Modern Türkiye’de başörtüsünün yaygınlaşmasında Şule Yüksel Şenler’in büyük payı var.
Bugünkü yaygın örtünme biçiminin ‘patenti’ zaten Şule Hanım’a ait.
“Şule baş” derlerdi bidayette.
“Sıkma baş” da derlerdi.
Sonra “türban” oldu.
1960’lı ve 70’li yıllardaki irşat faaliyetleriyle sadece tesettürün yaygınlaşmasına değil genel olarak dindarlaşmaya veya dindarlığın yeniden üretilmesine de büyük emeği geçti Şule Hanım’ın.
Bilhassa Huzur Sokağı başlıklı romanıyla.
***
Yüzlerce baskısı yapılan Huzur Sokağı, yeni başlayanlar için dindarlığın abc’si gibi bir şey.
Gayri İslami bir çevrede Müslümanlığı ihya etmenin yolunu-yordamını öğreten bir eser.
‘Frenkmeşrep’ bir genç kız (Feyza) ile ‘millî’ bir delikanlı (Bilâl) arasında geçen dramatik bir aşk hikâyesinin etrafında yapıyor bunu.
Sıkmadan, bunaltmadan.
Bu ülkede milyonlarca insan ya doğrudan Huzur Sokağı’nın veya ondan mülhem vaaz u nasihatlerin tesiriyle dindarlaştı.
Mesela benim anneciğim, İslamî hayatla alâkası olmayan hanımları, Huzur Sokağı’ndaki diyaloglardan / münakaşalardan devşirdiği argümanlarla yola getirmeye çalışır ve genellikle başarılı olurdu.
Baktı ki zorlanıyor; o vakit kitabın kendisini tutuştururdu muhatabının eline.
Bir müddet sonra o muhatap, gözlerinde hidayet ışıltısı ve başında örtüyle gelirdi annemin yanına.
Huzur Sokağı’nın Boşnak lisanına (ki aynı zamanda Sırp ve Hırvat lisanıdır) tercüme edilip geçen ekim ayında Saraybosna’da Ulica Smiraja adıyla basılması üzerine, ‘Şimdi bu rüzgâr Boşnaklar arasında da esecek inşaallah’ diye sevinmiştim.
Ortodoks Hıristiyan Sırpların yolunun da Huzur Sokağı’ndan geçebileceği hiç aklıma gelmemişti…
***
1969 senesinde bir gazetede tefrika edilen Huzur Sokağı, daha kitap olarak basılmadan evvel, Birleşen Yollar ismiyle sinemaya uyarlandı.
Yönetmenliğini Yücel Çakmaklı’nın yaptığı, başrollerinde Türkan Şoray ve İzzet Günay’ın oynadığı Birleşen Yollar filmi, hem kendi rüzgârıyla, hem de romanın popülaritesini arttırmak suretiyle, hidayet furyasına ivme kazandırdı.
On yıllar sonra ATV ekranında dizi film olarak gördük Huzur Sokağı’nı.
O dizi film, başka ülkelerin televizyonlarında da gösterildi ve gösteriliyor.
Bosna-Hersek’te, Sırbistan menşeli Pink Medya Grubu’na bağlı Pink BH kanalında mesela.
Huzur Sokağı dizisini Mirna Ulica adıyla yayınlayan Pink BH, Saraybosna ve Banya Luka’dan yayın yapan fevkalade popüler bir TV kanalı.
Malum; Bosna-Hersek devleti iki “entite”den oluşuyor: Boşnaklar ile Hırvatların ağırlıkta olduğu “Federacija Bosna i Hercegovina” (Bosna-Hersek Federasyonu) ve Sırpların ağırlıkta olduğu “Republika Srpska” (Sırp Cumhuriyeti).
Pink BH, Bosna-Hersek’in iki “entite” kamuoyuna birden hitap edebilen nadir yayın kuruluşlarından.
***
Saraybosna’dan Feyza Tanok Şehbajraktareviç haber verdi, şad olduk:
Pink BH’da seyrettikleri diziden etkilenen birçok Sırp kadını, Huzur Sokağı’nın romanını da merak edip kitapçılara koşuyor…
Berekete bakar mısınız?
Bu vesile ile Şule Yüksel Şenler Hanımefendiye, kitabın Bosna’ya kazandırılmasına emeği geçenlere ve dizi filmin yapım ekibine “Allah razı olsun” diyelim.
Allah razı olsun ve cümlesinin ecrini arttırsın.
karargazete