Süleymani için herkes bir şey söylüyor. Kimine göre “Süleymani PKK’nın hamisi idi”. Kimine göre ise “fanatik bir Sünni karşıtı Şii”. Şiilere karşı “Kudüs muhafız gücünün komutanı”.. Kimileri için ise Derin İran’ın derin adamı!
İran savaş bayrağını açtı. Mehdi’nin ordusu aktif hale getirildi. Hem ABD ve hem de İran ve bölgede ABD üssü bulunan ülkelerin hava savunma sisteminin aktif hale getirilmekle kalması, saldırı için füzelerin rotası İran’daki kritik hedeflere yönlendirilmiş vaziyette. Ama öte yandan, ABD’nin Basra Körfezindeki donanması ve bölgedeki ABD üsleri İran için kolay ve açık bir hedef. Aynı şekilde ABD için de İran aynı durumda.
İran boyun mu eğecek ayağa mı kalkacak ya da birbirine düşüp bölünecek mi? Benzer bir durum ABD için de söz konusu.
Bu da Cübbeli yorumu: “İran’a bağlı Haşdi Şabi (el-Haşdü’ş-Şa‘bî) milislerinin kurucusu ve yöneticisi, Suriye’deki savaşta milyonlarca Müslümanın katline sebep olan, çoluk-çocuk ve kadın demeden bütün Müslümanlara işkence eden, ırzlara tasallut eden Kâsım Süleymânî ve Haşdi Şabi’nin üst düzey yedi büyük komutanının gebertilmesi bütün Müslümanları sürûra gark etmiştir. Allâh-u Te‘âlâ kabirlerini ateşle doldursun. Âmîn! Kâsım Süleymânî’nin yönettiği Haşdi Şabi, Müslümanları öldürmekle yetinmeyip ciğerlerini söken ve ağızlarında çiğneyenlerdir. İşte İran budur! Haşdi Şabi budur! Fırsat bulsalar Türkiye’deki Ehl-i Sünnet’e de aynı böyle yapacaklar! Türkiye’de 15 Temmuz gecesi kalkışılan darbe girişimi esnâsında FETÖ ve Amerika Türkiye’yi işgal edecekken Suriye’de kutlama yapanlar da, PKK’yı ve PJAK’ı destekleyenler de bunlardır! İşte böylece Allâh-u Te‘âlâ’nın bir kânunu dahî yerini bulmuştur ki; “Şüphesiz Allah bir zâlimden intikâmını diğer zâlimle alır”. Burada da kâfir ve zâlim olan Amerika eliyle, Hamaney nezdinde “yaşayan şehit” diye adlandırılan ama bizce gebermiş bir zındık sayılan Kâsım Süleymânî ve adamlarından intikâmını almıştır.”
Bu tür çok sert açıklamaların kimseye faydası yok. Hatta bazen mevcut durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramaz bu öfke dolu mesajların.
Kasım Süleymani’nin Sünni dünyada kötü bir şöhreti var. Mesela “Halep Kasabı” gibi. Onun yardımcısı da Suriye’de işkence ve cinayetleri ile tanınan Başkan yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis de Amerikan saldırısında hayatını kaybedenlerden. Bu iki isim, İsrail ve İran’dan DAEŞ’e bir saldırı gelmemesi ve DAEŞ’in bunlara saldırmaması da ilginç değil mi?
ABD’nin BOP üzerinden 22 ülkenin sınır, rejim ve iktidar yapılarını değiştirmeyi düşündüğünü biliyoruz. Batı bu fikrinden vazgeçmiş değil. Bugün İran’a karşı yapılan yorumlara benzer yorumlar dün İran üzerinden Türkiye’ye karşı yapılıyordu. Eş başkanlık üzerinden içeriden “eski dost çevreler”den de geliyordu.
Birileri Türkiye’yi yanına alarak, Türkiye’yi öteki bölge devletlerine karşı “koçbaşı” olarak kullanmak istiyor. Ama öte yandan Türkiye, bölgenin iki güçlü devleti İran ve Mısır’ı yanına almak için de adımlar attı bu zamanda. İran’la D-8 içinde birlik olundu. Türkiye “One minute” ABD ve İsrail ile yollarını ayırmaya başlayınca ABD kendine yeni müttefik olan Mısır ve Suudi Arabistan’ı seçti.
ABD bu noktada İran’ı itibarsızlaştırarak, Türkiye üzerinden BOP hedefleri için “F tipi bir Beyaz Hilafet” senaryosundan vazgeçip, Irak’ta yeni oluşmaya başlayan Arap Şiası üzerinden “Amerikano Mehdi” senaryosu ile “Beyaz Arap Şiası”na oynayabilir mi?
İran’ın ne olacağını yakında görürüz. Bölgede haritalar radikal bir şekilde değişebilir. İran bölünürse, 2 Azerbaycan birleşebilir. Huzistan Arap şiasına katılır, Belücistan bölgedeki 3 devletten birine eklemlenebilir ya da bağımsızlaşabilir. İran Kürdistanı Irak Kürdistanı ile bütünleşebilir.
Böyle bir zamanda siyasi cinayetler. Nokta hedeflere saldırılar, İran’la Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ile muharrik deniz hedefleri arasında ciddi bir füze savaşı yaşanabilir.
Bana kalırsa, biz bir yandan kim ne yapacak onu yakından izlerken, aslında bu ihtimaller karşısında biz ne yapacağız ona bakalım. Korku senaryoları ile sanki birileri geleceğin tüm planlarını hazırlamış ve ondan başka bir alternatif söz konusu değilmiş gibi, onların planlarını mutlak kabul eden iddialara kapılmayalım. Onların bir planları varsa Allah’ın da bir hükmü var. Galip olacak olan O’nun hükmüdür. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer olabileceği gibi şer gibi gelen şeylerde de hayır olabilir. Allah’ın yardımı bize ulaştıktan sonra ne gam. Onun için cahillik edip, zalimlerden olmayalım. Etrafımızdaki fasıklardan, münafıklardan, müstekbirlerden, mütrefin taifesinden uzaklaşalım ve onları da kendimizden uzaklaştıralım.
Kriz derinleşebilir ve yayılabilir. Buna dikkat edelim ve hazırlıklı olalım. Bölge halkının ve bölgeyle ilgili planlar yapanların şuuraltına yön veren kıyamet savaşının dayandığı teolojik arka planı iyi okuyalım.
Korku, panik yok! Bizi gören, duyan, bilen hüküm sahibi bir Allah var. Hayır ve şer sandığımız şeylerden oluşan kadere, rızka, ecele hükmeden, Allah’ın rızasına yönelelim. Bakarsınız ABD ve İsrail için bu süreç sonun başlangıcı olur. Trump kendi oyununa gelir ve ABD kendi içinde birbirine düşer. “Hak şerleri hayreyler” demiyor muyuz..
Dert bir değil ki, hangisi ile uğraşacaksın. Mevsim kış, kapımızda yeni bir göç dalgası var. Güneyimizde olanlar biliyorsunuz. Hem içimizden, hem dışımızdan saldırıyorlar. Bizden görünenler, düşmanlarımızla kol kola girenler hep birden yükleniyorlar. Bir yandan da Şii, Sufi, Vehhabi kavgası..
Çin treni dönüş yolunda. Çin Afrika’da, Çin Fav Adası’nda. ABD Körfez açıklarında İran’a, Rusya’ya ve Çin’e karşı askeri tatbikat yapıyor. Akdeniz, Karadeniz, Ege’de ortam gergin.
Bakın Irak’ta sadece ABD yok, İran da var, Irak Şia’sı da var. Irak Şia’sı Fars Şia’sı ile her konuda mutabık değil. Orada İngiltere de var, İsrail de var, Kürtler de var, Türkmenler de var. Sünni Araplar büyük bir çoğunluğa sahip. Musul petrolü ve Basra Körfezi stratejik bir öneme sahip. Çin, Fav Adası’na yerleşiyor. Ege’de Yunanistan sırtını AB’ye dayamış, Karadeniz’de ABD Ukrayna ile birlikte. Böyle olunca tabi NATO da işin içinde. Öte yandan; ABD, Suudiler üzerinden yangına körükle gitmeye hazırlanıyor. Kambersiz düğün olmaz, İsrail’in işin içinde olmadığı bir fitne düşünülemez. Yemen zaten kan gölü. Umman’da her an her şey mümkün. Mekke, Medine, Kudüs, Doğu Türkistan, Keşmir, Libya hepsi ve daha fazlası bu son süreçle ilgili..
Ya İran, Irak’ta ABD’ye saldırır da, ABD, arkasında bir enkaz bırakarak çeker gider de, herkesi birbirine düşürmek için Siyonist çeteler ve işbirlikçileri ile ortalığı yangın yerine çevirmek isterse. İşte bu şeytani tuzağa düşmememiz gerek. Bana kalırsa ABD kirli bir oyun içinde ve bir adım sonrası bölgeyi ateş içinde bırakacak bir tuzağa İran’ı çekmeye çalışıyor.
BOP aslında hedefine ulaşsaydı, onların planlarına göre ki onlar “Allah’ın hükmü”nden habersiz, ona karşı bir isyan içindeydiler, 15 Temmuza da gerek olmadan BOP’la birlikte Arab baharı ile “tarihin sonu”na kadar devam edecek yeni bir süreci başlatacaklardı ve bu şekilde, onlara göre “Medeniyetlerararası bir çatışma”ya gerek olmayacaktı. “Mavi Marmara” ve “One Minute” ile bu süreç inkıtaya uğradı ve bugün dünya bir “Medeniyetlerararası çatışma”nın eşiğine geldi.
Ahirzaman peygamberinin ümmeti olan bizler, hem içimizdeki, sureti haktan gözüken yerli ve hem de dışımızdaki fitnelere karşı dikkatli olalım inşallah. Selam ve dua ile.