SPAG ve S&P

Abdurrahman Dilipak

28 Şubat öncesinde böyle bir şirket kurmuştuk: Stratejik Planlama, Araştırma ve Geliştirme AŞ. Kurucular arasında benim dışında Ali Bayramoğlu, Alaeddin Büyükkaya, Murat Yalçıntaş, Prof. Dr. Haşmet Başer, Türkiye'nin ilk think-tank, stratejik planlama şirketlerinden biri.. Bir yanımızda hükümet olacaktı, bir yanımızda MÜSİAD vardı, bir yanımızda faizsiz finans kuruluşları, bir yanımızda ise o zamanki ayağı yere basan holdingler.

Türkiye'nin dış tanıtım ihalesine girmiştik. Oradan cevap bekliyorduk. Erbakan D8'leri açıklamıştı,

D8 ülkeleri ile temasımız vardı.

Abdullah Gül henüz PAM'ı kurmamıştı ve dışişleri bakanı olarak bizim bu çalışmalarımızdan haberdardı. Murat Mercan da öyle.. PAM daha sonra AK Parti'nin kurulması aşamasında Ankara ofisi gibi çalıştı.

Şimdi bunları niye anlatıyorum. O günlerde Fitch ve Standard & Poor's ile Londra'da görüşmeler yapmıştık..

Japon Nippon sigortanın hisselerinin alınarak sigortacılığın yeniden yapılandırılması üzerine görüşmeler yapıyorduk. Bir yandan da Türk Ticaret Bankası ile ilgileniyorduk.. Ben daha çok işin media, uluslararası ilişkiler, halkla ilişkiler ayağı ve bilişim ile ilgiliydim.

Maksadımız Türkiye'nin dış tanıtımını ve loby çalışmalarını yapmak, İslam ülkeleri ve Türk dünyası ile yakın ve sıcak ilişkiler kurmak, MÜSİAD'a stratejik bir plan yapmak ve o zamanki bazı holdinglerin yeniden yapılanmasını sağlamak..

S&P ile ilgili şimdi basında çıkan haberleri okuyunca o günleri hatırladım.. S&P ile derecelendirme ve kredi puanı konusunda, Türkiye merkezli bir ARGE şirketi olarak bölgede bir üs olmak istiyorduk.

Bir yanda da üniversiteler, BM, AB, İslam Ülkelerindeki ilgili merkezlerle dirsek teması kurarak bu işi nasıl yapacağımızı hesaplıyorduk.. Daha o günden Türkiye merkezli bir derecelendirme kuruluşu olmanın planlarını yapmıştık.. Bu işin o günden bilişim altyapısını Murat Günsay kuracaktı..

En önemli sponsorlarımızdan biri KOMBASSAN'dı.

Biz yola çıktık, ama hükümet bir türlü bizim teklif mektubumuzu inceleyip karar veremedi. Sürekli erteledi. 28 Şubat'ta Çiller reklamcı bir tanıdığını çağırıp, bu işi ona veren sözleşmeyi imzaladı. Biz bir aydan fazla boşu boşuna imza bekledik.. Bu arada belli merkezler Kombassan'ın üstüne gittiler, 28 Şubat sonrası, sponsorumuzu da kaybettik.. Ve sonunda tasfiyeye girdik..

SPAG son derece önemli bir proje idi.. Örgütlenme yapısındaki hedef, şu meşhur RANT Corp. ile, S&P modeli idi.. Ekonomi ve politik bir yapı sözkonusu olmakla birlikte, felsefi bir derinliğe de sahip olacaktı.

Hatırlıyorum da, Ahmet Davudoğlu ile Viyana'da bir seyahat sırasında projeden kendisine söz etmiştim..

Editoryal boardımız çok güçlü idi. Ama tam harekete geçme aşamasında kırıma uğradık.

Biz kurulduktan hemen sonra dünyanın dört bir yanından son derece önemli ziyaretçilerimiz olmuştu.

Bunları tarihe not düşmek için yazıyorum..

Aslında 28 Şubat'la ilgili şimdi bu işlerden dolayı o dönemi soruşturan savcılığa suç duyurusunda bulunulabilir.

KOMBASSAN da suç duyurusunda bulunabilir, zarar gören diğer holdingler de. MÜSİAD da suç duyurusunda bulunabilir, Ali Bayramoğlu da. Çünki SPAG halen onun yönetiminde varlığını sürdürüyor sanırım.

Bugün Türkiye'nin derecelendirme kuruluşu kurmasından söz ediliyor.. Aslında çok geç kalınmış bir çalışma.. Sadece değerlendirme ve derecelendirme kuruluşu değil, serbest finans bölgesi, Merkez Bankası'nın yeniden yapılandırılması, National Data Base konusu da acil çözüm bekleyen konuların başında geliyor..

Bizim işadamlarının da bir zihinsel sıçramaya ihtiyacı var. Batılı anlamda burjuvanın bizdeki karşılığı olan HAVAS'ın yeniden ihya ve inşası gerekiyor.. Bir medeniyetin yeniden ihya ve inşasından söz ediyorsak, bilim ve sanatın yanında, siyaset ve işadamlarının da bu sorumluluğa sahip olmaları gerekir..

Bizim işadamlarımızın çoğu hâlâ kocaman esnaf ya da yabancı şirketlerin temsilcisi. Yapacak ciddi işleri olmayınca kendilerini futbola vuruyorlar sonunda.. Adrenalin bağımlısı hale geliyorlar. Bu enerjilerini malayani işlerle deşarj ediyorlar..

Bu yapıyı, batıyı model alarak kurmamak gerek. Bu alanda geleceğe dönük, batı projesinin aksayan yönlerini gözden geçirerek özgün bir proje ortaya koymak gerek.

Kuşkusuz batı tecrübesi de önemli, ama batıdan kopyalamak işi ucuzlatmak olur.

Geçen gün Rıfat Hisarcıklıoğlu ile benzer konuları konuşuyorduk, ama süre bitti. Belki bu işin içinde TOBB'un da yer alması gerek. Mutlaka birkaç üniversitenin olması şart.. Öncelikle de bu işin filozofisi çok önemli..

Türkiye eğer 1. Lige çıkmak istiyorsa, hızla yerine getirmesi gereken işler var.. Sanırım bu aşamada, işin operasyonel yanından çok felsefi yanı, geleceği doğru okumak gibi futurist yaklaşımlar daha büyük önem taşıyor..

Selâm ve dua ile..

yeniakit