HUDSON SENARYOSU GERÇEKLEŞİYOR, SİVİL ANAYASA RAFA MI KALKIYOR?
Platform adına konuşan Özerk Diyanet Evkaf Sendikası (ÖZDEVSEN) Genel Başkanı Mustafa Altunkaya, son günlerde meydana gelen terör olaylarının Hudson senaryoları ile örtüştüğünü hatırlatarak, “Hudson senaryolarındaki olaylarla yaşadığımız olaylar arasında büyük bir benzerlik göze çarpıyor ve ısrarla gelişmelerdeki İsrail ve ABD faktörü görmezden geliniyor. 150 teröristin sınırdan uydulara takılmadan geçmesi sorgulanmıyor” dedi.
“SORUNLAR KATMEŞLEŞMEDEN SİVİL ANAYASAYI ONAYLAYIN”
Açıklamasında hükümete de uyarılarda bulunan Altunkaya “Gündem sivil anayasa iken, birdenbire teröre odaklanıldı ve sivil anayasa unutuldu. Bu bir tesadüf olmasa gerek. Millet egemenliğinin tahkimi, YÖK’ün ve bürokratik oligarşinin sorgulanması ve haksız başörtüsü yasağının kaldırılması ile HSYK’dan YAŞ’a kadar birçok alanda demokratik açılımlar konuşulurken şimdi bambaşka bir gündemle meşgulüz. Sivil anayasa gündem dışı kalır ve rafa kalkarsa sorunlar daha da katmerleşecektir” diye uyardı.
Terörü Medreseler Bitirir
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde meydana gelen olaylardan dolayı bölge halkının potansiyel suçlu ilan edilmesine yönelik açıklamaları ve haberleri kınadıklarını belirten Altunkaya, “Bölge halkı tek kimliklidir. O da Müslüman Kimliği. Kürdlerin ve Türklerin Rabbi, Peygamberi ve Kıblesi aynıdır. Onları ayırmak isteyenler ne Türktürler ne de Kürd. K.Kerim; “O sizi Müslüman olarak isimlendirdi” (Hacc suresi, 78) diyor. Din varsa sorun yoktur. Bunun için de halkın dinini öğrendiği medreselerin var olması gerekir” diye konuştu.
Huzurun Teminatı İslami Kimlik ve Değerlerdir
Altunkaya önemli mesajlar verdiği açıklamasında sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye’de barış, huzur ve güven ortamını istemeyenlerin ellerinde iki zehir bulunmaktadır. Biri inanç özgürlüğü önündeki engeller ve bunların sembol adı Başörtüsü yasağı diğeri ise kangrene dönüştürülmek istenen Kürd Meselesi… Birincisinin panzehiri başörtüsü yasağının kaldırılması, diğerinin ise İslam kardeşliği ve medreselerin açılmasıdır. Doğuda medreselerin kapalı olması, ayrımcı projelere hizmet eder. Medreselerde baskı altında İslami ilimler tahsil ettiğimiz yıllarda bunun tanığı olduk. Kadim uygarlıkların tümünü yaşamış, Yezidi, Süryani, Keldani, Musevi ve Müslümanların kurdukları şehir ve medeniyetlerde kendini engin hoşgörü ve birlikte yaşama kültürü içinde bulmuş bir topluluğun terörü onaylaması imkansızdır. Başörtüsü yasakçısı zihniyet Müslüman halkımızı potansiyel suçlu gibi görürken diğer bazı yaklaşımlar da Kürd halkını potansiyel suçlu görme eğilimindedir. Bunlar yanlıştır. Esas tehlike oyunu fark etmeden yanlış hedef seçmektir. Trilyonluk bir sektör olan terör, yeni ve daha büyük iş alanları arıyor. Son gelişmelerden sivil toplum kuruluşları olarak kaygı duyuyoruz. Uyanık olmak ve birlik içinde inanç değerlerimize sarılıp tertipleri bozmak mecburiyetindeyiz.”
Papa’nın Açıklaması İyi Niyetli Değil
Papanın yaptığı açıklamalara da tepki gösteren Altunkaya, “Dünyanın geleceğinin tehlikeye girdiği bir süreçte Papa 16. Benedict, bir kısım Müslüman ilahiyatçıların "gelin barışalım" çağrısına “Tüm insanlığın Hristiyanlaştırılması gerektiğinden sözederek ilgisiz bir o kadar da düşündürücü bir cevap verebiliyor. Papa’nın bu yaklaşımında küresel aktörlerin son gelişmelerdeki rolü ve niyeti okunabilmektedir” dedi.