Haberin metnini aynen sunuyoruz:
ESAD SURİYE'YE YÖNELİK TÜRKİYE VEYA NATO TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLECEK SALDIRIYA KARŞI TEL AVİV'İ REHİN TUTUYOR
Geçen üç ay içerisinde Suriye başkanı Esad, Tel Aviv'in 1.2 milyonluk halkını, füze misillemesi tehdidi altında tutmak suretiyle, gösteriler karşısında aldığı önlemlerin vahşiliğinden ötürü Türkiye veya NATO'dan gelebilecek herhangi bir saldırıyı önledi. İran ve Hizbullah da aynı caydırıcı yöntemi kullanıyorlar. Bu caydırıcı atak, Leon Panetta'nın, Tel Aviv'deki İsrailli liderlerle 3 Ekim Pazartesi günü yaptığı görüşmelerin ana konusuydu.
Batı istihbarat kaynaklarına göre Suriye, İran ve Hizbullah; üçünün eş zamanlı olarak gerçekleştireceği füze saldırıları ile (ayrıca Hamas ve İslami Cihad örgütleri de, Gazze Şeridini bombalayacaklar), Tel Aviv kentini yerle bir etmek üzere ortak bir askeri operasyon planladı.
İsrailli yetkililer hiçbir zaman, böyle bir tehdidin reel anlamda varolduğuna yönelik açıklama yapmadılar fakat Batı istihbarat kaynaklarının haberine göre İsrail, bu tehdide bir uyarıyla karşılık verdi: Eğer bir tek Suriye füzesi bile Tel Aviv'de patlarsa, Suriye, ilk bedel ödeyen taraf olacak; ve eğer füze saldırıları devam ederse, Suriye şehirleri bir bir paramparça edilecek.
İsrail'in, Esad'a gönderdiği mesaj, Savunma Bakanı Ehud Barak ev diğer hükümet yetkililerinin geçen yıl Hizbullah'a yaptığı uyarıları hatırlattı. O uyarı da şöyleydi: Eğer Tel Aviv, Hizbullah'ın füze saldırılarıyla karşılaşırsa, sadece Beyrut değil tüm Lübnan yanar. Esad'a da şu mesaj verildi: Eğer Tel Aviv'e karşı bir füze saldırısı düzenlerse, Suriye'nin durumu da, Lübnan'ınkine benzeyecek.
Leon Panetta, Pazartesi günü Savunma Bakanı olarak gerçekleştirdiği ilk gezide, muhabirlere yaptığı açıklamada "Gerçek güvenlik, ancak sıkı bir diplomatik çaba ve askerî gücün yansıtılması için sıkı bişr gayret ile sağlanabilir" derken, Esad'ın İsrail'e yönelik tehdidi onun zihnindeydi.
Batı askerî kaynaklarının dediğine göre Panetta bu ve diğer konuşmalarında, sadece Suriye, Mısır ve Filistinlilere atıfta bulunmuyor, ayrıca İsrail ve Türkiye arasındaki giderek büyüyen çatlağa da işaret ediyor.
ABD yetkilisi, bu çatlağın Esad'a avantaj sağladığına ve ona, Türkiye ve NATO'nun, yürütüğü korkunç rejime karşı askerî güç kullanmasını önlemek için İsrail'e yönelik tehditler savurma özgürlüğünü verdiğine inanıyor. Panetta'ya göre bu durum İsrail'in, Batı için Arap dünyasına yayılan ayaklanmalarla başetmeyi kolaylaştıracak diplomatik kazanımlar adına, askeri gücünü kullanmayı başaramamasının bir örneğidir. Türk-İsrail askeri ortaklığının kaybı her ne kadar İsrail'in suçu değilse de saldırgan Suriye karşısında NATO'nun ve ABD'nin elini kolunu bağlıyor. Aynı kaynaklar Panetta'nın, bu durumdan Ankara'yı da sorumlu tuttuğunu belirtiyorlar.
Suriye İsrail'i ilk kez, 9 Ağustos'ta Ahmet Davutoğlu'nun, kendi hükümeti ve NATO yararına, kendi halkına karşı katliam gerçekleştiren birliklerini durudurması konusunda ikna etmek için Esad ile 6 saat geçirdiğinde, misilleme ile tehdit etti.
Davutoğlu, Esad'a, eğer bu eylemlerinden vazgeçmezse, NATO ve Türk kuvvetlerinin ellerinde, Muammer Kaddafi ile aynı kaderi paylaşacağını söyledi.
Suriye liderinin cevabı sertti: Suriye'ye ateş açıldığı anda, "Tel Aviv'i yerle bir etmek ve tüm Orta Doğu'yu ateşe vermek, Suriye'nin sadece 6 saatini alacaktır."
Esad, eski dostu, büyük iş adamı Rami Makhlouf'un 10 Mayıs tarihindeki uyarısını tekrarlıyordu aslında: "Eğer burada istikrar olmazsa, İsrail'de de olmaz. Allah korusun bu rejime bir şey olduğu takdirde nelerin olacağını kimse garanti edemez."
Suriye'nin tehditlerinin yetersiz kaldığı yerde destek, 26 Eylül Pazartesi günü Tahran'dan, Ayetullah Jafar Shoujouni'den geldi.
Shoujouni, geçen Mayıs ayında Beyrut'taki Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı ziyaret ettiğinde, ona verdiği sözü hatırlattı: "Eğer İsrailliler Tahran yakınlarına gelirse, Tel Aviv'i yerle bir edeceğiz."
İranlı alim ve Suriyeli işadamı, aynı ay içerisinde, aynı şeyleri konuştular. Bu bir tesadüf değildi. Onların bu tehditleri, o zamandan beri bir çok kez tekrarlandı. Burada amaç, her ne kadar rejimin acımasızlığından yakınsalar da, Esad rejimine, yabancı askeri müdahalesine karşı yaşam sigortası sağlamaktı.
Debkafile'ın askeri kaynaklarına göre Suriye ile Türkiye'nin arası, gittikçe açılıyor. Bu hafta Şam, Türkleri, göstericilere otomatik silahlar ve tank-püskürtücü silahlar göndermekle suçladı. Şam'ın iddiasına göre protestoların merkezlerinden biri olan Humus kentinde, birçok kaçak silah yakalandığı yönündeydi.
Ankara, Esad ailesi üyelerinin tahminen yarım milyar dolar tutarındaki banka hesapları ve aktiflerini, dondurdu.
Rusya'nın, konseyin önemli bir kararını engelleyebilmesine rağmen Türkiye, Suriye'ye silah ambargosu dayatan geçen haftaki BM Güvenlik Konseyinin ardından, bazı tek taraflı yaptırımları değerlendiriyor. Moskova, Libya'daki askeri müdahaleden ötürü Batı'yı cezalandırıyor ve de NATO'ya, Suriye'de buna benzer bir fırsat vermeye de karşı.
Şam, geçen hafta Türkiye'yi tekrar tekrar, eğer müfettişlerini, ambargolu silahları aramak üzere Suriye'ye gönderirse, misilleme yapacağı konusunda uyardı.
Böylesine hareketli ve tehlikeli bir zamanda, Esad rejiminin, ilk Türk ateşinin açıldığına ne zaman kanaat getireceğini ve bu "sözde" ateşe nasıl misilleme yapacağını bilen kimse yok.
velfecr