Derin Gerçekler
Mevlana diyor ki, “Kul’a bela gelmez Hak yazmadıkça, Allah bela yazmaz kul azmayınca / Hak kuldan intikamın kul ile alır, Din-i irfan bilmeyen bunu kul etti sanır.”
İster Şeytan'ın sebep olduğu bir fitne olsun, ister kulun küfrü, zulmü ya da taksir ya da taaamüdü ile olsun, olan herşey Allah’ın iradesi içindedir. O Allah ki, herşeyi, görür, duyar,ve bilir. Mutlak iktidar ve hüküm sahibidir. Kadere, rıza ve ecele hükmeden O’dur, O! O doğmamış, doğurmamış, eşi-benzeri, ortağı olmayandır.
O zaman ne gam!
Söyler misiniz, masumlar eza cefa çekmeyeceklerse, birileri nasıl cehenneme gidecek ve biz sabır ve direniş göstermeden nasıl cennete gideceğiz?
Allah cc bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. O servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirendir. Malik-ül mülk’dür. Amenna ve saddakta! Taşlanmış Şeytan da O’nun iradesi içindedir. Biz O'nun rızasına talibiz. Ve biz biliriz ki, Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Ve bizim yaratılış gayesi olarak görevimiz, kulluk ve bu anlamda O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olmaktır. İman ettiğimiz kitap bize der ki, “Allah sizin ellerinizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister”. Kula kulluk etmeyin, Haksızlıklar karşısında susanlardan olmayın, adil şahidlert olun, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana, zalime karşı olun der. Hem de Zalim babanız da olsa, mazlum düşmanınız da olsa der.
Evet, biz doğduğumuz ana-babayı, zamanı, toprağı, derimizin rengi ve cinsiyetimizi biz seçmedik.
Bırakın “Türkiye Yüzyılı”nı, Türkiye bu dünyada bir ülke. Dünyanın başına gelecek olan Türkiye’nin de başına gelecek. İnsanlar burunlarından soluyor. Ekonomi iyi gitmiyor. Aile dağılıyor. Kalp, kanser yetmedi, intihar, fuhuş, uyuşturucu salgını var.
Ankara’da eski bir milletvekikili ile konuşuyoruz, bu gidişat üzerine. Gerçekler ile hayal arasındaki büyük bir uçurum var. Bu durum bir anda ortaya çıkmadı ve bir anda düzelecek de değil. Bu aynı zamanda bir imtihandır hepimiz için. Ve herkes oturup düşünmeli nerede yanlış yaptık diye. Bu işin maddi ve manevi sebebleri ve sonuçlarını enine boyuna düşünmeliyiz.
Hayal güzeldir. Ama dikkat, “hayalin kışkırttığı talepleri hiçbir gerçek karşılayamaz”.
“Türkiye Hazır, Hedef 2023”!
Bir Türkiye Hayal ediyorduk, “Uzun vadeli kalkınma amacımız; yeniden şekillenmekte olan dünyada milletimizin temel değerlerini ve beklentilerini esas alarak gerçekleştirilecek yapısal dönüşümlerle ülkemizin uluslararası konumunu yükseltmek ve halkımızın refahını artırmaktır. Bu çerçevede, 2023 yılında GSYH’nın 2 trilyon dolara, kişi başına gelirin 25 bin dolara yükseltilmesi; ihracatın 500 milyar dolara çıkarılması; işsizlik oranının yüzde 5’e düşürülmesi; enflasyon oranlarının kalıcı bir biçimde düşük ve tek haneli rakamlara indirilmesi hedeflenmektedir.”
10. kalkınma planındaki hayal buydu. Peki gerçek ne oldu: Önce brüt dış borç stokuna bakalım. 475 milyar dolar. buna göre dolardaki 1 lira artış dış borcumuzu TL olarak 475 milyar lira artırıyor.
2. Olarak Kur korumalı mevduat şu anda 124 milyar 742 dolar civarında. Bunun Tl karşılığı 3 Trilyon 357 Milyar lira. Buna göre dolardaki 1 lira artış Kur korumalı mevduat ile ilgili taahhütlerimiz de borcumuzu 125 milyar lira artırıyor. Yani Dolar her 1 lira artışında borcumuz 500 milyar lira artacak. Şimdi Ankara Kur Korumalı Mevduattan çıkışın yollarını arıyor.
Kur korumalı Mevduatın toplam büyüklüğü 11 Ağustos haftasında 3 trilyon 357 milyar liraya ulaştı. Dolar bazında büyüklük 124 milyar 742 milyonu buldu.
Birilerinin bana şunu izah etmesi gerek:
2011 de 2023 hedefleri GSMH /Cari olarak Milyar dolar şeklinde 2000 dolardı. 2018’de 2023 hedefi 1080 dolara geriledi. 2023 programında tahmin 867 dolar.
2011 de 2023 hedefleri Kişi Başına GSMH /Cari olarak Milyar dolar olarak 25.000 dolardı. 2018’de 2023 hedefi 12.484 dolara geriledi. 2023 programında tahmin 10.071 dolar.
Bu karne zayıf.
Peki Enflasyonda durum ne?
2011 de 2023 hedefleri (%) olarak, Tek haneli. 2018’de 2023 hedefi %5. 2023 programında tahmin %10.4.
Bu karne zayıf.
İşsizlikte durum ne % olarak: 2011 de 2023 hedefleri %5. 2018’de 2023 hedefi %9.9. 2023 programında %10.4.
İhracat / FOB Milyar dolar şeklinde: 2011 de 2023 hedefleri Milyar dolar şeklinde 500 dolardı. 2018’de 2023 hedefi 226.6 dolara geriledi. 2023 programında tahmin 265 dolar.
Övünmeyi-dövünmeyi bırakıp bu kötü gidişten nasıl kurtuluruz diye düşünmemiz gerek.
Bu veriler ülke olarak yakında IMF’nin kapısını çalacağımızı gösteriyor.
Torpilimiz hazır: Biden! Ama dikkat, “borç alan emir de alabilir”. Borç batağına saplanıp, kurtulmak için oltaya takılan parayı alalım derken, oltayı yutarlarsa, unutmayalım ki, “oltayı yutan balık yem istemez”..
İnsanlığı yoketmek isteyen küresel bir tehditle karşı karşıyayız. TransHumanizmden, cinsiyetsiz toplumdan söz ediyorlar, Ankara'dan bu konuda bir ses çıkmıyor. Çıkan ses, “uluslararası sistemle birlikte hareket etme teahhüdü” şeklinde. “Karbon ayak izi” yalanları ile oyalanıyor hatta sonu malum bir akibete doğru sürükleniyoruz.
Sahi, iktidar olsun, muhalefet olsun bir millet VEKİLİ yok mu, mecliste gündem dışı konuşacak, bir soru önergesi verecek, bir araştırma önergesi verecek. BİR KİŞİ YOK MU? “Kaht-ı rical” dedikleri şey böyle bir şey olsa gerek. Gündüz elimize fener alıp akıl, vicdan, erdem sahibi bir adam aramak için Meclis çevresinde dolaşmaya mı çıkmak gerek yoksa.
Dünyanın bırakın gelecek 100 yılını, 10 yılını bile ön görmek bugün çok mümkün değil. Türkiye’nin Eylül-Ekim’den sonra başına geleceklerinden emin misiniz. Mart seçim sonuçlarından emin misiniz, 2025’i görebiliyor musunuz?
Bugünlerde Neo Malthusyenler, dünya nüfusunun artış hızını yavaşlatmak, durdurmak, geriletmek için ne yapılabilir, onun telaşındalar.
Bir takım gözlemcilere göre, “Küresel olarak toplam doğum sayısı 2015-2020 arasında ‘yılda 140 milyon’ olup, bunun 2040–2045 yılları arasında ‘141 milyon/yıl’ ile zirveye ulaşacağı ve ardından 2100 yılına kadar yavaş yavaş yılda 126 milyona kadar düşeceği tahmin edilmektedir.”
UNFPA'nın yayımladığı rapora göre, dünya nufusu 2030'da 8,5 milyar, 2050'de 9,7 milyar, BM projeksiyonlarına göre, 2080 yılına kadar dünya nüfusunun 2,4 milyar daha artarak 10,4 milyara, 2100'de 10,4 milyar nüfusa ulaşacağı tahmin ediliyor.
Peki Türkiye’de durum ne?
“2100 yılında Türkiye'nin nüfusu ne kadar olacak?” derseniz, Ülkemiz nüfus olarak dünyanın en kalabalık ülkeleri arasında 19. sırada bulunuyor. Nufusumuzun 2030 yılında 88 milyon 417'ye, 2050 yılında 95 milyon 627 kişiye ulaşacağı, daha sonraki yıllarda ise azalmaya başlayarak 2100 yılında 85 milyon 776 kişiye düşeceği tahmin ediliyor.
Bakın insanlığı savaş, kıtlık, afetler, terör sonucu büyük kırım yaşayacak gibi gözüküyor. Bu Global tehdide karşı, Müdafa-yı Hukuk anlayışı ile, Kuva-i Milliye ruhu ile, Hılful Fudful ve Ahi Evran (Evrensel kardeşlik) anlayışıyla, İttihad, İttifak ve İtilaf şeklinde birlik olmamız gerekiyor.
Selam ve dua ile.