Gazetesi yazarı Resul Tosun, terör örgütü PKK'nın Zap, Avaşin ve Basyan'daki kamplarına Türkiye'nin İran ve Irak ile düzenlemeyi planladığı harekatta İran'ın en doğru partner olacağını yazdı.
İşte Resul Tosun'un o yazısı:
Türkiye FETÖ ve PKK terör örgütleriyle mücadelesinde dost ve müttefik görünen ülkeler tarafından ihanete uğruyor.
Buna rağmen beka meselesine dönüşen terörle mücadeleyi kararlı bir şekilde yürütüyor.
Dost ve müttefik görünen ülkelerin desteği olmasa bu iki örgütün tamamen çökertilmesi an meselesi.
***
FETÖ’yle mücadele konusunda daha başarılı bir operasyon yürütüldüğünü söyleyebiliriz. Ülke içindeki zararları en aza indirilmiş, çok kripto olanlar dışında örgüt çökertilmiş, mahkemeler de yavaş yavaş sonuçlandıkça mücadele daha mücessem hal almaya başlamıştır.
Geriye yurt dışına kaçmış olan örgüt üyeleri kalmıştır ki dost ve müttefik görünen ülkelerin desteğiyle şimdilik (!) ayakta kalabiliyorlar.
Özetle FETÖ’nün zararı minimize edilmiş durumdadır.
***
Şu anda milli güvenliğimizi tehdit eden öncelikli tehlike hemen her gün güvenlik güçlerimize saldıran PKK terörüdür.
Güneydeki bin kilometreyi aşkın kara sınırlarımız fiilen PKK terörüne açık haldedir. Kuzey Irak’ta karargah kurmuş, dost ve müttefikimiz (!) ülkelerin desteğiyle Kobani ve Afrin’i ele geçirmiş, buralardan aldığı güç ve destek sayesinde yurt içindeki eylemlerini sürdürmektedir. Dolayısıyla da tehdit sıralamasında birinci sırayı işgal etmektedir.
Fırat Kalkanı ile Türkiye kirli oyunu bozmuş ancak PKK terör örgütü aldığı büyük destek ile milli güvenliğimizi tehdit etmeyi sürdürmektedir.
***
Astana mutabakatı sonucu İdlib’e giren Türkiye,Afrin’de yuvalanan terör örgütünü dört taraftan kuşatmıştır. Afrin’in terör örgütünden temizlenmesi milli güvenliğimizin temini açısından kaçınılmazdır.
Ama problem de işte orada başlıyor.
PKK kolu olan o örgüt bizimle sözde dost olan ABD ve Rusya tarafından terör örgütü olarak kabul edilmemektedir!
ABD’nin bu örgüte binlerce TIR dolusu silah ve mühimmat verme ihanetini FETÖ elebaşını koruduğu gibi alenen yapıyor.
Rusya ile ilişkilerimiz normalleşmiş olmasına rağmen bu örgüte Moskova’da büro açılmasına izin verildiğini biliyoruz. Bu örgütü Astana toplantısına çağıracak kadar da destekliyor!
NE ABD NE DE RUSYA...
Uzun lafı kısası Türkiye, PKK ve uzantılarıyla mücadelede ne ABD’ye ne de Rusya’ya itimat edebilir!
İşte bu noktada güvenilmez olsa da politikalarını beğenmesek de PKK terör örgütüyle mücadelede en uygun partnerin İran olduğunu düşünüyorum.
İran bölgedeki problemlerde zulüm cenahında yer almış bir ülkedir. Suriye’de, Irak’ta ve Yemen’de akan kanın sorumluluğunda ki İran rolünü biliyoruz.
Ama PKK ile mücadelede ortak çıkarlarımız olduğu için ve de PKK’nin konuşlandığı bölgelerde inkar edilmeyecek etkisi bulunduğu için Türkiye’nin en doğru partneri İran’dır.
***
Mesela Afrin, Kobani ve Münbiç vakit geçirilmeden terör örgütünden arındırılmalıdır.
Bu temizlik harekatına ABD’nin muhalif olduğunu biliyoruz.
Ama Türkiye Rusya ve İran ile anlaştığında tıpkı Fırat Kalkan’ında olduğu gibi ABD’nin direnme gücünün zayıflayacağı açıkça görülüyor.
Rusya’nın iknasında da İran faktörü önemli.
Dolayısıyla Türkiye-İran ilişkileri hayati önem kesbediyor.
***
İran Türkiye’den sonra bölgede devlet geleneği bulunan tek İslam ülkesidir.
PKK’nın karargahını barındıran Irak devleti üzerindeki İran etkisi tartışılmaz boyuttadır. Suriye üzerinde de öyle.
Eh PKK İran’ı da tehdit eden bir örgüt olduğuna göre tıpkı Kuzey Irak referandumu konusunda anlaşıldığı gibi PKK ile ortak mücadelede de anlaşılabilir.
İran o sinyalleri açıkça veriyor zaten.
Fakat güneyimizden milli güvenliğimizi tehdit eden PKK ile mücadelede en uygun partner İran’dır demem bundan.
Yoksa elbette ki Rusya ile de ABD ile de ilişkiler sürecek, özellikle Rusya ile gelişerek sürecek, sürmeli de.
Kaynak: Haber 7