Salı günü mecliste yemin töreni var. Ardından Cumhurbaşkanı, hükümeti kurma görevini, teamüllere uygun olarak Davudoğlu’na verecek. Eşzamanlı olarak Meclis Başkanlığı için adaylık süreci başlayacak. Yine teamüllere göre, bir koalisyon kurulacaksa, Meclis Başkanlığı koalisyonun küçük ortağına veriliyor.. Buna göre bir hafta içinde bir hükümet kurulacaksa bu takdirde, “Mavi boncuk” kimdeyse, yani Meclis Başkanlığına kimin seçileceğine bakıp, AK Parti’nin kimle ortaklık kuracağına ilişkin bir tahminde bulunabiliriz. Tabii eğer bu Meclis Başkanı, AK Parti’nin desteklediği biri ise.
Aslında parlamentoda çok hassas bir denge var. Eğer AK Parti CHP ile ortaklık kuracak olursa, ana muhalefetin MHP mi, HDP mi olacağı belli değil.
Aslında iktidar alternatifleri belli.. AK Parti’nin CHP, MHP, HDP ile ortaklık kurması mümkün. Ancak muhalefet hep bir araya gelerek koalisyon kurabilir.. Bunun dışında ya herkesin katıldığı bir milli koalisyon kurulur, ya da azınlık hükümeti kurulur.
MHP ne içeriden, ne dışarıdan HDP ile bir ortaklık kurmayacaklarını açıkladı. Bu durumda tek alternatif kalıyor geriye, o da AK Parti’nin hükümet kurması. HDP AK Parti ile ortaklık kurmayacağını açıkladı. HDP’nin dışarıdan desteğini de AK Parti istemiyor, o zaman geriye, AK Parti-CHP alternatifi ile AK Parti-MHP alternatifi.
Eğer, AK Parti MHP ile ortaklık kurarsa, CHP ana muhalefet partisi olacak. Ama eğer MHP AK Parti ile ortaklığa yaklaşmayacak olursa, AK Parti CHP ile ortaklık kuracaksa, ana muhalefet partisi HDP olabilir. Bunun vebali de MHP’ye yüklenir.
AK Parti MHP ile ortaklık kurarsa, Doğuda HDP ile sorun yaşanabilir. CHP ile ortaklık kurarsa, CHP içinde sorun yaşanabilir. Laikçi-Kemalist refleksler kendi tabanında ve Doğuda krize sebeb olabilir..
Yani sorunsuz bir ortaklık modeli yok.. Başkanlık konusu, Beştepe, 17 Aralık sendromu, Çözüm süreci, Suriye politikası gibi konuları saymıyorum bile.
Moda tabiri ile sürdürülebilir koalisyon modeli, mevcut parlamento aritmetiği içinden çıkmaz.. Geriye kalıyor, erken seçim ya da bir seçim hükümeti. Ama aslında durum o kadar kötü de değil. Bana kalırsa ilk tur temasların ardından parlamento aritmetiğinde değişiklikler olabilir ve yeni alternatifler doğabilir..
Acar milletvekillerinin seçimlerin yenilenmesini istemeyecekleri bir gerçek, ama hükümet kurulamazsa Türkiye zorunlu olarak bir erken seçime gitme durumu ile karşı karşıya kalacak olursa, uygun zamanda yeni bir seçim için parlamentoda yeni dengeler oluşabilir.
Türkiye hükümetsiz kalmayacaktır. Bayram sonrası bölgedeki muhtemel askeri hareketlilikler ve siyasi belirsizliğin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri ve toplumsal barışa ilişkin kaygılar parlamento içinde yeni dengelerin oluşmasına sebeb olacaktır. Çünkü aksi takdirde herkesin zarar göreceği daha zor durumlar sözkonusu olacaktır.
Bana göre muhalefet partilerinin grubları çok kırılgan bir yapıya sahip. Bu kırılganlık, oransal olarak en fazla HDP’de, en düşük AK Parti de var.. AK Parti iktidar partisi olduğu için kimse kazanan bir partiyi bırakıp, gitmek istemeyecektır. HDP ise zaten iktidar yarışının dışındaki bir parti.. Gidecek yerleri de yok. Partinin yapısı itibarı ile bu aşamada bu yapıdan kimse örgüte karşı çıkacak hali yok. Bu sorun en çok kendini CHP ve MHP’de hissettirecektir. Her iki hareket içinde de genel başkanlarin hegomonik baskılarına karşı ciddi bir reaksiyon sözkonusu. Ve uzlaşmaz tavırları ile Türkiye’yi siyasi bir çözümsüzlüge sürüklüyorlar. Dolayısı ile CHP ve MHP’den ayrılan grub kuracak kadar sayıya sahip milletvekili, ayrı ayrı veya birlikte kendi aralarında, daha sonra partiye dönüşebilecek ayrı bir grub kurabilirler.. Yani parlamentoda yeni bir grub oluşabilir.. Ak Parti de o grubla koalisyon kurabilir.
Bir Güneş Motel rezaletinden söz etmiyorum.. Parlamento içinde, haklı ve meşru gerekçelere dayalı, yeni bir siyasi oluşumdan söz ediyorum.. AK Parti bu yeni oluşumla, süreklilik arz eden bir koalisyon ortaklığına gidebileceği gibi, bir yıl sonra yenilenecek bir seçim için bir seçim hükümeti de kurabilir.. Bu yeni oluşum, süreç içinde partileşerek örgütlenebilir ve gruba sahip bir parti olduğu için de seçimlere katılabilir. Zaten yeni seçimlerde muhtemelen baraj sorunu olmayacağı, ya da makul bir seviyeye çekileceği için de seçim endişeleri olmayacaktır.
Ramazan zamanın özü olan bir geceyi barındırır içinde. Ramazan Öz Ay’dır. Görelim Ramazan’ın bereketi ile zamanın hayatımıza kattığı renk nasıl olacak! Bu işlerin bir sahibi var. Gören, duyan, bilen, hüküm sahibi ve kadir-i mutlak / mutlak iktidar sahibi, eşi benzeri olmayan biri.. Ne gam..
Aha, içimden yüzlerine karşı değil, dümdüz söyledim.
Hani derler ya “Demokraside çare tükenmez”.
Görelim Mevlam neyler!
Gün doğmadan neler doğar görelim.
Selâm ve dua ile.
yeniakit