İSRAİL ALARM ZİLLERİNİ BEKLEMEYİ DURDURMALI
Jerusalem Post
Yaakov Katz
İsrail, Hamas ve Hizbullah karşısında gireceği bir savaşta sadece şehirlerde değil ormanlarda da büyük bir yıkım bekleyebilir artık.
Hizbullah ve Hamas ile savaştığımızı düşünün. İsrail, yakında emekli olacak olan Askeri İstihbarat Başkanı Tümgeneral Amos Yadlin'in son öngörülerine inanırsak eğer, ülkenin her bir noktasına kuzeydeki Kiryat Şomona'dan güneyde Dimona'ya ve merkezde de Tel Aviv'e kadar- yağacak değişik kalibrelerdeki füze ve roketlerle yüz yüze gelecek.
Eğer bu doğruysa İsrail, şehirlerinde daha önce hiç görülmemiş bir yıkımın yanında ormanlarında da ciddi hasar beklemelidir.
2006'daki İkinci Lübnan Savaşı esnasında roketler sıkça kuzeydeki şehirlere, özellikle de Hayfa'ya düşerken tarlalara ve ormanlara da isabet etmişler ve yaklaşık 15.000 dönümlük alanı kül eden bir yangına yol açmışlardı.
Bu miktar Perşembe günü başlayan Carmel cehenneminin yok ettiğinin yarısından az da olsa, yine de hükümeti ilerdeki daha büyük yıkımlar için hazırlık yapmaya yöneltecek alarm zili işlevi görmeliydi. Fakat ne yazık ki bu gerçekleşmedi.
Bütün İsrailliler İsrail ordusunda ve aynı zamanda Sivil Cephe Komutasında savaştan bu yana görülen değişimlerin eğitimin arttırılması, silah ve savunma sistemlerinin geliştirilmesi- farkındalar. Ülkeyi gelecek savaşta beklenen yıkıma hazırlamayı amaçlayan ulus çapında düzenlenen tatbikatlar ek bütçe tahsisatını gerektirdi.
Savunma Bakanlığı, Ulusal Acil Durum İdaresini tesis etmesine ve Sivil Cephe Komutasında önemli değişikliklere gitmesine rağmen Olmert ve Netanyahu hükümetlerinin ikisi de, onlarca yıldır savsaklanan İtfaiye ve Can Kurtarma Servisine önem vermemeyi sürdürdüler ve İsrail gibi bir ülkede etkili bir itfaiye birimi kurulması için gereken bütçeyi kabul etmediler.
Sayılar konuşuyor zaten. Uluslararası standartlara göre her 1000 vatandaşa bir itfaiyeci düşmesi gerekirken, İsrail'de bu oran neredeyse 1'e 6000 şeklinde. Aynı şekilde ateş söndürücülerinde de eksiklik var, zira İsrail yangınları havadan söndürmeye ihtiyaç duyuyor ümitsizce.
Aslında böyle bir şey ilk kez olmuyor. İkinci Lübnan Savaşı esnasında da uçaklar Avrupa'ya gönderilerek kuzeyde yanan ormanlar için ateş söndürücü materyaller getirmişlerdi. Üstelik bu malzemeyi üreten bir İsrail şirketi de var. Mesele İsrail'in sipariş vermemesi.
Dört sene önce Lübnan'a savaş açmış olan, iki sene önce de Gazze Şeridi'nde Hamas ile dövüşen ve İran karşısında sıra dışı askeri bir saldırıya hazırlandığı söylenen güçlü İsrail'in bir orman yangınını söndürebilmek için bir düzineden fazla ülkeye el uzatacağı kimin aklına gelirdi ki? Fakat bir ülkenin liderleri ileri görüşlülükten yoksun ve kaçınılmaz olan şeyi tahmin etmekten aciz olurlarsa olacak olan şey budur.
Amerika Birleşik Devletleri için bu Katrina idi, İsrail içinse Carmel yangını.
İlerde ne olacağıysa çok açık. İsrail'in bu yangınla tek başına mücadele edemeyeceğini anlar anlamaz zekice diğer ülkelere el açan Başbakan Netanyahu, Pazar günü yapılması planlanan kabine toplantısında İtfaiye ve Can Kurtarma Servisi için acil fon ayarlanmasını emrettiğini söyleyecek.
İtfaiyeden sorumlu İçişleri Bakanı normal bir batılı ülkede çoktan istifa etmiş veya işinden atılmış olması gerekirken- kendisine bütçe ayrılmadığı için hazineyi itham edecek. Hazine bakanlığı da kendi mazeretlerini sunacak. Ama diğer ulusal felaketlerde olduğu gibi kimse şahsen sorumluluk üstlenmeyecek.
İkinci Lübnan Savaşı İsrail ordusu için bir alarm zili mesabesindeydi, Carmel yangını da İçişleri Bakanlığı için aynı şey olacak. Artık İsrail'in çalar saatlere bağlı yaşamayı durdurmasının ve zamanının önüne geçerek meydan okumalara karşı çıkmasının zamanı geldi.
Özellikle duvara alevli harflerle yazılmış olanlara karşı.
Jarusalem Post'ta yayınlanan bu analiz Kemal Saral tarafından Velfecr için çevrildi.
velfecr