Ellerinden gelirse, güçleri yeterse; Şeytan öyle söyledi onlara; Tanrı’yı da, biyolojik insanı da, parayı da tedavülden kaldıracaklar. Şeytan, Hz. Adem’e vaad ettiği şeyi, bugün globalistler üzerinden dünyaya vaad ediyor: Yeryüzünde bir cennet ve ebedi hayattan söz ediyor. Size bu dünyada, MetaVerse üzerinden “öbür dünya”yı gerçekleştirme yolculuğundan söz ediyor. Hayvan evrimleşti insan oldu, insan evrimleşecek ve Tanrı olacak bu sapkınlara göre.
Siz hâlâ CoVID’cilik, 5G’cilik, İKLİM’cilik oynamaya devam edin.
Harari diye bir adam size böyle bir dünyadan söz ediyor. Onların senaryosuna göre, ülkelerin sınırları, rejimleri, iktidarları değişecek. Tek devlet, tek toplum olacak. Mülkiyet, yoğun iş, uzun eğitim dönemleri olmayacak. Her işi Humanoidler yapacak, mülkiyet kolektif olacak, para tek elden yönetilecek, yargılama ve ceza yapay zekanın kontrolünde anında gerçekleşecek. Tabii senaryoları gerçekleşirse. 2022 sonunda iklim politikaları geçiş hükümetlerine yapay zeka tarafından talimat şeklinde verilecek. Uzayı boşuna işgal etmediler. Alçak irtifa uyduları her yerde sizi izliyor.
Bu kişiye göre, bu mücadelede ülkelerarası sınırları korumak değil, insanlararası sınırların korunması esas alınmalıdır. “Ülkelerin sınırlarını kapayarak virüslerle mücadele etme fikri tamamen bir illüzyondan ibarettir. Önemli olan virüslerle insanların arasındaki mesafeyi korumaktır. Yani, bilgi, eylem birliğinin sağlanması için küresel liderlik! AB ve ABD eğer bunu başaramazlarsa, virüs yalnızca Avrupa’daki insanların özel hayatlarını değil aynı zamanda AB’yi de parçalayacak.” Harari bir de tehdit ediyor: “Ya (DSÖ’nün verdiği) bilgiye güveneceğiz ya da hükümetlerin otoriter gözetim sistemlerine”. “İnsanları bilgilendirmek” dedikleri DSÖ’nün talimatları. “Eğer insanlar bu bilgilere güvenebilirse davranışlarını değiştirebilirler. Bu değil ise geriye totaliter yol kalıyor: İnsanların üstünde gözetim, denetim ve baskı kurmak! Ortaçağ’da bu uygulanabilecek bir yol değildi fakat şu an uygulanabilir. Bugün, insanların bedenlerine yaklaşmadan bile ateşli olup olmadıklarını ölçüp, yakın zamanda görüştüğü bütün insanların listesini çıkarabiliriz (HES Kodu). İnsanlar bu kurallara uymazlarsa, bu işi her an her yerde hızlı uygulamalar yapabilen teknolojilere sahip olan totaliter rejimlerin yapması için mecbur kalırlar. Bu yol ilerisi için oldukça tehlikeli, umarım insanlık olarak bu yolu tercih etmeyiz.” Evet Harari’nin senaryosu bu fikirlerinin satır aralarında gizli değil, açık! “Salgın totaliter rejimleri güçlendirebilir” diyor. Bunu bir ihtimal olarak görmüyor, yeni dünya düzeni için bunu şart görüyor ve diyor ki; “Bu konudaki en kritik şey güven sorunu. İnsanlar hükümetlere ve medyaya güvenerek birlikte hareket edebilecekler mi bu çok önemli çünkü bu tip bir güven, son yıllarda global anlamda oldukça aşındı. Daha uzun vadeli olan başka bir unsur da gözetim. Şu anki salgındaki tehditlerden biri, gözetim konusundaki ekstrem ölçütlerin haklı gösterilebilecek olması. Özellikle de biyometrik gözetim kapsamında olanların. Ortadaki acil durum ve gelecek muhtemel vaka tehditlerini önlemek sebebiyle bu tarz bir gözetim anlayışı şart koşuluyor ve insanların biyometrik sinyalleri düzenli olarak gözetim altında tutuluyor. Bu acil durum hali sona erdiğinde, bu geniş kapsamlı gözetimlerden elde edilen veriler halihazırda depolanmış olacak ve bu da yakın zamanda ekstra totaliter rejimlerin ortaya çıkmalarına sebep olabilir. Şu anda gözetim hali ve gizlilik kavramları arasındaki büyük bir soruna tanıklık ediyoruz. Bu durum, gelecekte gizlilik ve sağlık arasında büyük bir savaşı da beraberinde getirebilir. İnsanlar, yakın zamanda ‘salgın hastalıklardan korunma’ adı altında bütün gizliliklerini yitirebilir. Bu konuda da teknoloji oldukça etkili olabilir çünkü bugün teknoloji sayesinde bütün potansiyel hastalıkları keşfedebiliyoruz ve aynı zamanda bu hastalıklardan etkilenen insanların kim olduklarını ve aktif bir şekilde ne yaptıklarını görebiliyoruz. Fakat bu tip bir gözetim sistemi, gelecekte insanların ne düşündüklerini ve ne hissettiklerini görmeye çalışan totaliter rejim unsurlarının da hızlı bir şekilde gelişmesine sebebiyet verebilir.”
The Economist’in son sayısındaki kapak grafiğine baktınız mı? Size Son bir tercih! Fırsatı veriyor. Böyle bir dünyada yaşamak istemiyorsanız, geberin! Ölmeniz için size destek verilecek. (Ötenazi, Destekli İntihar) sizin için böyle bir dünyadan kaçma fırsatı olsun diye hazırlıklar sürdürülüyor. Hatta cesetleriniz bile geri dönüşüm ile kompoza dönüştürülecek. Oraya kadar düşünülmüş. Yaşamak isterseniz, ölümsüz olacaksınız. Acı çekmeyi hafifletmek için din, ahlak ve gelenekten, hatta cinsel kimlikleri bile değişken olacak olan BİREYler, yardımlı ölüm tercihleri ile hayatlarına son vermek istemeleri temel bir özgürlük olarak tanımlanabilir mi?
Her şeyi sıfırlayacaklar ya, CoVID’de işler umdukları gibi gitmedi, farklı virüs yalanlarıyla kitlesel korku ve histeriyi diri tutmak için yeni arayışlar içindeler. Kişisel ve kolektif mülkiyet kaldırılıyor. Yeni bir küresel sosyalizm deneyimi için “yeni normal” dönemde, herkes NeuraLink marifeti ile nesneler arası iletişim networkü üzerinden “PerformansPass ve BioPass” uygulaması ile yakın takibe alınacak. İnsan, yapay zeka ile kontrol edilen, akıllı otonom sistemler ve hayvanlar bu kapsamda NESNE’leştirilecek.. Karbon ve Grafen kontrolü ile her şey, insan ve hayvan, sağlık ve gıda, toplumsal hareketler doğrudan ve dolaylı şekillerde manipüle edilebilecek. Schwab ne diyordu: “Covid-19 sonrası dünyada eski düzene dönmek imkansız.. Yeni Dünya Düzeni tasarımızda ihtiyaç duyduğumuz şey, sistemik bir yaklaşım. Sosyal, ekonomik ve siyasi meselelerin hepsi de birbirine bağlı. Salgın sonrası kurulacak yeni sosyal yapı, yeni finansal ve yönetim sistemlerine ülkeler hazır hale gelecek.” Harari ne diyordu: “Acilen harekete geçin! Yapay zeka insan beynini hack’leyebilecek seviyeye gelecektir. Biyometrik veriler devletler tarafından toplanıyor, verileri kontrol eden yapay zeka istediği anda istediği insanı yok edebilir.” Evet, evet, artık, “Aklınız, kalbiniz, genetik dünyanın. Karaciğeriniz hacklenebilir.” Harari, aslında devletler bu işi yapmadan biz yeni normal döneme geçelim demeye çalışıyor. “Devleti boşverin, bize gelin” diyor. Aslında devletlere de “milleti boşverin bize gelin” diyor. Ne oluyorsa, öte yandan, DSÖ Başkanı Tedros: “Daha fazla karantinaya ihtiyacımız yok. Aşı pasaportlarını tavsiye etmiyoruz. Aşı sertifika ayrımcılıktır” diyor. BM Genel Sekreteri Guterres: “Ancak ne yazık ki kolektif siyasi irade bazı derin çelişkileri aşmaya yetmedi” diyor. Anlaşılan Garp cephesinde işler de kafalar da karışık!?
Ha! Bu arada, BTK’nın “5G deneme izni” kapsamında, 26GHz ile 60GHz arasında test için onay verdiğini resmi sitesinde yayınladı! “Bu hıza maruz kalan insan veya diğer canlılar ne duruma gelir?” sorusunun cevabını biliyor muyuz! Tarihin en büyük fitnelerinden birileri ile karşı karşıyayız. Ya Rab, zalimlere fırsat verme! Onların oyunlarını boz ve onları kazdıkları kuyuya düşür ve tabii biz de bu dua’nın tecellisinin vesilesi olalım inşallah.
Selâm ve dua ile.