M.Şevket Eygi-Milli Gazete
CHP’li, Arıtman’a: Sümer’i, Asur’u Bırak Geceleyin Taksim’e Çık Bak!
MEDENÎ, demokrat, insan haklarına saygılı ve bağlı, hukuklu, Avrupa ve dünya ülkelerinin hiç birinin üniversitelerinde (Fransa buna dahildir.) Müslüman kız öğrencilere türban/başörtüsü yasağı yoktur. Bu ülkelerden bazılarını sayıyorum: Portekiz, İspanya, Fransa, Belçika, Hollanda, İsviçre, Almanya, Avusturya, Danimarka, Norveç, İsveç, İngiltere vesaire vesaire...
Avrupa ülkeleri içinde anayasalarında laiklik prensibi yer alan iki ülke vardır: Portekiz ve Fransa. Üniversitelerde başörtüsü bu iki ülkede de serbesttir.
Türkiye’mizdeki başörtüsü yasağı:
Demokrasiye, insan haklarına, hukuka, millî kültürümüze ve kimliğimize aykırıdır.
Dünya ülkeleri içinde üniversitelerde Müslüman kızlara başörtüsü yasağı koyan ülke Tunus’tur. Orada demokrasi yoktur. İnsan hakları vahim şekilde ihlâl edilmektedir. Başörtüsü yasakçıları koskoca Türkiye’yi küçük Tunus diktatörlüğünün seviyesine indirmişlerdir.
Merhum Özal zamanında böyle bir yasak pratikte yoktu, fitne ve fesat da yoktu.
Başörtüsü yasağı ve krizi tamamen yapaydır. Yüzde yüz ve apaçık bir insan hakları ihlâlidir; demokrasiye, hukuka, akla ve vicdana aykırıdır.
Bu konuda en son CHP İzmir milletvekili Canan Arıtman çok yersiz, çok talihsiz, çok zararlı bir çıkış yaptı.
Önce bu hanımdan biraz bahsedelim. Eşi Yetkin Arıtman masonluğun “İzmir Vadisi” locasına mensuptur. Dört yıl boyunca bu locada “Üstad-ı Muhterem”lik yapmıştır.
...man, ...men, ... sonları bu eklerle biten soyadlarını genellikle kimlerin aldığını biliyorsunuz.
Yetkin Arıtman geçenlerde Rodos Adası’nda Yunanlı masonlarla buluşarak Mason Ayini yapmıştır. Tapınak Şövalyeleri... Hiram Usta... Akasya Ağacı... Dul Kesesi... Muh. Kardeşler... Günaydın... Kalispera...
Hanımı Canan “Kadınların örtünmesi Sümerlere, Asurlara kadar dayanıyor. Sümerlerde fahişeler örtünmüş, (.....) Ey örtülü kadınlar!.. Atın örtülerinizi ve özgürleşin...” meâlinde bir beyanda bulunmuş.
Ne kadar yersiz ve saçma bir çıkış. Sanki millî barışı, toplumsal uzlaşmayı berhava etmek istiyor.
İslâm kültüründe bir kadının örtünmesi, onun hür olduğuna alamettir. Eskiden kölelik varmış, cariyeler varmış. Tesettür onlar için gerekli ve mecburi değilmiş.
Bundan birkaç sene önce Prof. İlmiye Çağ adında yaşlı bir Sümerolog, binlerce yıl önce Eski Sümer tapınaklarında başları örtülü fahişeler bulunduğunu, bu devirde de camilerde örtülü kadınların din görevlileri nezaretinde ..... yapmalarını isteyen bir kitap yazmıştı. Ahir ömründe bir anda parladı meşhur oldu. Kendisine, bundan önceki Cumhurbaşkanı tarafından Çankaya Köşkü’nde ödül verildi.
Ya Rabbi! Ne acayip bir ülkede yaşıyoruz...
Çağdaşlar, Atatürkçüler, lâikler, ilericiler şu türban takıntısını bıraksalar da, aşağıda madde madde arz edeceğim pisliklerin ve rezilliklerin ortadan kaldırılması için çalışsalar daha iyi etmezler mi?
(1) Resmî belgenin sol üstünde TC yazılı. Altında Emniyet Genel Müdürlüğü Fahişe Vesikası... Onun altında TC vatandaşı kadının resmi ve kimliği yer alıyor. Daha aşağıda bu kadının muayeneden geçirildiği, hastalıklı olmadığı ve devlet himayesinde, kanunların gölgesinde serbestçe belli yerlerde kendisini para mukabilinde erkeklere satabileceği açıklanıyor... Tabiî bu satış makbuzlu, KDV’li, gelir vergili oluyor... Devletimiz kadın haklarıyla ilgili uluslar arası sözleşmelere imza koymuştur ve fahişeliğe izin vermeyeceğini taahhüt etmiştir!..
(2) Başta İstanbul olmak üzere Türkiye sathında fındık, fıstık, leblebi gibi kadın ticareti yapılıyor. Devlet, ilgili makamlar, sorumlular bunu çok iyi biliyorlar. Böyle bir ticaret doğru mudur? İnsan haklarına uygun mudur? Arıtmanlar, masonlar, çağdaşlar, başörtüsü düşmanları niçin bu çirkinliklerle, bu kadın hakları ihlâlleriyle doğru dürüst mücadele etmiyorlar?
Birtakım demagoglar, okullarda, üniversitelerde, kamusal alanda başörtüsü serbest bırakılırsa ülkemizin Malezya’ya benzeyeceğini iddia ediyorlar. Kuruntu içindeler... Başörtü serbest bırakılırsa ülkemiz, yazımın başında bahsettiğim medenî, ileri, demokrat Avrupa ve dünya ülkelerine benzeyecektir. Türkiye Malezya olmayacak meselâ Norveç olacaktır. Bu konuda bendeniz ile tartışacak kadar cesur masonlar, arıtmanlar varsa buyursunlar, ciddi ve adil bir sunucunun idare edeceği bir açıkoturumda tartışalım.
Medenî ve demokrat ülkelerde başörtülü Müslüman kadın avukatlar var. Onlar mahkemelere tesettür kıyafetiyle giriyorlar, savunmalarını yapıyorlar, kendilerine kimse bir şey söylemiyor.
Zaman zaman İngiltere’de, İsveç’te bir kadın polisin başörtülü olduğunu görüyoruz. Kimisine güçlük çıkartılıyor, hemen mahkemeye müracaat ediyor, haklarının korunmasını sağlıyor.
Bazıları başörtüsünün siyasal simge olduğunu iddia ediyor. Bunu genelleştirmek yanlıştır. Başörtüsü evrensel ve çağdaş bir giyim ve örtünme vasıtasıdır. Yahudilikte de vardır, Hristiyanlıkta da, Hinduizmde de...
Diyanet İşleri Başkanımız başörtüsünün/örtünmenin dinî bakımdan mecburi ve gerekli olduğunu açıkça belirtti.
Lâikliğe aykırıymış. Bunlar kuruntudan ibaret. Türkiye’de gerçek mânâda lâiklik yoktur, bizdeki sistem “Devlet Dini” sistemidir. İkincisi başörtüsü takmak lâikliğe aykırı değildir.
Müslümanların okumasını, güçlü ve vasıflı olmasını istemiyorlar. Başörtüsü yasağının asıl sebebi budur.
Benim elimden gelse dünyanın en ileri üniversitelerinde 100 bin başörtülü kız okuturum. İletişimci, hukukçu, sosyolog, arkeolog, antropolog, modacı, mimar, şehirci, dekorasyon uzmanı... Bu kızların tahsil görecekleri üniversitelerin diplomaları bizde geçerli olacak. On onbeş sene içinde ülkenin çehresi değişir...
Arıtmanlar Marıtmanlar başlangıçta kaybedilmiş bir dâvânın avukatlığını yapıyorlar. Onların bu yasakçı, tabucu, resmî ideoloji tutsağı zihniyetleri yüzünden Türkiye geri kaldı. Japonya’da kimono yasağı var mı?.. Japonya’da çok zor, çok çetrefil, çok zahmetle öğrenilen millî yazı değiştirildi mi?.. Onlar kalkınmaya bizden çok geç başladılar, bizi fersah fersah geçtiler...
Sümerli, Asurlu fahişelerin örtülü oldukları safsatalarını bırakın da bir gece saat onikiyle dört arasında Taksim Meydanı’ndan Harbiye’ye doğru yürüyün. O saatlerde orası mini etekli, aşırı makyajlı, açık başlı kadınların ve travestilerin açıkça, serbestçe satıldığı bir pazardır. Tempo Dergisi geçen hafta bir röportaj yayınladı. Orada (af edersiniz) genç erkek de satılıyormuş.
Arıtmanlar Marıtmanlar, ...menler, ...manlar, çağdaşlar, ilericiler siz bu pisliklerle niçin mücadele etmiyorsunuz?