Sığınma; Kime ve Nasıl?

Ahmed Kalkan
“Ve de ki: ‘Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden Sana sığınırım.” (23/Mü’minûn, 97)
“Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (7/A’râf, 200)
Yine Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde Felak ve Nâs sûrelerini indirerek bizlerin, yaratıkların birtakım şerlerinden nasıl ve kime sığınacağımızı açık bir şekilde beyan etmiştir. (Bkz. 113/Felak ve 114/Nâs sûreleri).
Felak suresi 4. Âyette ilginçtir; düğümlere üfleyenlerin şerrinden de Allah’a sığınmamız emredilmiştir. Maalesef kendilerinden Allah’a sığınılması gerekenler, kendilerine sığınılan kimseler olarak kabul edilebiliyor. Cin veya şeytanın musallat olduğu gerekçesiyle üfürükçülere gidip onlardan tedavi olmak isteyenleri bu ayet ışığında değerlendirmek gerekmiyor mu?
Bu âyetleri kendilerine delil getirmeye kalkan rukyeciler, görmüyorlar mı, bu âyetlerde rukyecilere gidin, “onlar size dua etsinler, onlar sizin adınıza Allah’a sığınsınlar” demiyor; “De ki: sığınırım felakın Rabbine…”; “De ki: Sığınırım insanların rabbine…” diyor. Yani, bütün mü’minlerin, özellikle psikolojik rahatsız olanların kendilerinin Rablerine dua edip, O’na sığınmaları isteniyor.
Bir tarafta Allah’ın rasûlü, bir tarafta onun en sevdiği kızı, Fâtıma. Ve Rasûlullah’ın kendi kızına uyarısı: “Ey Fâtıma! Kendi nefsini Allah’tan satın almaya bak (ateşten kurtar)! Ben sizin için Allah’tan gelecek bir şeyi defetme yetkisine sahip değilim.” (Müslim 1/192; Tirmizî, 5/338; Müsned, c. 2, s. 333, 360, 519)