STK'lardan Ortak Mayın Açıklaması

Birçok sivil toplum kuruluşunun ortaklaşa düzenledikleri "Bölgemize yeni mayınların döşenmesine izin verilemez" başlıklı basın açıklaması:

"BÖLGEMİZE YENİ MAYINLARIN DÖŞENMESİNE İZİN VERİLEMEZ"

Batılı emperyalistlerin işgaline uğrayan bölgemiz, "böl-yönet" politikalarıyla paramparça bir hale getirilmiştir. Bunun sonucunda; tarihi, kültürel, tabii, dini, etnik, ekonomik ve sosyal hiçbir temeli ve gerekçesi bulunmayan sınırlar ortaya çıkmıştır. Bu sınırlar; bölge insanlarının istek, ihtiyaç ve onaylarının hilafına oluşturulmuştur.Türkiye ile Suriye arasında oluşturulan ve hiçbir tabii engeli bulunmayan yapay sınır, bölge halkı üzerinde telafisi imkansız sorunlara ve iade edilemez hak ihlallerine yol açmıştır. Ekonomik, sosyal, kültürel, manevi ve duygusal alanlarda ortaya çıkan sorunlar, geçen bunca zamana rağmen varlığını ve açtığı yaralar nedeniyle acı yüzünü göstermeye devam etmektedir. Bundan dolayı; Bölgede yaşayan halk, aileler, akrabalar, aşiretler, köyler, şehirler ikiye bölünerek birbirlerine yabancı hale getirilmişlerdir. Öyleki; bir anda baba ile evlat iki ayrı devletin sınırları içinde kalmıştır. Sınırın iki tarafında oluşan göç dalgaları sonucu; her türlü vatandaşlık, mülk edinme, eğitim alma, beslenme, sağlık desteği alma haklarından yoksun ve dünyanın hiçbir yerinde rastlanmayacak türde kimliği ve vatanı olmayan "vatansız" bir kitlenin günümüze kadar varlığını sürdürüyor olmasına yol açmıştır. Bölgede uzun zaman ekonomik faaliyet, tarım ve hayvancılık baltalanmıştır. Kışın güneye, yazın kuzey yaylalarına çıkan ve hayvancılıkla uğraşan kesimler, bu ekonomik faaliyetten vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Bölgede yaşayan insanların tasarrufunda bulunan araziler ikiye bölünmüş ve burada yaşayan insanların bir kısmının arazisi elinden gittiğinden "topraksız çiftçi" namı altında vasıfsız ve gelirsiz hale gelmişlerdir. Kısacası; İnsanlar, yurt edindikleri topraklarda yabancılaştırılmışlardır. Yüzyıllarca aynı toprak ve aynı halk olarak varlığını sürdürmüş olan bölgenin birbirinden koparılması yetmiyormuş gibi; sınıra döşenen ölüm makineleri, yani mayınlar, sorunların katlanarak sürmesine yol açmıştır. Verimli araziler, tarıma kapatılmış, bu alanlarda her türlü insani faaliyet engellenmiş, her hangi bir insani eylemde bulunanlar, bunu hayatlarıyla ödemiş, hayatı kurtulanların vücudunun bir parçası mutlaka orada kalmıştır. Geriye acılı aileler veya hayattan hiçbir ümidi kalmamış sakat insanlar kalmıştır. Bunca zaman sonra, geç de olsa, mayınların Uluslararası bir anlaşma gereğince bölgeden temizlenmesi girişiminin başlatılması olumlu bir gelişme olarak toplumun gündemine girmiştir. Ancak bu kez de temizlenecek arazilerin kirli bir tezgahla birilerine peşkeş çekileceği endişesi baş göstermiştir. Halbuki toplumun beklentisi ve hakkaniyetin gereği, uzun yıllardır bunca eziyete katlanmış olan bölge insanına bu toprakların verilmesi yönündedir. Ortadoğu'yu parçalayıp kendi çıkarlarına göre sınırlar oluşturan ve ileri bir karakol göreviyle de İsrail'i zehirli bir ur gibi bölgeye yerleştirenler, mayınlardan temizlenen arazilerin İsrail'e verilmesini istemektedirler. Filistin'de, tarihin en korkunç zulümlerini işleyen bu işgalcilerin, Suriye ve Türkiye'nin arasına, daha önce de ektiklerine ek olarak yeni şer ve fitne mayınları döşeyeceklerine kuşku yoktur. Sorunların altında ezilmiş ve infilak etmeye hazır bir bombaya dönmüş bulanan Ortadoğu'da bombanın pimini çekme anlamına gelecek böyle bir tasarruf büyük bir tehlikeyi bünyesinde barındırmaktadır. Buna talip olan bir İsrail'in art niyetli olmadığı düşünülemez. Yoksa güney topraklarını işgal ettiği bir Ülkenin kuzey sınırında, organik tarım gerekçesiyle yarım yüzyıl yerleşmek istemesi başka nasıl açıklanabilir. Ortadoğu'ya kan, gözyaşı ve zulüm taşımaktan başka bir misyon üstlenmeyen işgalci bir gücün adeta ödüllendirilircesine etkinliğini arttırmak şöyle dursun, bölgedeki gücü, faaliyetleri ve etkisi asgariye çekilmeli, yalnızlaştırılmalı, etkisizleşmesi sağlanmalıdır. Uluslararası toplumu ve Uluslararası kuruluşları arkasına alarak ürettiği oyunları boşa çıkarmalıdır. Bölgenin ve Ülkenin selametini isteyenler, Hakkı ve Hukuku önceleyenler bu doğrultuda çaba harcamak zorundadırlar
.
İsrail gibi insan gücü sınırlı bir Ülkenin yapabildiğini, Dünyanın en büyük ordularından birine sahip olan ve sözkonusu mayınları bizzat döşemiş olan TSK'nın yapamaması ise, kabul edilebilir bir durum değildir. Hükümet ve Genelkurmay, toplumun beklentilerine uygun davranmak zorundadırlar. Aksi halde tarih önünde hesap veremez ve mahkum olurlar.

MEHMET ALKIŞ
MAZLUMDER ŞUBE BAŞKANI

DESTEK VEREN KURULUŞLAR:
ÖZERK DİYANET EVKAF SENDİKASI - AYDER-VAHDET VAKFI-BÜLBÜZADE VAKFI-FURKANDER-ANADOLU GENÇLİK-GAİMDER-KARDER-MAZLUMDER- -SUFFADER-ŞAHİNDER-KALEMDER-ÖĞDER-VAHDET VAKFI-ERDEMLİLER CEMİYETİ-İHH

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı