Suriye İhvan-ı Müslimin Hareketi"nin taraftarı olan Türkiye"deki bazı Suriyeliler, "baas zulmü ve katliamları"ndan sıkça söz ediyorlar. Bunu yaparken de bize doğrudan göndermede bulunuyorlar.
Bunlardan biri de Özgürder"in Suriye forumunda konuşan Fevzi Zakiroğlu adlı Suriyeli kardeşimiz.
Konuşmasında diyordu ki:
"Suriye"deki gösteriler barışçıl olarak başladı ve tamamen barışçıl olarak devam etmektedir. Hiçbir gösteride silah veya bıçak bile kullanılmamaktadır. Rejim bir silahlı direnişten veya silahlı çetelerden bahsediyor. Bunlar iki tane şeyden olabilir; birincisi barışçıl ve silahsız halka ateş emri alanların ateş etmemelerinden dolayı infaz edilmektedir. Bu başladı ve devam ediyor. Bunun nasıl olduğunu izah etmek için de çeteler öldürdü diye bahanesi yapılıyor. İkincisi, biliyorsunuz Suriye direnişi yedinci ayına girmiştir. Bu öldürmelere karşı çıkan bazıları, Suriye ordusundan ayrılmışlardır, bilhassa başkasını öldürmemek için kaçıp Özgür Suriye ordusuna katılanlar var. Suriye Özgür ordusu hiçbir şekilde operasyon yapmamaktadır. Yalnızca barışçıl amaçlı gösterileri korumak için kurulan bir ordu ve şu anda Suriye içinde bulunmakta.
Nureddin bey, biraz önce konuşmasında Camp David"den bahsetti. Suriye"de direniş bir şekilde başarıya ulaşırsa Camp David"lerin olabileceğini diyor. Bu benim garibime geldi. Mısır"da Camp David"ler devrilerken nasıl da olur da aynı düşünce sahipleri Suriye"ye Camp David"leri getirsin. Mısır"da İsrail konsolosluk bayrağı indiriliyor. Ancak aynı düşüncede olanlar Camp David"ler getirecek ben buna bir anlam veremedim.
Halid Meşal kimdir, hangi düşünceye sahiptir. Halid Meşal Hamas"tır, Hamas ise herkes biliyor ki İhvan-ı Müslimin"dir. Şu anda Suriye"de direnişin önderliğini kim yapıyor? Suriye"deki direnişin önderliğini ihvan-ı Müslimin yapıyor. Şimdi Baas partisi Halid Meşal"e, Hamas"a, İslami Cihad"a sahip çıkacak, ancak bundan sonra gelecek olan İhvan-ı Müslimin önderliğindeki bir rejim bunlara sahip çıkmayacak, tam tersi bunları kovacak, bu mantığı da anlayamıyorum.
Yine Nureddin bey diyor ki, asıl hedefimiz Kudüs"tür. Elbette bütün Müslümanların hedefi Kudüs"ün bir şekilde siyonist rejimin işgalinden kurtulmasıdır. Biz elli yıldır Kudüs"ü niçin kurtaramadık, niçin çünkü Kudüs"ü, Filistin"i çevreleyen ülkeler Müslümanların Kudüs"e ulaşmasını, oraya bir yardım ulaştırmasını engellemiştir. Allah"ın izniyle bu engeller bir bir devriliyor. İnşallah Suriye"deki rejim devrilince, Filistin"in etrafındaki engeller Allah"ın izniyle bitecektir."
Bu kardeşimiz bizim konuşmamızın ardından konuştuğu için, iddialarına ve bizim sözlerimize verdiği karşılığa bir cevap verme fırsatımız olmadı. Sadece programın bitiminde kendisine, "Suriye"de silahlı bir direniş bir operasyon yoktur. Özgür Suriye ordusunun yaptığı sadece silahsız barışçıl gösterileri korumaktır, diyorsunuz ama Özgür Suriye ordusu adına yapılan açıklamalarda, hem de bu açıklamaları yapanlar Türkiye"de bulunuyor. Bir açıklamalarında diyorlar 1.000 Suriye asker ve polisini öldürdük, bir başka açıklamalarında diyorlar 170 Suriye askerini öldürdük, bir yerde diyorlar şu kadar Suriye tankını imha ettik. Cisr Şuğur"da 120 polis ve asker öldürdük. Tüm bu açıklamalardan sonra, Suriye özgür ordusunun silahlı bir operasyonu olmadığını nasıl söylüyorsunuz?" şeklindeki sorumuza "Suriye özgür ordusunun böyle bir açıklaması yok!" şeklinde karşılık veriyor. Bu açıklamaların "Facebook"ta çıktığını ve Özgür Suriye ordusu tarafından yapılmadığını ileri sürüyor. Halbuki bu açıklamalar sadece bir haber olarak değil, Özgür Suriye ordusu tarafından bizzat yapılıp videoları yayınlanıyor. Bu videoların hangileri olduğunu göstereceğiz.
İkinci olarak bu kardeşimiz, bizim Tahrir meydanında siyonizm karşısında eylem düzenleyen, siyonist rejim elçiliğini basan Müslümanların, ihvan"dan olduğunu, böyle iken Suriye"deki ihvanın nasıl olur da yeni bir Camp David"i getirebileceğini soruyor.
Öncelikle biz konuşmamızda, Suriye"deki İhvan"nın ülkeye yeni bir Camp David"i getireceğini söylemedik. Ancak bu kardeşimiz, Suriye"deki muhalefetin liderinin İhvan olduğunu söyleyerek, Suriye muhalefetine ilişkin yapılan her eleştiriyi doğrudan ihvan"a yönelik eleştiri olarak gördüğünden böyle bir tepki veriyor. Halbuki Suriye ihvanı Suriye"deki muhalefete önderlik etmediği gibi, Suriye"de yeni bir rejimi kuracak güç ve kapasitede değil. Suriye muhalefetinin ağırlıklı bölümün laik, liberal ve batıcı güçler oluşturuyor. Diğer bir deyimle Suriye muhalefetinde İslamcıların yeri iddia edildiğinin aksine diğerlerine göre daha zayıf durumda.
Bizim Suriye ihvanına getirdiğimiz eleştinin temel nedeni, dünyanın en azılı siyonistlerinden biri olarak tanınan Fransız Bernart Henry"nin ev sahipliğinde Paris'te düzenlenen ve siyonist rejim parlamentosu knesset üyeleri ve siyonist rejim savaş bakanı Ehud Barak"ın danışmanın da bulunduğu toplantıya Suriye ihvan temsilcisi Mülhem Durabi'nin de katılmış olmasıdır. Öyle ki kominist olan Suriyeli muhalifler bile katılımından dolayı İhvan"a sert tepki göstermiş, nitekim bu durum ihvan içinde de ciddi tartışmalara yol açmıştır.
Biz bu durumu Fevzi Zakiroğlu"na sorduğumuzda, onun cevabı sadece İhvan"ın siyonistlerin toplantısında katılmadığını belirtmek olmuştur.
Tedavi için Ramazan ayı içerisinde İstanbul"da bulunan Hamas hareketi liderlerinden ve Filistin hükümeti Adalet Bakanı Muhammed Ferec, Suriye"deki ihvanın gücünün çok zayıf olduğunu ve İhvan"ın Suriye"de iktidarı ele geçirebilecek durumda hiç olmadığını belirtmişti.
Ferec"e, Suriyeli ihvan temsilcisinin Siyonistler tarafından düzenlenen bir konferansa katıldığını söylediğimizde aldığımız cevap "hiçbir ihvan Siyonistlerle asla bir arada oturmaz, böyle bir şeyi düşünmek bile mümkün değildir" şeklinde olmuştu.
İşte bizim sözlerimizin referansı Muhammed Ferec"tir; ancak Zakiroğlu, Suriye muhalefetinin liderinin İhvan olduğunu söylemekle büyük bir yanıltma yaptığı gibi, aynı şekilde Suriye ihvanının siyonistlerle toplantıya katılmadığını söylemekle de, maalesef bir ihvan mensubu için utanç verici olan bir lekenin üzerini örtmeye çalışmaktadır.
Zakiroğlu"nin bize sorduğu "Mısır"daki ihvan İsrail elçiliğini basar ve Camp David"leri yıkar da, Suriye"deki ihvan niçin yeni Camp David"leri getirsin ki. Ben bu mantığı anlayamıyorum" şeklindeki tepkisine, biz de "Suriye ihvanı ile Mısır ihvanını, Hamas ihvanını bir saymak nasıl mümkün olsun, keşke öyle olsaydı" şeklinde karşılık veriyoruz.
Zakiroğlu, "Kudüs"ün etrafını çevreleyen rejimler Müslümanların Kudüs"e ulaşmasını engelliyordu. Şimdi bu engeller ortadan kalkacak" diyerek, Suriye yönetiminin yıkılmasıyla Kudüs"e giden yolun açılacağını belirtiyor.
Eğer Zakiroğlu"nun dediği gibi, eğer Suriye yönetiminin yıkılmasıyla Kudüs"ün özgürlüğü gelecekse bu rejimin bir saniye bile kalmasını asla istemeyiz. Peki acaba Zakiroğlu, bu yolu Suud, Ürdün, Katar rejimlerinin işbirliği ile mi açılacağını düşünüyor.
Bu kardeşimiz bir taraftan Suud rejiminin de, körfez ülkelerinin de Suriye yönetiminin yıkılmasını istemediğini belirtirken, Suud rejimi ve körfez ülkelerinin elçilerini Şam"dan niye çektiklerini, Suud Kralının Suriye yönetimi hakkında hangi ifadeleri kullandığını ve özellikle de Suriye rejim muhalifi ihvan liderliğinin Suudi Arabistan"da nasıl bulunduğunu nedense göz ardı ediyor"
Kısacası Suriye ihvanı adına açıklamalarda bulunan Suriyeli kardeşlerimiz, Müslüman kamuoyunu yönlendirmek için dezenformasyona başvuruyor. Bu dezenformasyonun sistematik bir şekilde genel geçer doğrular gibi sunulmasıyla da, Müslüman camia hakkaniyetle uyuşmayan bir tepkiselliğin içine sürükleniyor.
O halde, Suriye"deki baas yönetimi hakkında da muhalefet hakkında da hüküm verirken, Suriye rejiminin zulüm, baskı ve cinayetlerinden bahsederken de sadece adil olalım; şahitliğimize yalanı, dezenformasyonu, husumet ve önyargıları bulaştırmayalım. Hakk doğrular üzerine kurulur, yalanlar üzerine değil. Eğer makyavelist bir şekilde gerçekleri alt üst edip saptırmalarla bir davayı savunacaksak, o zaman bu mücadelenin İslamiliği olmayacağı gibi, insaniliği ve ahlakiliği de olmaz.
Yine bir noktayı hatırlatmak isterim:
Suriye ihvanı ve destekçilerinin bize sürekli olarak "baasçılığı" hatırlatmasına, bunun yanı sıra bazı kardeşlerimizin bizleri "baasçılık"la suçlamasına karşı, biz de küçük bir hatırlatma olarak, 1985 yılında, Suriye ihvan liderliği tarafından Bağdat"ta Saddam Hüseyin rejimini desteklemek için "uluslar arası Müslüman Alimler Kongresi"nin nasıl düzenlenmiş olduğunu ve bu toplantıda Suriye İhvan lideri Said Havva"nın Saddam Hüseyin ve Irak Baas rejimini, "İslam dünyasının kahramanı" olarak nasıl ilan ettiğini ve Said Havva"nın kendi deyimiyle, Saddam Hüseyin"i bile ağlatacak kadar, Irak basçılarına nasıl destek çıktıklarını hatırlatmak isterim.
Suriye baası bizim basımız da, Irak baası sizin baasınız mı?
Yoksa bugün Suriye baasının yıkılması için hutbe okuyanlar, onun için mi Saddam Hüseyin'i "şehid" ilan etmişti"?
Devam edecek
nureddin@velfecr.com
Suriye ihvanı'nın siyonistlerin organize ettiği Paris konferansına katılımı ile ilgili haber ve analizler
Suriye İhvanı Hatasını Kabul Ederek Özür Dilemelidir
Suriye İhvanı Bu Konferansın Hesabını Verebilecek mi?
Suriye İhvanı ve Siyonistlerle Paris Toplantısı