"Suriye Dış Politikası" Derken, Bizi Gerçekten Bu kadar Aptal mı Sandınız..!!?
Tamam, zekanın zirvesinde veya başkalarından daha akıllı olduğumuzu ileri sürmüyoruz; vasat bir akıl sahibi olmanın ötesinde bir iddiamız da yok; ama birilerinin bizleri, ya da kamuoyunu bu kadar aptal yerine koyduğunu gördüğümüzde, "biz gerçekten bu kadar aptal mı sandınız?" diye sormaktan da kendimizi alamıyoruz.
Amerika önderliğinde oluşturulan "Suriye Dostları" şimdilerde yeni senaryolarını uygulamanın aşamasında. Bu aşama önce, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton"un, Suriye muhalefetini yeniden yapılandırması, "Suriye Ulusal Koalisyonu" adı altında yeni bir konsey oluşturup ellerine yeni bir "yol haritası" tutuşturmasıyla başladı...
Bu noktada, Katar"ın başkenti Doha"da hotel odalarında yapılan görüşmelerin, varılan anlaşmalar ve karşılıklı taahhütlerin neler olduğunu öğrendiğimizde, aslında Suriye halkının acısı ve kanı üzerinden küresel ve bölgesel nasıl bir paylaşım savaşı verildiğini görmüş olduk:
"Şurası senin, burası benim. Şu olacak, bu olmayacak" "Şunları yapacaksın, bunları yapmayacaksın" "şunu vereceksin, bunu alacaksın."
Öyle ya; biz de aptal olduğumuz için, ABD şefliğinde toplanan "Suriye Dostları"nın, mazlum Suriye halkının özgürlük ve esenliği için bütün insanlıklarını, merhamet ve adalet duygularını seferber ettiklerini, zulüm ve diktatörlük altındaki Müslüman halkların özgürlüğü için insani ve vicdani sorumluluklarını nasıl da yerine getirdiklerini derin bir takdirle karşılıyoruz...
Suriye muhalefeti, bu yen yol haritasıyla kendilerine biçilen rolleri yerine getirmek için kollarını sıvarken, ABD ve NATO da Türkiye üzerinden yeni planlarını sahneye soktu ve ardından ABD ve siyonist rejimi kollamaktan öte hiç bir amacı olmayan ve sadece bunun için üretilen Patritot füzelerinin Türkiye"ye yerleştirilmesi kararlaştırıldı.
Önce Malatya Kürecik"e füze radar sistemi kuruldu. Madem ki bu radar sistemi "savunma" amaçlı idi, kamuoyunun da "kime karşı savunma?" sorusunun cevabını alması gerekiyordu. Aynı şekilde, Türkiye"nin güvenliğini kimlerin tehdit ettiği de belirtilmeliydi. Türkiye"nin güvenliğini tehdit eden "düşman" kimdi ve Türkiye"ye karşı hangi saldırı hazırlığı içindeydi de, bu füzeler Türkiye"ye yerleştirilmişti...?
Öyle ya, aptal olduğumuz, millet de aptal yerine konulduğu için, bizler de bu füzelerin dış düşmanlarımıza karşı ülkemizin güvenliğini sağlama amaçlı olduğuna inanarak milli bir şuurla bu füzeleri getirip bu topraklarda kuranlara "Allah sizden ve gösterdiğiniz bu büyüklükten razı olsun" diyerek minnettarlığımızı sunduk.
Şimdi de nur topu gibi "Patriot"larla tanıştık. Ülkemiz öylesine büyük ve kapsamlı bir saldırı tehdidi altında ki, güneyinden kuzeyine, doğusundan batısına vatan topraklarının her tarafının Patriotlarla, füze savunma sistemleriyle donatılması için NATO"daki dostlarımızın lütuf ve ihsanına el uzattık"
Demek bu kadar da aptalmışız".
Çıkıp sokakta çoğu kimse tarafından gerçekten "aptal" olarak gösterilen birine soralım bakalım, Bu anlatılanlara inanır mı..? Sorun o aptala bakalım; "bunlara inanacak kadar aptal mıyım ben?" demez mi..?
Aziz Nesin vaktiyle buna benzer bir şey deme kalktığı için o kadar incinmiştik ki! "Bakın şu küstaha, milleti nasıl da aptal yerine koyuyor" diye tepki göstermiştik.
Bilemedik ki, birileri de kalkıp bu milleti böylesine aptal yerine koyacak! Bilemedik ki, dünya tarihinin en büyük yalanları ve dolanları, insanlık, adalet, özgürlük, merhamet ambalajı ile getirilip gözümüze sokulacak! Bilemedik ki, akidesi ve davası emperyalizm ile savaşmayı en büyük farz olarak gösteren kıdemli İslamcılarımız, dönüp karşımıza bir "ABD şövalyesi" olarak çıkacak, Amerikan bayrağı altında "Allah yolunda cihad seferberliği" başlatılacak. Bilemedik ki, ABD ile birlikte hareket etmenin ne büyük bir erdem olduğu ballandırıla ballandırıla anlatılacak!
Şimdi yeni bir senaryoyu biz "aptal"lara inandırmak için yoğun bir hazırlık içindeler.
Ortak bir askeri hareketlilik, tatbikat, işbirliği, asker ve silah kaydırması ve ellerin tetiklere gitmesi"
Çünkü Suriye rejimi halkına karşı kimyasal silah kullanacağı için, başta ABD olmak üzere, NATO ülkeleri ve ABD"nin bölgesel müttefikleri teyakkuza geçmiş durumda. Suriye rejiminin bu barbarlığını önlemek için NATO karargahları hareketlendi. Amerika, Almanya, Fransa, İngiltere ve diğerleri" Tabi ki siyonist İsrail rejimi de...
Halbuki bunlar, İran İslam Cumhuriyeti"ne karşı kullanması için kimyasal silahları Saddam rejiminin eline veren ülkelerin kendisiydi. Bu haçlı emperyalist blok, baas rejiminin tüm vahşetlerine her türlü lojistik desteği sağlarken, Saddam da gözünü kırpmadan bu kimyasal bombaları masum, savunmasız ve sivil insanların üzerine döküyordu"
Gün geldi, Irak Baas rejimi Kuveyt"e girdiğinde, bu kimyasal silah bahsi yeniden gündeme taşındı. İlginç olanı da bunu gündeme taşıyan Amerikan başkanı Bush idi. Bush, Saddam"ın "halkına karşı kimyasal bombalar kullanacak kadar vahşi" olduğunu söylediğinde, Saddam da, hayatında söylediği nadir doğrulardan birini dile getirerek, "bu silahları bize siz vermemiş miydiniz?" diye sormuştu".
Dedik ya; o kadar aptalız ki, Washington"un bu yüksek insaniyet ve merhamet duygularının kabarmasını, bunun için de ülkemizi Patriotlarıyla doldurmasını büyük bir şükranla karşılayacak, bundan dolayı da önünde tazimle eğilip "NATO gibi bir dayanağımız, ABD gibi stratejik bir ortağımız olduğu için Rabbimize hamd olsun" diyeceğiz"
Öylesine aptalız ki; bir baas rejiminin eline kimyasal silahları tutuşturup "haydi yürü Saddam" diyenlerin, bugün Suriye rejiminin halka karşı kimyasal silah kullanacağı iddiasını gündeme taşımalarının asıl nedeninin, "yeni bir haçlı saldırısı senaryosuna meşruiyet gerekçesi" üretmeye çalıştıklarını anlayamayacağız"
Ve yine biz öylesine aptalız ki; Hiroşima ve Nagazaki"ye attıkları nükleer bombalarla yüz binlerce insanı katledenlerin o kara ve kanlı sicillerini hiç hatırlamayıp ne kadar da temiz yürekli olduklarını, ayet ve hadislerden deliller getirerek ispata çalışacağız"
Ve bir gün gelip son dakika haberleriyle şok olacağız:
"Suriye rejim güçlerinin sivil yerleşim bölgelerine attığı kimyasal bombalarla, binlerce masum sivili katletmesi üzerine, savunmasız Suriye halkını korumak için harekete geçen NATO güçleri de, Suriye rejiminin askeri ve siyasi hedeflerine karşı karşı yoğun bir bombardıman başlattı."
Ve bizler de, "Çok yaşa NATO. Allah gölgeni başımızdan eksik etmesin. Ömrün uzun ve bereketli olsun" diyerek ABD"ye karşı olan kadirşinaslığımızı en yüksek sesle haykıracak, hamd ve şükürlerimizin başına Amerika'yı koyacağız....
Mübalağa ettiğimizi kimse sanmasın".
Bugün öyle hocalar, üstatlar, ağabeyler görüyoruz ki; artık minberlerin ve vaazlarının konusu, ABD ve NATO"ya yol açmaktan başka bir amaç taşımıyor. Müslümanlar Amerikan kovboylarının çiftliklerine ırgat olarak hazırlanıyor.
Bir farkımız olacak! Kunta Kinte"lerin boynuna takılan demir halkalar yerine, Washington tezgahlarında örülen "ılımlı İslam"ın süslü ve renkli elbiseleri bayramlık diye üzerimize giydirilecek"
Ne yapalım ki, işte bizi bu kadar aptal yerine koyuyorlar".
Bu "İslam"ın adını yıllar öncesinden "Amerikancı İslam" diye koyan o pak yüreğe binler kere selam olsun"
velfecr