgede nasıl daha bir rahat at oynatacaklar..
***
Neyse ki, bunun bir istisnası da görüldü. Marian Kamensky isimli bir karikatürist, Alman medyasında 18 Mart günü yayınlanan karikatüründe, bir masa etrafında toplanan AB liderlerine hitab eden Merkel’e, pencerenin dışındaki Erdoğan’ı gösterterek, ‘Es tut mir sehr leid, aber den mann da draussen finde ich mittlerweile tausend mal besser, als die meisten EU-Politiker..’ (Çok üzgünüm ki, dışardaki adamı, birçok AB politikacısından binlerce kat daha iyi buluyorum..) dedirtiyordu; hangi dağda bir kurt öldüyse?
stargazete