Siyam ikizleri

Merve Kavakçı

 

11 Eylül olayları sonrası Batı dünyasında yükselen soruların başında neler oluyorun dışında bunlar kim ve bizden neden bu kadar nefret ediyorlar olmuştu. Soruların Amerikalılar tarafından sorulduğu iddia ediliyordu. Cevap da beraberinde geliyordu iddia sahiplerinin seslendirmesiyle, bunlar bizden nefret eden müslümanlar ve sahip olduklarımızı kıskanıyorlar. Bir başka ifade ile çekemiyorlar. “Onlar bizim hürriyetlerimizden nefret ediyorlar.” Bu son cümle o zamanlarda olayları yakından takip eden her ekran seyircisinin veya radyo dinleyicisinin zihnine kazınmıştır. Ses boğuk tonu ve kırık ingilizce aksanı ile bir İsrailliye aitti. Hayır, şimdi İsrailli de nereden çıkmıştı. Evet, Amerikan başkanı George Bush ekranlardaydı. Zeka seviyesi ve bilgisi ne olursa olsun gelen şok ve beraberindeki şaşkınlıkla oluşan boşluğu doldurmak üzere liderlik görevini üstlenmiş, halka neyin ne olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Zira herkes de onun ağzından çıkacak lafa bakıyordu. Hal böyleyken ne oldu da bir İsrailli belki de hiç abartısız Başkan Bush’tan daha fazla ekranlarda boy gösteriyordu.

Anlaşılır gibi değildi. İsrail Başbakanı Netenyahu işte böyle bir mesai harcıyordu Amerikan başkentinde. Belli ki belki de Amerikan halkı kadar güvenmiyordu Bush’un liderlik özelliklerine. Şimdi ne olur ne olmaz, bu adam ortalığı karıştırır mı diyordu içinden bilinmez. Ama bir başka ülkenin halkına hitap edecek kadar kendinden emin ve ‘buralı’ hissediyor olmalıydı ki bunu yapabiliyordu. Sonra ona birileri bu ekranları açıyordu değil mi, mikrofonu da uzatıyordu ki o da konuşmak için bir platform buluyordu. Yoksa nasıl olacaktı da bu denli sıklıkla ekranda arz-ı endam edecekti. Söylediği ise ürkütücü, çerçeve çizici idi. ‘Onlar bizim hürriyetlerimizden nefret ediyorlar.’ Biz diyordu çünkü kendini ABD’den soyutlamıyordu. Bilakis, Amerika’nın kanadı altına girer gibi yapıp ona karşı da buyurgan, tepeden bakıcı tavrına bürünüyordu. Ne de olsa birçok siyonist İsraillinin ifade ettiği gibi Washington yönetimi onlara aitti. Bunun da ötesinde, ayrıca kendilerini seçilmiş halk olarak görmüyorlar mıydı ki buyurgan olmayacaklardı... İslam düşmanlığı söylemi, ve belli bir ajanda ile gündemi basın aracılığıyla şekillendirme, Bush dönemi bitene kadar yani sekiz yıllık süre boyunca devam etti. Burada kullanılan medya alanı da düşündürücüydü. Özellikle Fox kanalından arka çıkılıyordu bu haberlere. Geçenlerde öğrencilerimi biraz güldürmek, biraz da dersin ilerleyen dakikalarında üzerlerini kapladığını hissettiğim rehaveti dağıtmak maksadıyla kinayeyle söylediğim gibi, ben de İslam’la ilgili ‘bilgimi’ Fox news kanalından alıyordum. Şöyle ki, bu kanal gece gündüz Kur’an-ı Kerim’e atıfta bulunuyor, belli ayet-i kerimeleri tekrar edip duruyordu. Ama tabii ki biz müslümanların yararına değil. İslam düşmanlığı gereği bunu yapıyordu. Adı geçen ayetleri, var olduğu ortamdan soyutlayarak kullanıyor, ‘işte bakın bunlar böyle şiddet yanlısı adamlar’ demeye getiriyordu. Ne zaman, hangi ortamda, kiminle alakalı olarak vahyedilmiş bu ve şu ayet-i kerime demeden tabii ki. Tarihsellikten arındırılmış, kontekstini kaybetmiş olarak İslamofobi ateşine çıra taşıyorlardı. Netenyahu da rock star muamelesi görüyordu.
Şimdi Amerika dünyayı, liderlerini de içine katarak dinlemiş öğreniyoruz. Elbette ki bu işte Mossad parmağı olmaması mümkün mü. Yok diye yazılsaydı o zaman şaşardık zaten.

yeniakit