Gerek bir devlet adına, gerek bir ideoloji adına, insanları gözaltına alarak onlara işkence yapan diktatör rejimlerin veya birtakım güç odaklarının işkencecileri, belirli bir aşamadan sonra mutlaka onları soyundururlar!
Şiddetli dayak, elektrik, soğuk su ve falaka gibi işkencelerle birlikte, ellerindeki bu insanların üzerindeki elbiselerini bir bir çıkartırlar.
Bu ülkenin diliyle: "Soyunun lan" derler ve çırıl çıplak soyarlar.
Özellikle avret yerlerini açarlar, varsa eğer gözaltındaki diğer kişilere de seyrettirirler. Hatta bazen çırıl çıplak soydukları bu kişilerin dışarıdaki yakınlarını, eşlerini, çocuklarını, annelerini, babalarını getirterek onlara da seyrettirirler.
Düşünebiliyor musunuz böyle bir sahneyi, gözünüzün önünde canlandırabiliyor musunuz? Bırakın böyle bir şeyle insanın bizzat kendisinin karşılaşmasını, insan gözünün önüne bile getiremiyor böyle bir şeyi. Özellikle başına böyle bir iş gelen birilerinden dinlemeye bile tahammül edemiyor.
Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük, en büyük hakaret, onu soymaktır. Bir insana ancak ve ancak bu kadar düşmanlık yapılabilir.
Bir insana tattırılabilecek en büyük mağlubiyet, bir insanı adeta yok etmek, yeryüzünden silmek bu olsa gerek.
İster bayan olsun, ister erkek olsun, bir insanı soymak, onun bütün surlarını ve kalelerini bir bir yıkmak demektir, bütün duvarlarını devirmek, bütün kapılarını kırmak demektir. Bütün şahsiyetini yok etmek demektir.
Çünkü bir insan ancak kalesiyle insandır, surlarıyla insandır, kilitli kapılarıyla insandır, kendisine has mahremiyetiyle insandır, bir insan ancak birtakım perdelerin, ar ve haya perdelerinin gerisindeki kimliğiyle insandır.
İşte bir insan, düşmanına ancak bu kadar yapabilir, düşmanlığın zirve yaptığı bir noktadır bu. Karşısındakine düşmanlıkta, onlardan intikam almakta ancak bunu yapabilir.
Ve bundan kendisine göre bir tür zevk alır, karşısındakini imha etme zevkidir bu.
Şeytânî bir zevk. Çünkü ona bu yolu gösteren, böyle bir zevki haber veren Şeytandır.
Şunu unutmayalım ki, insanoğlunun en büyük düşmanı Şeytan"dır. O işkencecilerden de daha fazla düşmandır insanoğluna. Çünkü o işkenceciler insanların hepsine değil, olsa olsa kendilerinden olmayanlara düşmandır. Fakat Şeytan bütün bir insanlık aleminin düşmanıdır.
Rabbimiz buyurur ki: "Şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin, düşman olarak bilin!" (35/6)
"Dedik ki, ey Adem! Şüphesiz bu, senin de eşinin de düşmanıdır" (20/117)
İlginçtir ki, Şeytan da insanoğluna düşmanlığını aynen işkenceciler gibi yerine getirmekte, onları soyarak onlardan intikamını almaktadır.
"Ey Adem oğulları! Şeytan anne ve babanızı, fena yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardıysa, sakının ha sizi de aynı şekilde fitneden fitneye düşürmesin"!" (7/27).
Şu var ki Şeytan insanoğlunu soyarken işkenceciler gibi "Soyunun lan!" demez, kendine has Şeytâni dilini kullanır, bunu İblisçe yapar.
Biz biliyoruz ve şunu ilan ediyoruz ki, insanlığı ister tatlı dille, ister küstahça soyanlar, elbiselerinden ve ar hayâ duygusundan uzaklaştıranlar İblis ve onun dostlarıdır.
Fakat biz İblis ve dostlarını kınamıyoruz, çünkü onlar görevlerini yerine getirmektedirler.
Biz, bize düşeni yapmak durumundayız, biz örtünmekle yükümlüyüz, ar ve hayâ duygularıyla donanmakla yükümlüyüz.
Biz kesin olarak biliyoruz ki, soyunmak, bütün kaleleri kaybetmektir, bütün surları yerle yeksan etmektir, Şeytan ve dostlarına en büyük galibiyeti tattırmaktır.
Biz ancak ve ancak örtünerek var olacağız. Örtünmek bizim için hayat memat meselesidir.
Ve örtüden sıyrıldığımızda yok olacağımıza inanıyoruz.
Örtünerek var olamayanlar, yani soyunarak yok olanlar, başka hiçbir şeyle var olamayacaklardır. Sahip olabilecekleri hiçbir özellik, onları varlık sahnesine çıkaramayacaktır.
Hele hele, daha önce Müslümanken, daha önce İslami bir kimliğe sahipken soyunanlar kesinlikle ve kesinlikle tarih sahnesinden silinip gideceklerdir.
doğruhaber