Yüze yüze sonuna geldik. AK Parti bayram sonrası topyekûn harekete geçti. CHP yorgun. Keskin sirke politikası küpüne zarar verdi. Dahası İmamoğlu daha öfkeli. Öfkelendikçe daha çok hata yapıyor. Daha çok hata yaptıkça daha çok öfkeleniyor. Tutarsızlığı, öfkesi, çelişkileri daha fazla görünür oluyor. Bugün ezanın tekrar aslına döndürülüşünün yıldönümü. “CHP’nin günah galerisi”nde, sadece cami, ezan yok.. Din “irtica”, dindar “mürteci” idi laikçilerin gözünde. Din toplumsal alanda mabetlere, bireysel planda vicdanlara hapsedilmeli idi. “Türk’ün yeni amentüsü”nü yazmışlardı. “Kur’an-ı Kerim’den ahkam ayetlerini çıkarıp, yerine Nutuktan parçalar eklemeyi savunanlar” vardı. Mustafa Kemal için “Mevlid” bile yazmışlardı! “Kâbe Arab’ın olsun, Çankaya bize yeter” diyenler de vardı! CHP içinde, seçim sonrası için derin kaygılar oluşmaya başladı. İmamoğlu giderek yalnızlaşıyor. Bayram öncesi açılan makas kapanmış durumda. Son hafta bu anlamda son derece önemli. Genel kanaat AK Parti’nin kazanmak için var gücü ile asılacağı yönünde.. AK Partililer, hem CHP’ye ve hem de İmamoğlu’na karşı ciddi bir pres uyguluyorlar. Ve hem İmamoğlu’nun, hem de CHP’in, başlangıçtaki mazlum görüntüsü, son zamanlardaki agresif tepkileri sebebi ile tersine döndü. AK Partililer, kapı kapı dolaşıp, sandığa gitmeyenleri sandığa gitmeye ikna etmeye çalışıyorlar. Yine bütün Türkiye’de, il, ilçe ve mahalle temsilciliklerine kadar, İstanbul seçmeni olup da, yaz tatili için İstanbul dışında bulunanları seçim için İstanbul’a gitmeye ikna etmeye çalışıyorlar. İstanbul dışındaki il ve ilçeler ayrıca İstanbul’a gelip, hemşehrilerinin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde, onları sandığa gitmeye teşvik ediyorlar. İstanbullu seçmen nüfusunun yoğun olduğu Karadeniz, Sıvas, Erzincan, Güneydoğu bölgesi için de özel bir kampanya yürütülüyor. CHP kanadında HDP, özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki seçmenini İstanbul’a taşımaya çalışacak. CHP’nin ve İyi Parti’nin ise, Ege ve Akdeniz’deki tatilcileri, Tunceli ve Hatay’daki, Trakya’daki seçmenleri taşıyıp taşıyamayacağı merak konusu.. Eğer bu bölgedekiler bir parti militanı değilse gelmeleri de ya da gelmeye ikna edilmeleri de kolay değil. İyi Parti de oy kullanmak için İstanbul’a geleceğe pek benzemiyor, tabii militan birtakım seçmen dışında. FETÖ iltisaklı olanlarda da eski heyecan yok artık. Belki son hafta gerilimi iyice düşürmek lazım.. Kesinlikle öfkemizin merhametimizin önüne geçmemesi gerek. Dışlayıcı değil, kucaklayıcı bir dil kullanmamız gerek. Meselemizi güzel söz ve hikmetle anlatmamız gerek. Bazı yanlışların farkında olduğumuzu ve bunları düzelteceğimizi onlara hissettirmemiz gerek. Adalete vurgu yapmamız gerek. Aile ve gençliğe vurgu yapmamız gerek. Bunlar yoksa, insanların başka vaadlere kulak vermeleri mümkün değil. İsraf ve zenginlik gösterisi, lüks konusunda güzel örnek olmamız gerek. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının giderilmesi için, kalıcı çözüm yolları bulmamız gerek. Geleceğin hayali önemli. 2025 Digital devrim deniyor. E- Demokrasi, siber kent, onları konuşmamız gerek. Evet son haftaya girdik. Hafta sonu sandığa gideceğiz. Bu kez sayım çok kısa sürecek. Tek pusula ve aday sayısı çok sınırlı. İlk sonuçlar gece 22.00 gibi gelmiş olur. İnşallah seçim sonuçları için itirazlarla bu süre uzayıp gitmez. Sonuç, protesto ya da zafer gösterileri diye başlayıp, başka vadilere savrulmaz. İnsanın aklına kötü şeyler de geliyor. Zaten ortalıkta bir sürü komplo senaryosu dolaşıyor. İnsanlar büyük ölçüde sonuca şartlanıyorlar. Hayır, bizim imtihanımız süreçle ilgilidir. Bizim için tek başarı “rıza”ya ulaşmak olmalı. Üzerinize düşeni yaptı iseniz sonrası için “Tevekkül gerek”. Varsayalım, sonuç istediğiniz gibi olmadı. Ama siz görevinizi hakkı ile yaptınız. Kazanan sizsiniz. Varsayalım tersi oldu. Hayal ettiğiniz zafer gerçekleşti. Fakat siz o süreçte üzerinize düşen şeyi yapmadınız (Yapamadınız değil). O zaman vay sizin halinize. Çabanızla ne Allah’ın bir işe mecbur bırakabilirsiniz, ne de Allah’ın iradesini engelleyebilirsiniz. Bir kere daha hatırlatayım: Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Siyaset, ticaret, spor karşılaşması ya da her türlü sınav ve mülakatta da Müslümanca bir duruş böyle olmalı. Ama, birileri hile ve torpil yapıyor, “onun için sonuç böyle” diyorsa, bir daha bir daha hatırlatayım: Hayır ve şer Allah’ın iradesi içindedir. Birileri nasıl cennete ya da cehenneme gidecek. İşte böyle. Ya hu, bunları bilmek için, aslında bir amentü bir de 32 farzdan ibaret bir A4 sayfası dini bilgi bile yeter ama, hale bakar mısınız. Allah yaptıklarımızın ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın, söylediklerimizin ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizin hesabını soracak. Dünyevi bir endişe için bu kadar debelenirken, rızayı ıskalamıyor muyuz. Müslüman bir ülkenin en büyük tarih kokan bir şehrini yönetme iddiasındaki CHP kafasının ve ona destek olan toplulukların, böyle bir “fıkıh” ve “akaid” endişesi var mı? Ya da böyle bir farkındalıkları sözkonusu mu! Ya da bizimkiler ne kadar farkındalar.. Ah! Bakın, Allah cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmeyecek. Onların üstüne pislik yağdıracak, onların işlerini sarp dağlara sardıracak. Onlara geçici bir servet ve güç vermişse bu onlara “ihsan” değil, gazap vesilesi olarak geri dönecek. İnananlara karşı ise, ihmal ve günahlarından kurtulmak adına, zalimlere karşı direnme fırsatı tanınmış olacaktır. Müslüman aklının böyle çalışması gerekmez mi. Arkadaşlar! Allah’a vereceğimiz hesaba göre davranalım. En güzel şekilde. O’nun adına ve O’nun adıyla. O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olmak üzere. Cahillikten ve zulümden sakının. Evinizin temelinde komşunuzun bahçesinden aldığınız yontulmuş taşı sahibine iade etmediğiniz sürece Allah’ın yardımına ve mağfiretine ulaşamayacağımızı Hz. Yunus kıssası bize anlatır. Bir daha bakın isterseniz. Zafere giden yol, dışımıza karşı mücadele kadar ve belki daha önce kendi nefsimizdeki ıslahla ilgilidir. Bunu bir kenara not edin. Sözünüzün başkaları üzerindeki etkisi bu ihlasa bağlıdır. Size hakikat adına mutlak bir zaferin sırrını, anahtarını haber vereyim mi! O zaman yüzünüzü Hakk’a dönün. Yüzünüzü Allah’ın rızası istikametine dönün. İki gününüzü birbirine eş etmeden doğru yönde ileri doğru ilerleyin. Sizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var! Bu yolda ilerlerseniz kaybetme ihtimaliniz yok. İşte o zaman “Hak şerleri hayreyler, sen sanma ki gayreyler…” Ya Hak! Selâm ve dua ile.