Bahreyn önce Osmanlı, sonra Britanya'nın, İran'ın bölgesel yayılmasını önlemek için kullandığı bariyerdi. Şimdi bu bariyeri 5. Filo ile ABD tutuyor. 1971'deki bağımsızlığın ardından Birleşik Krallık donanmasından boşalan üslere oturan ABD için Bahreyn, 1979 İran İslam Devrimi'nden sonra daha da kritik üs haline geldi. ABD'nin İran'ı durdurma emeli ile Sünni Arap âleminin patronu Suudi Arabistan'ın çıkarları burada çakışıyor. Petrolün geçiş hattı üzerindeki Bahreyn, ABD için karakol, Suudiler için Şiiliğe karşı tampon vazifesi görüyor. Şimdi bu kale nüfusun yüzde 70'ini oluşturan ama Sünni azınlığın tahakkümü altındaki Şiilerin başkaldırısıyla sarsılıyor. Bahreyn, bölgesel dengeleri etkileme açısından Mısır ve Libya'dan daha kritik bir yerde duruyor. Libya kendi kabuğu içerisinde kavrulacak bir bölgesel çerçeveye sahip. Mısır ise Arap âleminde domino etkisi yapacak kapasitede olsa da ABD'nin müdahalelerine açık. Washington, Camp David'den beri her yıl 1 milyar dolarla beslediği Mısır ordusu üzerinden devrim sürecini istediği limana çekebilir. Ancak Bahreyn'de 228 yıllık Halife hanedanlığının düşmesi, Suudiler için Şii hilalinin yol alması, ABD için de Ortadoğu'daki askeri stratejisinin tepetaklak olması anlamına geliyor. O yüzden Suudilerin 'davetli işgali'ne İran dışında ses çıkaran olmadı. ABD yönetimi "Haberimiz yok" diyerek Sünni-Şii savaşı çıkarmaya namzet bir çılgınlıktan kendini uzak tutmaya çalışıyor.
İran'a karşı kalkan
WikilLeaks belgelerinde geçtiği üzere Amerikalılara "Yılanın başını ezin" telkininde bulunan Suudi Kralı, Bahreyn üzerinden İran'a cüretkâr bir poz vermiş oldu. Suudiler, yedeğine Birleşik Arap Emirlikleri'ni alarak Bahreyn'e asker sevkini, Arap NATO'su süsü verdikleri Körfez İşbirliği Konseyi'nin ortak gücü 'Yarımada Kalkanı' şemsiyesi altında yapıyor. Müdahale gerekçesi de 'çakma': "Bir üyeye yönelik güvenlik tehdidi bütün üyeye yapılmış sayılır." Suudilerin ABD ile birlikte Saddam Hüseyin'i finanse edip silahlandırdıkları İran-Irak savaşı sırasında kurulmuş 'Yarımada Kalkanı' ilk kez asıl hedefe karşı seferber ediliyor. Suudiler kadar Şii hilali korkusu yaşayan Bahreyn, 2009'da Yemen'de Husi isyanının bastırılması için Kalkan'ın kullanılmasında ısrar etmişti. Şiiliğin Zeydiyye koluna mensup Husiler, kendi mezheplerinden olan Ali Abdullah Salih'e karşı isyanda başı çekiyor. Nüfusun yüzde 46'sını oluşturan Zeydiler, 1962'ye kadar Yemen'in kuzeyine hükmetmiş Şii İmamet'i arzuluyor.
Suudi korkusu
Suudiler, Bahreyn ve Yemen'de Şiilerin galebe çalması halinde kendi Şii nüfusuyla başının belaya gireceğinden korkuyor. Resmi veri yok ama Suudi Arabistan'da Şiilerin oranı yüzde 10-15 civarında. Riyad, yıllardır İran'a savurduğu bumerangın petrol zengini doğuda meskûn Şiiler üzerinden kendisine dönmesinden korkuyor. ABD açısından da Körfez'de sular zamansız ısındı. 2011 sonuna dek Irak'tan çekildiğinde ABD'nin askeri açıdan Ortadoğu'daki gardı düşmüş olacak. Şiilerin iktidara geçtiği Irak, doğal olarak İran'ın nüfuzu altına girecek.
İran en kârlı çıkan ülke
İran, Irak'taki gibi elini kolunu oynatmasa bile bölgedeki siyasi normalleşmeden en fazla yarar sağlayan ülke. Bu yüzden 14. eyalet olarak gördükleri Bahreyn'e Suudi çıkarması karşısında soğukkanlı tepki veriyor. Libyalılar gibi silaha sarılmayıp sadece sokak eylemleriyle şahın düşüşünü 13 ay beklemiş olan Acemler sabırlıdır. Şii hilalinin parlayacağı günü telaşa kapılmadan bekleyeceklerdir. İran'ın askeri üstünlüğünü kullanacağı, ABD'nin de Kuveyt ve Bahreyn'deki güçleri sayesinde İranlıları püskürteceğini düşünen Neo-Conların bugünden yarına savaş çıkabileceğine dair senaryoları elde kalabilir. Tabii Suudiler yeni bir Kerbela'ya yol açmazsa"
FEHİM TAŞTEKİN
RADİKAL