Güvenlikle ilgili büyüyen toplumsal hoşnutsuzluktan beslenen amansız ve acımasız Somali militan grupları Federal Geçici Hükümeti'ni (TFG), Birleşik Devletler'in "terörist" olarak yaftaladığı el-Şebab adlı silahlı kanat dışındaki muhalefetle görüşmeler yapmaya zorladı. İslamcı lider Şeyh Hasan Dahir Uveys, yüz yüze olmayan bu görüşmeleri "zaman kaybı" olarak niteledi.
Benzer bir tutumda SRA Başkanı ay başında el-Cezire'ye sadece uluslararası toplumdan delegelerle konuşacağını, Somali halkını katletmekle suçladığı TFG ile doğrudan görüşmeyeceğini söyledi.
Savaş meydanlarındaki son gelişmeler ve Uluslararası Af Örgütü'nün yayınladığı kritik rapor, muhalefetin elini güçlendirirken TFG ve Etiyopyalı yandaşlarını savunmaya itti.
Muhalefet Güney Somali'de, Orta Şabelle bölgesi başkenti Covhar dâhil birçok eyaletin kontrolünü ele geçirdi. Garowe Online'ın haberine göre, İslami Mahkemeler Yöneticisi Şeyh Yusuf Turhume'nin halkı yönlendirdi.
Uluslararası kamuoyunda Af Örgütü, 6 Mayıs'taki raporunda TFG'yi ve Etiyopyalı kuvvetleri "korkunç insan hakları" ihlalleriyle suçladı. Örgüt, "uluslararası toplumu TFG ya da Etiyopya hükümetine karşı sürekli baskı yapmadığı için sorumluklarını yerine getirmeye" çağırdı.
Af Örgütü'nün raporu, militan grupları aklamasa da, TFG ve Etiyopya'ya üzerinde baskı yarattı ve onları savunma pozisyonuna soktu. Bu arada güçlenen muhalefet sözcüsü İbrahim Suley grubuna meydanlarda daha fazla savaş kazanmak için daha popüler destek bulacaklarından emin olduğunu aktardı. İbrahim Suley, açıklamasında, SRA güçlerinin Somali'de geniş desteğiyle başkent Mogadişu'nun büyük bir bölümünü ele geçirdiğini kaydetti.
Yani şu anki durumda BM delegesi Ahmet Ould Abdullah'ın TFG ve muhalif güçlerle yürüttüğü arabuluculuk görüşmelerinin muhalefet delegeleri arasında önemli bir kazanım sağlaması için aşması gereken birçok sorun var.
Kabile ihtilafları
Somali'de savaşan gruplar arasındaki sorunlar sadece politik değil, önemli kısmı kabile farklılıklarından kaynaklanıyor. Siyasi çözümler ve uzlaşılar da sokaklardaki şiddeti durdurmada yeterli olmuyor.
El-Şebab'ı terörist organizasyon niteleyen TFG Başkanı Abdullah Yusuf, Majeertan kabilesinden. Öte yandan el-Şebab'ların çoğu da Mogadişu'nun hakimi Hawiyo'lardan geliyor. İki kabile arasındaki ihtilaf 1992'de Somali merkezi hükümetinin çökmesine kadar uzanıyor. Howiyo kabilesinden TFG Başbakanı Noor Adde, el-Şebab'ın barış görüşmelerine çağrılması yönünde niyet bildirdi.
Kemiren savaş diplomasisi
Etiyopya için, iki yıldır Somali militan gruplara karşı savaşı kazanmayı başaramamalarının ardından, Somali'yi işgallerinden beri, uluslararası diplomatik cephede kaybediyorlar. Geçen ay, Etiyopya, ONLF, el-İttihat el-İslamiye ve Asmara'daki Somali Direnişi'ni desteklemekle suçladığı Katar'la diplomatik ilişkilerini askıya aldı.
Somali için en büyük uluslararası destek, oradaki rolünden hoşlanan Amerika'dan geliyor. Af Örgütü gibi bağımsız insan hakları örgütlerinin Etiyopya'nın insanlık suçlarını dünya kamuoyuna taşıdıkça bu desteğin sonlanması kaçınılmaz görünüyor
Uluslararası Af Örgütü, Etiyopya birliklerinin, geçen haftaki cami baskınında kaçırdıkları 40 Somalili çocuğun hemen salıvermesini istiyor. Etiyopya Güçleri, çocukları "gözaltına" aldıklarını itiraf ederken, "terörist" dedikleri Somali gruplarla ilişkilerini araştırdıktan sonra serbest bırakacaklarına söz verdi.
Etiyopya'nın savaş diplomasisini en çok zarar veren şeylerden biri, Af Örgütü'nün bildirdiği Etiyopya güçlerinin Somali'de uyguladığı hukuk dışı boğazlama infazları.
20 Nisan 2008'de Etiyopya güçleri 100 sivili katletti, bunlardan 20 tanesini de el-Hidayet Cami'nde. Somali'deki insan hakları grupları, caminin imamı Şeyh Siciid Yahya ve diğer din âlimlerinin camide katledilişlerini lanetlediler. Görgü tanıkları, katledilen sivillerin topçu ateşinden kaçmak için camiye sığındığını belirtti.
El-Şebab'ın resmi sözcüsü Şeyh Muhtar Ebu Mansur, camide katledilen İmam ve diğer âlimlerin silahsız olduklarını söyledi. Ebu Mansur, "İslam düşmanı" olarak nitelediği Etiyopya güçlerinin soğukkanlılıkla bu cinayetleri İslam nefretiyle işlediklerine dikkat çekti.
Bu ay başında, el-Şabab liderlerinden Aden Hashi Hayro, diğer gruplarla işbirliği yaparak operasyonlarını genişletmeye başladığı için bir Amerikan füzesi ile şehit edildi. Ebu Mansur, el-Şebab'ın İslami Mahkemeler Birliği ve Etiyopyalılara karşı direnen diğer tüm gruplarla birlik olabileceğinisöyledi. ARS sözcüsü İbrahim Suley, IOL'e yaptığı açıklamada, aralarında "ufak" farklar olsa da el-Şebab'ın Somali ordusunun vazgeçilmez bir unsuru olduğunu kaydederek Ebu Mansur'la aynı çizgide olduğunu gösterdi.
Ebu Mansur, El-Şebab'ın Etiyopya ve TFG kuvvetlerinin sakinlerini öldürdüğü istila edilmiş kasabalardan yandaş topladığını söyleyen Ebu Mansur, bunun yanında el-Şebab'ın, öldürülen, soyulan ve tecavüz edilen sivil halkı Etiyopya askerlerine karşı koruması da halk arasındaki desteğini artırdığını ekliyor.
"Yeniden Umut"tan sonra Somali
1998'de Somali'ye yapılacak bir ziyarette, 30 km. kuzey-batıdaki Afgoye ile Mogadişu arasındaki yol hiç bitmeyecek toprak ağalarına bağlı silahlı grupların durduğu hiç bitmeyecek gibi görünen kontrol noktalarıyla doluydu. "Vergi" toplayan militanlar, ödeyemeyenleri öldürüyordu. Yabancılara "ek vergiler" uygulanıyordu. Mogadişu'nun 260 km kuzey batısındaki Baidoa'da durum aynıydı ve her köşede silahlı gruplar bulunuyordu.
Baidoa'dan kuzeydeki Hargiese'ya kadar, güvenlik biraz daha iyiydi zira polis dışında az sayıda silahlı kişiye rastlanıyordu. Çocuklar okullara yürüyerek gidebiliyorlardı ve Somaliler orta boy süpermarketlerden ihtiyaçlarını rahatlıkla giderebiliyorlardı.
1991'de Somali'deki merkezi hükümet çöktü ve 25 bin Amerikan askeri BM'nin Yeniden Umut Operasyonu altında, insanlara yiyecek ulaştıracak yolların güvenliğini sağlamak için ülkeye girdi. Ancak, Muhammed Farah liderliğindeki silahlı kanatla Amerikan Birlikleri arasında şiddetli çatışmalar neticesinde birçok Somalili ve 18 Amerikan askeri hayatını yitirdi.
Sonuç olarak, Birleşik Devletler Somali'den çekildiğinden beri şiddet durmadı. Bugün güvenlik en iyi haliyle pamuk ipliğine bağlı ve BM yardım çalışanları, şiddetin kol gezdiği ve neredeyse 40 senedir gerçek bir hükümeti olmayan ülkede insanlara yardım etmek için çok fazla bir şey yapamadıklarını belirtiyor. Somali'de okullar kapalı ve sağlık hizmetleri bulunmuyor. Bu haliyle Somali, kelimenin tam anlamıyla ölüme terk edilmiş görünüyor.
İslami Mahkemeler Birliği
2006 ortalarında İslami Mahkemeler Birliği (UIC) güney Somali'nin ana bölgelerini ele geçirdi. Diktatörleri ve toprak ağalarını devirip vahşetin kol gezdiği Mogadişu'da kanunu ve düzeni 6 aydan kısa bir sürede sağladılar. Somali halkı, yozlaşmadan uzak ve İslami bağları nedeniyle zorbalara karşı İslami Mahkemeleri destekledi.
UIC, Mogadişu havaalanını ve limanlarını yeniden hizmete açmıştı. Çocuklar okula gidebiliyorlardı ve hayat normale dönmeye başlamıştı. Birçok Somali 16 yıllık iç savaş ve kanunsuzluktan nefes alabilmişti.
Bugün ülkedeki ve ülke dışındaki birçok Somalili, Somali'ye getirdikleri güven ortamı dolayısıyla UIC'nin olduğu günlerin hasretini çekiyor. Şu an baştaki TFG, 3 senedir barışı sağlayamadığı için "Sarsak" ve "Zayıf" olarak tanımlanıyor
Öte yandan, 16 yüzyılda Arap ve Somali ortak İslam Devleti ADAL'dan itibaren tarihte birçok kez Somalili Müslümanlara karşı savaşmış elit Hıristiyan yönetimindeki Etiyopya, komşu Somali'deki İslam devriminden sürekli rahatsız duydu.
2004'te Amerika Birleşik Devletleri, işgalci Etiyopya'ya karşı savaşan Somali'nin silahlı hareketleri el-İttihat el-İslamiye'yi ve Ogaden Milli Kurtuluş Cephesi'ni (ONLF) terörist listesine ekledi
Bugün el-Şebab ve UIC üyelerinin yüksek kademelerinin çoğunluğu, ABD'nin el-Kaide bağlantıları için aradığı önceki UIC Şura Meclisi Başkanı Şeyh Dahir Aways de dahil olmak üzere, el- İttihat el-İslamiye'ye bağlı.
Güney Somali'deki 6 aylık UIC yönetiminin ardından 2006 Aralık ayında Etiyopya, Amerikan Hava Kuvvetleri desteğinde UIC'ye karşı silahlı mücadeleye girdi. Washington yönetimi Somali'deki Etiyopya varlığını destekledi ve Adis Ababa'ya maddi kaynak ve askeri teçhizat sağladı.
Vermont Senatörü Patrick Leahy, "Aşırı İslamcılığa karşı müttefikimiz Etiyopya Başbakanı Meles'e müteşekkiriz" dediği 2007'deki yazısında, Bush yönetimini de Etiyopya'da ABD desteğinin nasıl kullandığını kontrol etmek için çok az şey yapmakla eleştirdi.
Somali topraklarına ayak basmazdan önce Etiyopya, UIC'ye karşı savaş için Etiyopya, Abdullah Yusuf'a kendilerini davet etmesini emretti. Davetten sonra, Amerikan Hava Kuvvetleri destekli Etiyopya güçleri Somali'yi işgal etti. UIC'yi deviren işgalciler, yerine 2 senedir sürgünde olan TFG'yi Mogadişu'da yönetime getirdi.
Federal Geçiş Hükümeti
2004'te Federal Geçiş Hükümeti (TFG) ve Federal Geçiş Meclisi (TFP), komşu Kenya'da kuruldu. 275 sandalyeli parlamentoda 4 baskın kabile 61'er milletvekiliyle diğer küçük klanlarda 31 delegeyle temsil edildi.
TFG'nin lideri Abdullah Yusuf Ahmet, TFG'nin Başkanı olarak seçildi ve Mogadişu'da ve başkente hakim Hawiyo kabilesinde desteği olmadığı için hükümeti 2 sene boyunca ülke dışında sürdürmek zorunda kaldı.
TFP delegeleri ilk kez Somali toprağında, TFG'nin web sitesine göre, boşaltılmış bir tahıl ambarında toplandı. 26 Şubat 2006'da Baidoa'da yapılan toplantıya 275 delegeden 210'u katıldı. Ancak, Başkan Abdullah; Kenya, Cibuti ve kabilesinin hakim olduğu Puntland, Kuzey-Doğu Somali'de arasındaki bölgede kendi kararıyla sürgünde kalmayı tercih etti.
Somali'deki İslamcılar Yeniden Umut Operasyonu'ndan Amerikan güçlerine karşı 1993'te savaştı ve onları 18 askerini öldürüp 2 helikopterini düşürdükten sonra onları geri çekilmeye zorladı. 2006'da UIC, Etiyopyalıları da durduracak güçteydi fakat üsler Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından yok edildiği için UIC'nin askeri üsleri Etiyopya ordusu tarafından direnişle karşılaşılmadan ele geçirildi.
Savaşın dini bir çehreye bürünmemesi için Etiyopya hükümeti, güzel Arapçası ve İslami kökleriyle Turizm Bakanı Muhammed Dirir'i Arap medyasında savaşın resmi kampanyacısı olarak atadı. Mogadişu'daki halk desteğinin olmaması nedeniyle "Baidoa Hükümeti" olarak bilinen geçici hükümet Baidoa'da kuruldu.
El-Şebab
Etiyopyalılar ve Abdullah'ın adamları Mogadişu'yu istila ettiklerinde, yerlerinden edilmiş İslamcı ve Etiyopya karşıtı toplum liderleri 2006 yılında el-Şebab adlı silahlı bir direniş grubu kurdu.
2007'de yerlerinden edilen Somali'nin Yeniden Özgürlüğü Birliği (ARS) Eritre'deki liderleri, Somali'deki İslami Mahkemeler Birliği önceki Başkanı Şeyh Şerif Ahmet'i yeni başkanları olarak seçti. Birlikte Hüseyin Aideed gibi eski-toprak ağaları ve Mogadişu'daki politikaları yüzünden hükümetten ayrılan TFP ve TFG'yi üyeleri de yer alıyor.
El-Şebab üyelerinden bazıları, toprak ağalarının ARS'ye katılmalarına izin verilmesine karşı çıktı. Daha sonra da el-Şebab'dan ayrıldılar. Etiyopya güçlerine karşı savaşa bağımsız olarak devam ediyorlar.
timetürk