Suriye"ye yönelik dış müdahale çağrısında bulunan vatansever (!) Suriyeli muhalifler, şimdiden oturup kına yaksınlar. BM Güvenlik Konseyi, NATO, Amerika, Uluslar arası toplum, daha bilmem ne kadar şeytani güç varsa, hepsine el uzatıp, Suriye"ye müdahaleyi niçin geciktirdiklerinden yakınanlar, sevinsinler artık; siyonist rejim güçleri yardımlarına yetişti.
Öyle ya, nasıl olsa, minberlerden ve kürsülerden üst üste gelen fetvalar, artık ne zaman Suriye"nin üzerine füze düşecek beklentisini zirveye çıkarmıştı. Hocalarımız, akademisyenlerimiz, hatta birtakım İslamcılarımız, ne kadar da çır-pınıyorlar, ne kadar da tezvir yapıyorlardı; "Suriye halkının özgürlüğü için bir dış müdahale caizdir" diye"
İşte, o ilk dış müdahale geldi; Suriye"nin başkentinin yakınlarındaki askeri bir merkez siyonist rejim savaş uçakları tarafından vurularak tahrip edildi; iki Suriyeli bu saldırıda şehid olurken, 5 tanesi de yaralandı.
O İslamcılar var ya; hani diyorlardı: Suriye ile İsrail arasındaki savaş gerçekçi de-ğil. "Direniş ekseni" denen şey bir aldatmaca. Aslında İsrail Suriye rejiminin ya-nında. Suriye de İsrail rejimine karşı değil. Bunlar zahiren birbirine düşman gö-zükse de gerçekte birbirinin dostudurlar ve birbirlerini kolluyorlar"!
Bakınız siyonist rejimin askeri şefleri, şimdiden yapılan bu saldırının gerekçelerini de açıklıyor. İsrail"in 1997"de Suriye"nin nükleer tesislerini vurmasının ardından Rusya"dan aldığı SA-7 füzelerinin Lübnan"daki Hizbullah"a ulaştırılması tehlikesi vardı. Bu füzelerin Hizbullah"ın eline geçmesi durumunda, bölgedeki güç dengeleri değişecek, Hizbullah da İsrail savaş uçakları, helikopterleri ve insansız savaş uçaklarını düşürebilecekti. Bu füzelerin Hizbullah"a ulaştırılmak üzere yola çıktığı, siyonist rejimin de Suriye içinde bir askeri konvoyu vurduğu ileri sürülüyordu.
Siyonist rejim, bu saldırısıyla aslında bir kez daha "direniş ekseni"nin resmini çiz-miş oldu.
Siyonist rejim kendi varlığına yönelik hayati tehlike olarak gördüğü hedeflere küstahça ve pervasızca saldırmaktan geri durmuyor. Daha yakın zamanda Gazze"ye yönelik başlattığı 8 günlük savaşta, çok sayıda Filistinliyi katletmiş, ancak İran yapımı füzeler üzerine yağmaya başlayınca, direnişin karşısında diz çökmek zorunda kalmıştı.
Hamas ve İslami Cihad Hareketi, Fecr 5 ve İran teknolojisi ile üretilen M-75 füzeleriyle, siyonist rejimi ağır bir yenilgiye uğratmışlardı.
Bakınız, yakında, Suriye"de vurulan askeri tesislerin de İranlılar tarafından ku-rulduğu ileri sürülürse, buna şaşırmayın. Zira aynı siyonist rejim savaş uçakları Sudan"ın başkenti Hartum"da Yermük askeri tesislerini vurduğunda, Filistin dire-nişine silah sevkiyatı yapmak üzere inşa edilen bu tesislerin İran tarafından ku-rulduğu açıklanmıştı.
Görülen o ki, bu İran"ın siyonistlerin başına yağacak füze üretmekten, bir orada bir burada askeri tesis inşa etmekten başka işi yok...
İran Suriye"nin yanında dururken bunun adına "mezhepçilik" ve "ulusal çıkarcılık" koyanlar, aynı İran Sudan"ın yanında durduğunda, Filistin"in savunması için Gazze"de füze fabrikası kurduğunda, tarihin emsalsiz ambargosu altında en ağır ekonomik darbeler alırken bile ümmetin savunulması için bütün gücünü ve serve-tini seferber ettiğinde, İran"ı itibarsızlaştırmak için "İslamcılık" adına geceli-gündüzlü yoğun bir kampanya sürdürenler, şimdi buyursunlar, siyonist rejimin son saldırısından kendilerine düşen payı alsınlar.
Suriye İhvan lideri Riyad Şefka, hiç arlanmadan Ankara"da Müslümanların gözünün içine baka baka, "Suriye"den sonra sıra İran"a ve Hizbullah"a gelecek. Böylelikle bölge İran ve Hizbullah belasından kurtulacak" demişti"
Siyonist rejim stratejisyenleri de, aynısını söylüyor zaten. Geçen ay Amerika"da düzenlenen bir strateji oturumunda, Washington Enstitüsü müdürü Robert Satloff"un ABD Başkanı Obama"ya sunduğu raporunda, Suriye yönetiminin mümkün olan en kısa zamanda yıkılarak, İran"ın stratejik yenilgiye uğratılmasını, İran, Suriye ve Lübnan arasındaki direniş ekseninin kırılmasını önermişti.
Siyonist rejim savaş uçakları kendini gösterdi bir kez daha; Suriyelilerin kanını döktü, Suriye halkının egemenliğini, onurunu çiğnedi, mülkünü yıktı, dağıttı.
Şimdi buna ne diyecekler? "Daha çok füze" "daha çok bomba" mı diyecekler?
Onların da gözü aydın olsun"
Yüzlerini saraylara çevirenlerin, kralların ve emirlerin kapılarından ayrılmayan, dinarların ve altınların etrafında dönüp dolaşan muhteremlerin de gözü aydın olsun"
velfecr