ŞEYH MAHİR HAMMUD'UN HUTBESİNİ SUNUYORUZ
Bismillahirrahmanirrahim
Suriye'deki krizin Lübnan'da siyasi hayatın tüm ayrıntılarını etkilediğine hiç şüphe yoktur; tabi bu şaşılacak bir şey değil. Bütün işlerin Lübnanın halk tabanına uygun olarak, mezhep ve etnik boyasıyla boyanmasına da şaşmamak gerek. Militanların malum bölgelerden türemesi mezhep işi olarak ortaya çıkmaya başladı ve yine Rejimlerin devamı veya düşmesi, etnik unsurların ve mezheblerin meselesi olmaya başladı. Eğer bunu, oluşumu 'karışık' Lübnan'a kıyaslayarak 'mantıklı' diye değerlendirecek olursak, olaylardaki bu bağlantıları ve duyguları nasıl görmezden geleceğiz. Özellikle esas meselelerde objektif bir kıyas yapılamaz hale gelindi. Rejimin düşmesini isteyen medyanın duyurduğu kurban sayısı mantıklı olmadığı gibi rejim yanlısı tarafların duyurduğu bazı şeyleri de kabul etmek mümkün değil.
Ama en kötü tepki, işin anlam ve boyutunu düşünmeden Şam'daki patlamaların Rejimin kendisine atfedilmesi" Rejimin kendisini zalim olarak gösterecek böyle bir işi yapacağını akıl kabul etmez. Kabul edilmelidir ki güvenlik tehlikesi, çatışmaları yönetenlere yarayacak bir durumdur ve bu olaylar sonuçta askerlerin maneviyatını etkiliyor.
Dediğimiz gibi olaylar etnik ve mezhebsel bir durum haline geldi. Hatta sivil ölümleri ve silahlı gurupların ortaya çıkması saldırganların ve silahlıların ne yaptıkları düşünülmeden- desteklenmesi gereken cihadi bir iş haline gelmiş oldu.
Hiç kimsenin yapmadığı kadar Hamas'a ve direnişe destek veren Suriye yönetimine sadık olduğunu söylemekle beraber, aynı zamanda Suriye halkına da sadık olduğunu dile getiren Hamas'ın Siyasi Büro Sorumlusu Halid Meş'al bu sözünden dolayı mahkum edildi. Bununla beraber bu sözleri çürüten çelişkili sözler duyduk. Hakikatte, bir açıdan olaylara tam tersi ile yaklaşmak gerekir; yani bütün muhaliflerin ve değişim projeleri üretenlerin görüşlerinin, konumlarının ve faaliyetlerinin Hamas'ın hareket tarzı gibi olması gerekiyor. Bu itibarla Hamas, İslami Cihad ve onlarla beraber olanlar kimsenin yapamadığı bir şekilde İslam ve ümmetin sorununu ortaya koydular. Özellikle de ümmeti tek bir ümmet haline getiren ve Suriye Yönetimi'nin yardımları ve desteğiyle kazanılan 2009'daki Gazze zaferi" Bu itibarla, Muhaliflerin bu tırmanışı ertelemeleri, hatta direnişe sebeb olan ve hak iddia ettiği meşru isteklerini kaybetmeden, programlarında ve taleplerinde uzlaşmaya varmaları gerekmektedir.
Fakat daha önce dediğimiz gibi ümmet gaflet içerisinde; bu gaflet gördüğümüz üzere büyük, derin ve kalıcı bir gaflettir.
Ondan daha kötüsü de, Amerika'nın ve onun arkasından İsrail'in ve batının bu işlere genel olarak açıkça müdahil olması. Bütün arsızlıklarına ve yüzsüzlüklerine rağmen, bu durum, muhaliflerin konumlarını değiştirmedi.
Bütün bunlar bizim reformları hafife almamızı gerektirmediği gibi, güvenlik sorununu ve göstericiler üzerine ateş açılmasını ve benzer şeyleri kınamamızı da engellemez. Ve son olarak şunu söylememiz gerekir ki, iddia edildiği gibi silahlı gruplar, askerlerin üzerine ateş açmakla ve bombalamalarla hayırlı bir sonuca ulaşamayacaklardır" Hatta -Allah muhafaza- mevcut durum çok daha kötüleşecektir.
En iyisini Allah bilir...
La havle ve la kuvvete illa billah...
Şeyh Mahir Hammud
velfecr