Sinan Ateş - Turnusol kağıdı

Ahmet Taşgetiren

Halk arasında anlatılır:

Adam bostan tarlasına girmiş, gözüne kestirdiği kavunları çuvala dolduruyor. O ara bostanın sahibi gelmiş, adamın başına dikilmiş. Elinde kocaman bir sopa. Adam kendisini fark edince;

-Ne yapıyorsun, diye sormuş. Adam, şaşkın ve pişkin:

-Hiiiç, demiş, fırtına vardı da bostana tutunup uçmaktan korundum. Bostan sahibi:

--Peki o zaman şu çuvaldakiler ne? Adam yine pişkin cevap vermiş:

-Ben de onu düşünüyordum ya…

……

MHP ve tabii Bahçeli epey bir süredir Sinan Ateş cinayetini ne yapacağını düşünüyor.

Biliyor ki orada bir sorun var.

Evet hiç kimse Bahçeli’yi mahkemeye çağırıp;

-Sayın Bahçeli, Ülkü Ocakları genel başkanlığını yapmış bir kişi, Ankara’nın göbeğinde güpe gündüz katledildi. Bu konuda bir başsağlığı bile dilemediniz. Ülkü Ocakları genel başkanıydı öldürülen. Yani dâvânızın bir mensubu. “Evlâdım” dediğiniz insanlardan biri. Sahip çıkmadınız cenazeye. “Normal”de siz böyle yapmazdınız. Bütün hayatları ülkücü – milliyetçi camia içinde mücadeleyle geçmiş aileye, eşine, çocuklarına başsağlığı dilemediniz. Bu anlaşılmaz tavrınızın sebebi ne olabilir?

-Üstelik sayın Bahçeli, cinayeti işleyenlerin de Ülkücü camia içinden olduğu yargı sürecine intikal etmiş durumda. Bu da zat-ı alinizin ilgi alanında olmalı. Neden ülkü ocakları çevresinde birileri, eski bir ülkü ocakları başkanını katlettiler, bununla hiç ilgilenmemiş olabilir misiniz?

-Üstelik sayın Bahçeli, yine yargı dosyasına giren bilgiler içinde “birileri”nin, “Sinan Ateş’in ipini çektiği” tarzında ifadeler var. Ne demek bu “ip çekmek”, Ülkücü jargonda böyle bir uygulama var mı?

Soracak değil.

Ama bunların sorulmaması da abes olurdu değil mi?

Hiç kimse sormasa, sayın Bahçeli’nin dünyasında bu soruların deveran etmesi önlenemezdi.

Sonunda ortada bir cinayet var, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş de, bütün kapıları çalıyor “Ne oldu benim kocama, niçin öldürüldü, kim öldürdü, cinayet şebekesi içinde ülkücülerin varlığı ne anlama geliyor, kim çekti kocamın ipini, tetikçinin arkasında kimler var, MHP neden sahiplenmiyor kocamı, sokak ortasında katledilmiş bir ülkücüyü?” sorularını oralara taşıyor.

Ayşe Ateş’i kabul bile etmiyor sayın Bahçeli. Hatta onun çabalarından rahatsız olunduğuna dair bir izlenim veriliyor. O izlenim, camia çevresinde de algılanıyor olmalı ki, Ayşe Ateş’e karşı yıpratma kampanyası sürdürülüyor.

İlginçtir, Sinan Ateş cinayeti uzun süre, Ayşe Ateş duyarlılığında görülmedi Ak Parti cenahında. Medyasında, siyasi temsilllerde… Sanki orada, Cumhur İttifakı’nda hareketlenmeye sebep olacak bir ukde gibi algılandı. “Konu yargıda” gibi bu işlerde tavırsızlığı yansıtacak bir tavır sergilendi.

Ne zamana kadar?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Normalleşme” kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la buluşmasında Ayşe Ateş için randevu alıncaya, Ayşe Ateş Cumhurbaşkanı ile görüşünceye ve sanki dâvâya “Bahçeli’nin kayıtsızlığı”na mukabil “Cumhurbaşkanı hassasiyeti” ekleninceye kadar.

1 Temmuz’da duruşma vardı.

Bahçeli muhtemel ki bir “alan daralması” hissine kapıldı. O malum çıkışları yaptı. Çıkışların özü “Normalleşmeyi alın başınıza çalın” dozundaydı, “Cumhur İttifakı’nı bitiririm” yönündeydi.

Son grupta, oturarak yaptığı konuşma ise, “şiddet ve hakaret dozu” itibariyle, Özgür Özel’in yine bu sebeple hedef gösterdiği iki genel başkan yardımcısından aşağı kalır değildi.

Mesajın alındığı Erdoğan’ın grup konuşmasında “Cumhur İttifakı”na ve “Diyaloğa şans tanıdık diye ittifakımıza hadsizlikleri kabullenmeyiz. Yol arkadaşımızla omuz omuza yürüyoruz. Bir üyeye yapılan saldırı ittifakımıza yapılmıştır. Buna da eyvallah demeyiz” diyerek MHP’ye sahip çıkmasıyla görüldü.

Bu arada Tuğrul Türkeş’in Sinan Ateş cinayetinde MHP’yi koruma alanına alan sözleri de, Ak Parti içinde “Bahçeli’yi kızdırmayalım” yönünde bir çalışma olduğunu gösterdi.

Bilmiyorum rahatlamış mıdır sayın Bahçeli?

Bilmiyorum artık siyasetin - yargının – emniyetin nasıl işlediğine dair epeyce tecrübe kazanmış olan Ayşe Ateş, nasıl okuyordur olan biteni?

Bilmiyorum 1 Temmuz’da başlayacak olan cinayet davası, “siyaset”ten, yani “Cumhur İttifakı’nın akıbeti”nden ne kadar etkilenecek?

Ortada güpe gündüz işlenmiş bir cinayet var, bu inkâr edilemez. Öldürülen eski ülkü ocakları başkanı, bu da gözden uzak tutulamaz. Katledenler, ülkü ocak iltisaklı vatandaşlar, bu da yargının ilk tespitleri arasında. MHP cenahının sessizliği de tarihin kaydına geçmiş durumda.

Bunlar bostan tarlasında çuvala girenler… Cumhur İttifakı için esen fırtına gerçek mi yoksa bu işten yırtma çabasının uzantısı mı ona da olayı akl-ı selimle takip edenler karar verecek.

İnsanların yargının düzgün işleyeceği noktasındaki kaygısının da turnusol kağıtlarından birisi bu dava… “Cumhur İttifakı”nı korumak, bunun için de sayın Bahçeli’nin öfkesini teskin etmek gibi bir “motivasyon” etkilemesin dileyelim yargı sürecini…