Suriye İhvanı'nın Siyasal Perspektifi Bu Mu, ya da Başka Planların Parçası mı?
Cihan haber Ajansı"nın Suriye Müslüman Kardeşler Hareketi"nin eski lideri Sadreddin el Beyanuni ile yaptığı bir röportajda, Beyanuni"ye atfen "İran ve İsrail, Suriye halkının özgürlük mücadelesine karşı aynı safta yer alıyor" şeklindeki ifadenin yer alması, yani Beyanuni"ye göre, "siyonist İsrail rejiminin Suriye"deki rejimin yıkılmamasını istememekle, İran"la aynı pozisyonda olduğu"nu söylemesi, doğrusu, Suriye İhvanı"nın nasıl bir siyasi perspektif ve derinliğe sahip olduğunu yansıtması açısından ilginç bir örnek...
Bazı internet sitelerinde de yer alan bu röportajın Cihan haber ajansı tarafından gerçekleştirildiği belirtilmekle birlikte, başkaca bir detay verilmemesini bir kenarda tutarak, söz konusu ifadenin Sayın Beyanuni"ye ait olduğunu düşündüğümüzde, kendisine şu soruları sormamız gerekiyor:
Sayın Beyanuni, siz gerçekten siyonist İsrail rejiminin Suriye"deki Esad yönetiminin düşmesini istemediğini mi düşünüyorsunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız, sizi bu düşünceye sevk eden saikler nelerdir, diğer bir deyişle, hangi delil ve gerekçelerle böyle konuşuyorsunuz?
Eğer kamuoyuna ve medyaya yansımayan bir takım özel ve gizli bilgilere sahipseniz, keşke bunu röportajınızda da belirtseydiniz, ya da bundan sonra bu düşüncenizi delillendirmeniz gerekmektedir.
Yok eğer bunu, siyonist rejim askeri ve siyasi liderliğinin tavır ve açıklamalarına dayandırıyorsanız, bunun delilleri nerededir? Siyonist rejim şefleri nerede ve ne zaman, Suriye yönetiminin devrilmesinden duydukları endişe ve kaygıları dile getirmişlerdir?
Verdiğiniz röportajda, İran İslam Cumhuriyeti ile siyonist İsrail rejimini aynı karede göstermekle neyi amaçladınız? Siz bu ifadenizle "bakınız, İsrail"in varlığına karşı çıkan İran yönetimi, Suriye noktasında birbirleriyle hemfikirler. Dolayısıyla, biz Suriye rejimine karşı mücadele ederken, karşımızda İran ve İsrail"i birlikte görüyoruz!" gibi bir mesaj mı vermek istiyorsunuz..?
Öncelikle bu açıklamanızdaki temel yanlışı, siyonist rejimin Suriye"deki rejime bakışından ortaya koymak gerekir. Bu noktada siyonist rejim şeflerinin son bir ay içinde yaptığı birkaç açıklamayı aktarmak istiyorum.
1- ShimonPeres (Siyonist Rejim Cumhurbaşkanı)
Lübnan al Safir gazetesinin haberine göre, Siyonist rejim cumhurbaşkanı Beşar Esad"a, Rusya Devlet Başkanı Dimitry Medvedev vasıtası ile bir mesaj gönderiyor: Peres Mesajında, "İran ve Hizbullah ile bağlarını kesersen seninle doğrudan görüşmelere başlayabiliriz" diyor. Medvedev bu mesajı Şam"a yaptığı resmi ziyaret sırasında Beşşar Esad"a iletiyor.
Bu mesajın anlamı çok açık: Bizim Suriye yönetimi ile olan temel problemimiz, Suriye yönetiminin İran ve Hizbullah ile olan bağlarıdır. Bu bağların kopması durumunda Suriye yönetimi ile anlaşmamak için bir neden yoktur.
2- Ehud Barak: (Siyonist Rejim Savaş bakanı)
Siyonist rejim savaş bakanı Ehud Barak, 1967 savaşının yıldrönümü Nekse gününde Golan Tepelerinden işgal altındaki Filistin topraklarına girme teşebbüslerine dikkat çekerek Suriye rejiminin Suriye-İsrail sınırında kargaşa çıkarma girişimlerinin rejiminin yıkılışını önleyemeyeceğini söyledi.
Barak konuşmasında, "benim düşünceme göre Esad eninde sonunda devrilecektir. Esad tüm meşruiyetini kaybetmiştir. Belki altı ya da dokuz ay daha ayakta durabilir. Esad rejiminin devrilmesi durumunda İsrail"in telaşlanmasına gerek yok. Ortadoğu"daki bu süreç, uzun vadede çocuklarımız ve torunlarımız için büyük bir umut ve ilham olacaktır" dedi.
3- Meid Dagan: (Siyonist Rejim eski MOSSAD şefi)
Siyonist rejim eski Mossad Şefi Meir Dagan Time dergisinde yayınlanan bir haberde, Suriye"de Sünni unsurların "karanlık İran hegemonyası"na karşı yönetimi ele almasının İsrail"in işine geleceğini ileri sürerek, bunun Suriye"yi İsrail"e yaklaştıracağını söyledi.
Suriye ile İran arasındaki ittifakın, Hizbullah"ı silahlandırdığını, bunun sonucu olarak 40 bin füzenin Lübnan"dan İsrail hedeflerine yöneldiğini söyleyen Dagan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Suriye"deki Sünniler İsrail"in dostları olmayabilirler. Fakat, Suriye yönetiminin devrilmesinin Hizbullah"a zarar vereceğine, onu zayıflatacağına, Suriye"den aldığı stratejik desteğinin kesileceğine, İran"ın bölgedeki nüfuzunu en aza indirerek onun yerine Suudi Arabistan ve körfez ülkelerinin nüfuzunun artacağına, bunun da sonuçta Batı için bir şans olacağına bir kuşku yoktur."
4- Avigdor Liebarman: (Siyonist Rejim Dışişleri bakanı)
Haaretz gazetesinin haberine göre, Lieberman Almanya Dışişleri Bakanı ile yaptığı ortak basın toplantısında batılı ülkelerin Suriye"deki elçilerini geri çekmelerini isteyerek, Suriyelilere Esad yönetimini yıkma çağrısında bulundu.
"Suriye"deki rejime karşı somut adımların atılmasını diliyorum. Avrupa Birliği ülkeleri Suriye"deki elçilerini Şam"dan çekmelidir. Esad en erkan zamanda istifa etmelidir. Her normal bir insan Suriye"deki gelişmelerden kaygı duymaktadır" diyen Liebarman BM Güvenlik Konseyi"nden yeni bir karar çıkartılmasına gerek olmadan, Avrupa birliği ülkelerinin Suriye"deki rejime aktif olarak harekete geçmesini istedi.
Tel Aviv"de at Bar-Ilan Üniversitesinde yaptığı konuşmada, Suriye"nin İsrail ile bir savaşa girmesi durumunda ağır bir yenilgiye uğrayacağını söyleyen Lieberman Suriye yönetimini "Suriye göz ardı edemeyceğimiz kırmızı çizgiyi geçti. Bizim Esad"a mesajımız çok açık: gelecek bir savaşta sadece kaybetmeyeceksiniz, sen ve ailen iktidarı da kaybedecektir." şeklinde tehdit etti.
5- Amos Yadlin: (Siyonist Rejim Eski Askeri İstihbarat Şefi)
Siyonist rejim askeri istihbarat şefi Yadlin Washington Institute For Near East Policy"de yayınlanan makalesinde, Suriye rejiminin İran ile müttefik olmayı seçtiğini belirterek şunları belirtiyor:
"Suriye"nin İran ile ittifakı Batı"nın bölgedeki çıkarlarına en büyük düşmanlığı yansıtıyor. Bölgesel bir güç Batı ve Amerikan karşıtı, barış koalisyonu karşı veyıkıcı terörist ideolojiyi ihraç ediyor. Suriye"nin İran"la suç ortaklığındaki stratejisi açıktır: Şam yönetimi Irak ve Lübnan"da Amerikan askerlerinin öldürülmesinde seve seve bir rol üslendi, Hizbullah ve Hamas"ı, İsrail, Lübnan ve Batılı ülkelere karşı terörist operasyonları silahlandırdı. Bunun yanı sıra Esad rejimi kimyasal silahlar gelişmeyisürdürdü. Son olarak, dışarıda tehlikeli olduğu gibi kendi evinde de Esad"ın zalimliği görüldü. Silahsız sivillerin öldürülmesine yetki verdi, yüzlercesi öldürüldü, binlercesi yaralandı."
Bu tür açıklamaların, siyonist rejimin Suriye"deki gelişmelerle ilgisini ortaya çıkaracağını düşünen siyonist rejim başbakanı Benyamin Netanyahu ise, İsrailli bakanların Suriye"deki gelişmelerle ilgili açıklama yapmaktan kaçınmasını istedi"
Bu birkaç örnek, Siyonist rejimin Suriye'deki Esad yönetimine bakışını ve Suriye"deki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini ortaya koyuyor.
Tekrar altını çizecek olursak, Siyonist rejimin "Suriye" noktasındaki temel kaygı ve rahatsızlığı, Suriye"nin İran ve Hizbullah ile olan ilişkilerinin, siyonist rejimin varlığı ve güvenliği açısından oluşturduğu tehditten kaynaklanıyor. ve Siyonist rejimin asıl derdi bu tehdidin ortadan kalması.
Siyonist rejim eski MOSSAD şefi Meir Dagan ise, bu tehdidin ortadan kalkması durumunda, bölgede "İran nüfuzu"nun yerini "Suud ve körfez ülkelerinin nüfuzu"nun alacağını, bunun da Hizbullah"a büyük bir darbe indireceğini açıkça belirtiyor.
Şimdi, Suriye Müslüman Kardeşler Örgütü eski Lideri Sayın Beyanuni"ye sormak gerekiyor:
"Sizin, İran ve İsrail, Suriye halkının özgürlük mücadelesine karşı aynı safta yer alıyor" şeklindeki sözleriniz bu gerçeklikler ışığında nereye düşüyor?
Siz de çok iyi bilirsiniz ki; İran İslam Cumhuriyeti, Hizbullah, Suriye, Hamas, İslami Cihad ve diğer Filistinli direniş örgütleri arasında, siyonist İsrail rejiminin varlığını bütünüyle ortadan kaldırma yönünde bir anlaşma ve işbirliği var. Özellikle 33 günlük Temmuz 2006 Lübnan savaşı ve Aralık 2008"de başlayan 22 günlük Gazze savaşının ardından, bütün Ortadoğu"nun odaklandığı "yeni bir savaş"ta siyonist rejimin varlığına son verecek, bir savaş için tüm hazırlıklar yapılmış durumda.
İster Lübnan İslami direnişi Hizbullah, ister Filistin İslami direnişi Hamas yeni bir savaşta, planlarını doğrudan Tel Aviv"in vurulması stratejisi üzerine yapmış durumdalar. Bunun için de gereken tüm askeri donanıma sahipler.
Nitekim başta siyonist İsrail rejimi olmak üzere, ABD ve Batı ülkeleri, "siyonist rejimin varlığına son verecek bir savaş"ı, diğer bir deyişle, siyonist rejimi ortadan kaldıracak gücü kırmak için ellerinden gelen bütün hazırlıkları yapmaktalar. Siyonist rejim şefleri bu yönde yaptığı açıklamalarda, İsrail ordusunun bu "yeni savaş"a göre yeniden yapılandırıldığını, Lübnan ve Gazze"den gelecek füzelere karşı yeni savunma sistemlerinin kurulduğunu belirttiler.
İran"ın, Hizbullah"ın ve Filistin İslami direnişinin hesabı ve kaygısı bu yönde. Suriye yönetiminin niteliğinden, ülkedeki gösterilerin kanlı bir şekilde bastırılmak istenmesinden hoşnut olmayan Hamas hareketinin Suriye yönetimine verdiği desteğin de asıl gerekçesi de bu "yeni savaş"...!
Acaba Sayın Beyanuni bunu gerçekten bilmiyor mu?
"Suriye üzerinden İran ve Hizbullah karşıtı propagandalar"a malzeme verme amaçlı görünen bu açıklama, ne yazık ki, Suriye Müslüman Kardeşler örgütünün hangi kampta yer aldığını da gözler önüne sermiş oluyor.
Eğer, Beyanuni, her şeye rağmen "siyonist rejim" ile "İran İslam Cumhuriyeti"ni bir karede göstermekle bir amaca hizmet ediyorsa, o zaman kendisine, kendilerinin kimlerle aynı karede durduğunu sormamızı da gerektirecektir..!
Bugün "Suriye Muhalefeti" adı altında, Türkiye"deki "Antalya toplantısı" örneğinde de olduğu üzere, Batı ülkelerinde konferanslar düzenleyenlerin, "Suriye muhalefeti" adı altında televizyonlar kuranların, propaganda yapanların ABD ve siyonist rejimle nasıl aynı karede durduklarını, aynı karede durmalarının ötesinde bazılarının doğrudan CIA ile bağlantılı olduklarını, ABD sermayesi ile kurulan televizyonların, ABD ve siyonist rejime güvence veren açıklamaların kimlerden geldiğini de biliyor olmanız gerekir..!
Haberlerde geçtiği üzere, Amerika ve İngiltere yetkililerinin Londra"da düzenlenen bir konferansta Suriye ile ilgili olarak sizinle görüştüklerine dair basında çıkan haberlerin ne anlama geldiğini, eğer bu haberler doğru ise bunları ivedilikle yalanlamanız sizin hayrınıza olacağını, aksi takdirde, sizin ve temsil ettiğiniz "Suriye Müslüman Kardeşler hareketi"nin itibarına ciddi anlamda gölge düşüreceği uyarımızı hatırlatmış olalım.
Yine sizler, geçmişiyle tam bir Baasçı ve zalim olan -eski Suriye dışişleri bakanı ve devlet başkan yardımcısı- Abdulhalim Haddam ile, Suriye Ulusal Kurtuluş Konseyi" kurarken, Haddam ile aynı kareye girmenin endişe ve kaygısını baştan niçin duymadınız?
Bugün Haddam'ın başını çektiği bu konseyde bulunmamakla birlikte, Esad yönetimine karşı, Haddam ile işbirliği yapma niyetiniz ve çabanız, sizin siyasi kimliğinize gölge düşürmüş olmuyor mu?
Bizler, sadece Müslüman değil, gayri Müslim ve ateist de olsalar, bütün dünya halklarının emperyalizm ve siyonizm karşıtı duruşlarını, ümmet ve insanlık onuru adına takdir ve övgü ile karşılarken, "Suriye muhalefeti" adı altında ortaya çıkanların da "emperyalizm ve Siyonizm karşıtı duruş"larını görmenin iştiyakinde olduğumuzu da belirtmiş olalım.
Suriye üzerinden el oğuşturan emperyalist ve siyonist odakların heveslerini kursaklarında bırakacak çıkışları, Peres"leri, Dagan"ları, Barak"ları, Clinton"ları hüsrana uğratacak duruşları dünya kamuoyuna gösterecek "onurlu tavır"ın özleminde olduğumuzu da sözlerimize ekleyelim.
"Yeni Suriye yönetimi" projelerini ileri süren bir takım Suriyeli muhaliflerin siyonist rejim ile ilişkileri normalleştirme peşinde olduğu yönündeki açıklamalarına en sert tepkinin "Müslüman Kardeşler" olarak sizden gelmesi gerektiğini, sizlerin haklı reform talepleri ile Suriye yönetimine olan muhalefetinizin yanısına, Suriye üzerinden planlar yapan ABD ve Batılı ülkelerin ve başta Suudi Arabistan olmak üzere onların bölgesel müttefiklerinin şeytanca projelerinin önünde "Müslüman Kardeşler"in bir engel olarak durduğunu sizin açıklama ve tavırlarınızdan görelim.
O halde bizler, "Müslüman Kardeşler" gibi tertemiz ve mübarek bir ismin, bağımsız ve özgür bir Suriye"nin her türlü emperyalist, siyonist ve ihanet odaklarına karşısında bir "direniş üssü" olacağı müjdesini ve sizlerin bunda kararlı olduğu sizden duyalım.
Müslüman Kardeşlerin merkezi ve anayurdu Mısır"da "Müslüman Kardeşler"in Firavun Hüsnü Mübarek rejiminin Filistin"e ihanetleri karşısında, siyonizme karşı mücadele sahnesinde direnişe verdiği onurlu destek örneğinde olduğu üzere, sizlerden de, bu siyonist varlık tarih sahnesinden silininceye kadar, bir direniş üssü olacağınızı, Amerika"nın bölgesel planlarına, ümmetin arasında mezhep savaşı çıkarma senaryolarına, siyonizme karşı direniş eksenini kırma hesaplarına, kısacası "Büyük Ortadoğu""Genişletilmiş Ortadoğu" ya da "Yeni Ortadoğu" projelerine karşı, ümmetin vahdet ve mukavemetini savunduğunuzu, sizlerin de "İsrailsiz bir Ortadoğu" istediğinizi bize göstererek, Müslüman kamuoyunun zihinlerindeki istifham ve kuşkuları gidermenizin, Müslüman Kardeşler davasının görev ve sorumluluğu altında olduğunu söyleme hakkımızı dile getirmiş olalım.
Sayın Beyanuni, İslami kimliğini Şehid İmam Hasan el Benna ve Şehid Seyyid Kutab"ların irşadından kuran bir "talebe" olarak, sizler bu duruşu gösterdiğinizde, size bu yazıyı yazan kardeşinizin, sizlerin yanında bir "asker" olacağını, bayrağınızı bir onur ve namus olarak taşıyacağını belirterek, hak yolda ve sahih istikamette Allah Tebareke ve Teala"dan başarı, esenlik ve zaferler niyaz ediyorum...
Yazının devamında, siyonist rejim ile ilişkileri normalleştirme ve 1967 sınırlarında siyonist rejimin varlığını tanıma ve güvence altına alma girişimlerine, müslümanların nasıl alet edilmek istendiği, İslamcıların ABD kontrollü projelere nasıl eklemlendiği hususuna değinmeye çalışacağız inşallah.
velfecr