Her şeyin yeni baştan gözden geçirmenin tam zamanı.
Evdeki hesaplar çarşıya uymuyor. Teoriler hayatın pratiklerini açıklama konusunda yetersiz kalıyor..
Yeni bir durumla karşı karşıyayız ve bundan sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Yeni bir dünya kuruluyor ve bu süreci kimse tek başına yönetme gücüne sahip değil..
İşler karışmaya devam ediyor.
Suriye işi Türkiye"ye kaldı.
Mısır"da ortalık tozduman
İran ve İsrail karşılıklı meydan okumalarını sürdürüyorlar..
Avrupa"da "sıradaki ülke kim" sorusu cevabını ararken, Alman derin devleti üzerinde tartışmalar yoğunlaşıyor..
Türkiye her zamanki gibi. CHP"de sular bir türlü durulmuyor. Durulmayacak gibi de.. Dersim tartışması, Kemalizm sorgulamasına dönüştü.. CHP"nin varlık ve meşruiyeti de tartışmalı bir diğer tartışma konusu..
KCK, PKK, BDP derken, gözler Kandil"e çevrildi.. Kürt Ergenekonu konusu gündemin diğer bir sıcak konu başlığı..
Uğur Tönik konuştu, Özal suikastı soruşturması yeniden açıldı.. Yirmibeşoğlu"ndan Sunalp paşaya kadar birçok eski asker zan altında..
Önümüzdeki günlerde, faili meçhuller, Muhsin Yazıcıoğlu suikastı ile ilgili olarak yeni birtakım tutuklamalar gündeme gelebilir..
Ağar tartışması, Yeşil, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, daha birçok politikacı ve üst düzey bürokratla ilgili yeni gelişmeler olabilir.
Kozinoğlu"nun ani ölümü de bu işe tuz-biber oldu..
Bu işlerin arkasında İsrail ve Almanya"nın parmağı olduğuna ilişkin kuşkular da önümüzdeki günlerde en çok konuşulacak konular arasında.. ABD, İngiltere, Fransa zaten var da. Almanya ile ilgili yeni bilgi, bulgu ve tanıklar sözkonusu. Bakarsınız bu iş bir anda Sıvas olaylarına kadar uzar..
Biliyorsunuz daha sıra Çevik Bir"e gelmedi. Kozmik oda davası henüz görülmeye başlanmadı.. 12 Eylül"le ilgili yeni bir gelişme yok.. 28 Şubat konusu da daha yargıya intikal etmedi..
İşin Media, Mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi ayağında da bir gelişme yok..
Dünyada, Avrupa"da, bölgede ve Türkiye"de henüz taşlar yerine oturmuş değil..
2011"in son ayına giriyoruz.. 2012"de de sular bugünden yarına durulmayacak gibi gözüküyor.
Henüz yeni Anayasa ile ilgili somut bir gelişme yok.. Gündem paralı askerlik, vicdani red, bütçe, terör, Suriye ve depreme kilitlenmiş gibi gözüküyor. 2B arazileri, kentsel dönüşüm projeleri, dış politika siyasetin gündemini doldurmaya yetiyor..
Sanıyorum daha bir süre CHP"deki iç hesaplaşma ve şu Dersim meselesi ile meşgul olacağız. Bir de Atatürk despot mu idi, değil mi idi tartışması..
Mustafa Kamal"la ilgili aslında tartışılacak çok şey var.. Bugünki tartışmalar daha giriş bile sayılmaz..
Arşivler açılıp herkes eteğindeki taşı dökmeden bu tartışma bitmeyecektir..
Ama bu iş artık uzun sürmez. İnternet denen bir şey var artık. Hiçbir şey uzun süre gizli kalamaz..
Dersim"in Kayıp Kızlarının acısını artık vicdanlardan silemezsiniz. Ya da Gürbüzler"in trajedisi.. İşler daha o noktaya gelmedi.. Ama gelecek..
Gün gelecek bu ülkede CHP diye bir parti kalmayacak. Okul duvarlarındaki o Atatürk köşeleri indirilecek. O "Andımız" da kalkacak, Anayasanın değişmez denilen, Milli İradeye karşı kafa tutan o darbeci dayatma da kalkacak ortadan. Bu ülke ve bu halk, o zaman özgür olacak..
Bu gerçeği gören CHP"lilerin şimdiden üzerlerine düşen görevi yapıp, Milli İradenin önünde gölge etmemesi gerek. Yoksa Suriye"de, diğer Arap ülkelerinde yaşananlar Türkiye"de de yaşanabilir..
Kim ne derse desin, CHP hâlâ derin iktidarın sahibi.. Halka rağmen darbe anayasasını savunan o. Derin devletin ele geçen tetikçilerinin avukatlığını da o yapıyor.. Milli İradeye karşı darbe planı yapanları, demokrasi tüneli ile parlamentoya, Milli İradenin kalesine sokmaya çalışan da o..
Türkiye"nin darbe anayasası ile birlikte, CHP"den de kurtulması gerekir.. CHP, derin devletin siyasi sistem içindeki Truva atı gibi bir role sahip..
Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi, o gider Sarıgül gelir ya da Karayalçın gelir, Derviş gelir, bir başka Beyaz Türk gelir; değişen bir şey olmaz.. Aslolan darbe anayasası ile birlikte CHP"den kurtulmaktır..
Benden söylemesi.
Selâm ve dua ile..
akit