Suriye Muhalefeti ile Görüşme

Suriye Muhalefeti ile ilgili yapılmış geniş bir değerlendirme...

Randa SLIM

Yedi ay süren ayaklanmalar boyunca Suriye muhalefeti, birleşerek ortak bir platform oluşturamadı. Eğer bu farklı gruplar birleşerek, Esad rejimine karşı güvenilir bir alternatif rejim oluşturamazsa, hem Suriye'deki korkunç çoğunluk hem de uluslar arası toplum, Şam'da, anlamlı bir değişimin zor olduğunu düşünecekler.

Dışarıdan desteklenmesine ve birlikteliğe yönelik gelişmelere rağmen Suriye muhalefeti içerisindeki ayrılık, korkutucu görünüyor. Suriye Ulusal Konseyi, hala misyonun tamamlamış değil. Ulusal Koordinasyon Komitesi, SUK ile kavgalı. Bu örgütler, iki konu da uyuşmazlık yaşıyor: rejimle diyalog ve dış müdahale. Bu arada genç aktivistler, üç ulusal koalisyona ayrıldılar. Daha önce Bağımsız Subaylar Birliği ve Bağımsız Suriye Ordusu arasında ayrılan askerler, bir örgüt şemsiyesi altında birleştiler ve bu iki yetkililere göre, bu iki kurum arasında resmi iletişim kanallarının mevcut bulunmadığını belirttiler.

Bu ayrılık, ürkütücü sonuçlar doğuruyor. Kimin kimi temsil ettiği, Suriyeliler arasında hangisinin ne kadar destekçisi olduğu ve protesto hareketinde hangisinin ne rol oynadığını değerlendirmek zorlaşıyor. Hangisinin çoğunluğa sahip olduğuna karar vermek zor olsa da, Suriyelilerin önemli bir kısmı, rejim değişikliğinden yana. Sorun, farklı muhalefet liderlerinin bir araya gelerek, Libya Ulusal Geçiş Konseyi gibi bir örgütün şemsiyesi altında toplanabilmeleri.

Son zamanlarda, Suriye muhalefetinde iki şemsiye örgüt oluştu: Suriye Ulusal Konseyi ve Suriye Ulusal Koordinasyon Komitesi. Suriye Ulusal Konseyi, siyasi partiler, akımlar ve bağımsızlardan oluşan bir grup. Temel unsurları; Şam Deklarasyon Grubu, Müslüman Kardeşliği, İstanbul Toplantısı temsilcileri, genç aktivistler, bireysel Kürt aktivistleri ve Süryanilerdir. Alevi, Hıristiyan, Şiî ve Dürzî grupları az temsil ediliyorlar. Ulusal Koordinasyon Komitesi 13 sol eğilimli siyasi parti ve bağımsız siyasi aktivistlerden oluşan bir muhalefet blokudur. Suriye Ulusal Konseyi, muhalefet içerisindeki akımlar ve ana siyasi partilerin bir araya gelip takım oluşturması açısından daha etkilidir ve son zamanlarda uluslar arası toplumun dikkatini üzerine çekmiştir. Fakat hiçbiri tek başına, Suriye muhalefet güçlerinin temsilcisi olma iddiasında bulunamaz.

Bu iki grup, Suriye rejimi ile diyalog kurulması ve dış müdahale konularına yaklaşımları açısından farklılık taşıyor. Ulusal Koordinasyon Komitesi, yalnızca askerlerin sokaklardan çekilmesi, göstericilere yönelik yapılan rejim saldırılarının durdurulması ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması şartlarına bağlı olarak diyalog kurabileceğini söylüyor. Suriye Ulusal Konseyi ise, Esad'ın, iktidarı nasıl devredeceği konusu hariç hiçbir konuda rejim ile diyalog kurmak istemiyor. Her iki ülke de prensipte dış müdahaleye karşı olsa da Suriye Ulusal Konseyi üyeleri, bu konuda hemfikir değil. Grubun bazı üyeleri, özellikle genç aktivistler, bir 'uçuşa yasak bölge' dayatılmasını ve de sivillerin korunması için Libya'daki gibi NATO öncülüğünde bir müdahaleyi talep ediyorlar. Ulusal Koordinasyon Komitesi ise ekonomik yaptırımlar ve başka diplomatik önlemlerle Suriye otoritesinin üzerindeki baskının arttırılmasından yana.

Devrimi başlatan genç aktivistler, aslında bu devrimin gerçek kahramanlarıdır. Farklı sosyo-ekonomik kesimlerden gelen bu gençler, Suriye rejiminin, vatandaşlar üzerinde yarattığı korkuyu fırlatıp attılar ve sosyal medya kanalıyla halk ile buluştular. Bu gençlerin çoğunluğu, herhangi bir ideolojiye bağlı değildi. Onları motive eden şey ise sadece özgürlük, haysiyet ve ekonomik adalet arayışlarıydı.

Başlangıçta, isyanların propagandasını yapmak üzere bu aktivistler, küçül yerel komiteler oluşturdular. Zaman geçtikçe, resmi olarak üç koalisyon etrafında gruplanan komisyonlar ağı, konseyler ve birliklere dönüştüler. Bu üç koalisyon Suriye Devrimi Genel Komisyonu (SDGK), Ghad İttifakı ve Suriye Devrimi Yüksek Konseyi idi. Suriye Devrimi Yüksek Konseyi, genel olarak İslami eğilimlidir. Bu üç koalisyon arasında SDGK ve Ghad, görece daha iyi organize olmuşlardı. Bu üç koalisyonun hepsi de, rejim ile diyalog fikrine karşıdırlar.

Suriye muhalefeti, içerisinde, İslami grupları da barındırıyor. Bu grupların en büyüğü Müslüman Kardeşler'dir. Tarihte, Müslüman Kardeşler ile Esad ailesi arasında büyük savaşlar yaşanmıştır. 1975-1982 yılları arasında yaşana savaşlar, 20.000 kişinin katledildiği Hama katliamını doğurmuştur. Bundan sonra Müslüman Kardeşlerin liderleri, ülkeden sürülmüştür. Uzun süre ülke dışında kalan grubun, ülkedeki desteği ne denlidir, bunu kestirmek zor ama ayaklanmalarla birlikte grubun Suriye'deki liderliği, ülkeye geri döndü ve grup, Suriye Ulusal Konseyi içerisindeki üç ana siyasi akımdan birini oluşturmakta.

Diğer iki İslami grup ise Müslüman âlim ve aktivistler ile Selefilerdir. Âlim ve aktivistler, Arap İslamcı partiler arasında en liberal ve ılımlı kesimi teşkil ediyor. Selefiler ise İslami grupların en küçüğüdür. Geçmişte, bu selefi gruplar, Suriye istihbaratı tarafından gözetildi. Çünkü istihbarat, kendi intihar bombacılarını Irak'a sokabilmek için bu grubun yardımına ihtiyaç duyuyordu. İsyanlar başlayınca bu gruplar, kendi eski ustalarının karşısında durdular ve bazı kesin olmayan raporlara göre, bazı mezhepçi intikam cinayetlerine karıştılar. Ayrıca rejim tarafından, bu grubun eski el-Kaide'den oluştuğuna dair iddialar ortaya atıldı.

Ordu kaçaklarının, Suriye muhalefeti içerisinde oynadığı rolü kestirmek zor. Geçenlerde, bir Suriye askeri konvoyuna yapılan saldırıyı üstlenmişlerdi. Humus'ta, Suriye ordusunun saldırısına uğrayan komşuları savunuyorlar. Başka şehirlerde, göstericilerin etrafında bir halka oluşturarak rejim güçlerine karşı göstericileri koruyorlar. Üstlendikleri roller, bölgeye göre değişiklik gösteriyor. Ne tür metotlar kullandıklarını ve ellerinde ne tür silahların bulunduğunu değerlendirmek güç.

Kaçaklar, Bağımsız Suriye Ordusu (BSO) sancağı altında organize oluyorlar. BSO liderliğinin merkez bürosu, Türkiye'dedir. BSO üyelerinin neredeyse tamamı Sünni'dir. El-Cezire ile yaptığı bir röportajda Burhan Ghalioun, kaçak sayısının 10.000-15.000 arasında olduğunu tahmin ettiklerini söyledi. BSO yetkililerinden birisi bana, kaçak sayısının kontrol edilemez bir noktaya geldiğini söyledi. Fakat, firarlar, toplu halde olmuyor, her bir firar olayı az sayıda askeri içeriyor.

Suriye muhalefetinin birçok üyesi, bazı temel prensiplerde hemfikir: Esad rejiminin devrilmesi, Suriye'nin ulusal birliğinin sürdürülmesi ve Suriye devriminin barışçıl doğasına sadık kalınması. Fakat rejim ile diyalog, dış müdahale ve muhalefetin silahlandırılması konularında ciddi fikir ayrılıkları mevcut.

Ulusal Koordinasyon Komitesi, şartlı diyalog çağrısında bulunan tek kurum. Siyasi geçiş sürecinin en az maliyetli yolunun, rejim ile diyalog olduğuna inanıyorlar. Diğer muhalifler ise Esad rejimiyle kurulacak bir diyalogun, muhalefeti parçalamak için kullanılacağını düşünüyorlar.

Dış müdahale konusunda, muhalefet içerisinde farklı perspektifler mevcut. Çoğunlukla Ulusal Koordinasyon Komitesinden oluşan bir grup, her türlü dış müdahaleye karşı. Genç aktivistlerin başını çektiği bir grup ise, bir uçuşa yasak bölgenin ve bir de askerden arındırılmış tampon bölgenin kurulmasını istiyorlar.

Suriye Ulusal Konseyi, dış müdahale konusunda üç gruba ayrılmış durumda. Birinci grup, hiçbir şekilde askeri müdahaleden taraf değil. İkinci grup, NATO öncülüğünde bir askeri müdahaleyi tercih ediyor. Üçün grup ise, askeri müdahalenin, ekonomik yaptırımlar ve diplomatik önlemleri de içeren daha geniş bir organizasyonun parçası olarak uygulanmasını istiyor ve bunun NATO öncülüğünde değil de, geçenlerde Libya'da, Katar liderliğinde kurulan bir uluslar arası koalisyon tarafında yapılmasını tercih ediyor.

Muhalefetin büyük çoğunluğu, gösterilerin barışçıl doğasının devam ettirilmesinden yana. Onlara göre, eğer gösterilere silah karıştırılırsa, bu en çok, gösterileri, Sünni silahlı isyan hareketleri olarak lanse etmeye çalışan rejimin işine yarar. Muhalefetin bu tutumu, Bağımsız Suriye Ordusu ile aralarını açtı. Suriye Ulusal Konseyi hala Bağımsız Suriye Ordusu ile nasıl ilişki kuracağı konusunda net bir fikre sahip değil. Konseyin bazı üyeleri, BSO ile yakın ilişkiler kurulması ile Suriye ordusunun küstürülebileceğini belirtiyor. Fakat diğer bazı üyeler ise BSO'nun, Konseyin askeri kanadını temsil edebileceğine inanıyor. Bugün, BSO'nun, Türkiye'de müzakere başlatma çağrısına rağmen BSO ile Konsey arasında herhangi bir resmi temas kurulmuş değil.

Çoğunluğun, gösterilen barışçıl doğasını devam ettirme çabalarına rağmen gelişen olaylar, muhalefetin silahlanmasını kışkırtabilir. Hâlihazırda, Suriye nüfusu arasında, silahlanmanın arttığına dair kanıtlar mevcut. Suriye'deki aktivistler, silahlanmadaki amacın, nefsi müdafa olduğunu ileri sürüyorlar. Bugün, Irak'taki gibi bir silahlı isyan hareketine dair bir işaret yok. Bu kısmen, Türkiye ve Suudi Arabistan gibi bölge güçlerinin, isyancıları silahlandırma konusunda çaba göstermemelerinden ileri geliyor.

Suudi-İran yarışı yoğunluk kazandıkça, bu durum değişebilir. Irak gibi, Suriye de, Suudi-İran yarışında vekil olabilir. Rus televizyonuna geçenlerde verdiği bir röportajda Esad, komşu ülkeleri, Suriye'ye para ve silah sızdırmakla suçladı. Bu ülkelerin hangileri olduğunun belirlenmesi için daha derin bir araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu da ekledi. Esad yanlısı Lübnanlı müttefikler bana, Katar ve Suudi Arabistan ana sponsorlar olduğunu söyledi. Fakat bu iddiaları destekleyecek herhangi bir kanıt mevcut değil.

Libya'daki gibi, Esad'ı da devirmek üzere bir dış müdahale olmadıkça, aktivistler, muhalefetin silahlanması konusundaki çağrılarını arttıracaklar ve özelde, Bağımsız Suriye Ordusu'nun Esad'ı devirmek üzere bir askeri operasyona öncülük etmesi talebinde bulunacaklar. BSO, parasal desteğe, silaha ve eğitime ihtiyaç duyabilir. Katar ve Suudi Arabistan, bu operasyonun potansiyel sponsorları. Ayrıca BSO'nun liderliğine ev sahipliği yapan Türkiye, gerekli olan lojistik destek, operasyonel destek ve eğitimi sağlamak konusunda müsait bir ülke.

Suriye devlet medyası, hükümetin, Arap ligi bakanlar komitesi ile, Suriye'de akan kanın durdurulması için gerekli önlemlerin alınması konusunda uzlaşmaya vardığını belirtti. Suriye Ulusal Konseyinin bazı üyeleri, Suriye başkanının, sırf göstericilere karşı uyguladığı şiddeti devam ettirmek üzere zaman kazanmak için Arap ligi arabuluculuğunu kullandığı konusundaki şüphelerini dile getirdiler. Ne olursa olsun, Suriye muhalefeti, karşılaştığı can sıkıcı sorunlar yüzünden hemen çözülmeyecektir – ve diyalog, müdahale ve şiddetle ilgili konularla yüzleşme ihtiyacı hissedilecek.

Randa Slim, New America foundation'daki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Programında yardımcı araştırma görevlisi ve Orta Doğu Enstitüsünde bir akademisyendir. Yazılarını Middle East Affairs @rmslim üzerinden takip edebilirsiniz.

 VELFECR

Diğer Haberleri

Putin: İsrail'in Hamas saldırısına tepkisi savaşa değil, Gazze halkına yönelik soykırıma benziyor
Beyaz Saray'a alınmayan Müslüman belediye başkanına destek
Kanada Hükümetinden Yoksullara ve Engellilere 'intihar'Tavsiyesi
Yeni Zelanda'daki Cami Saldırısı Davasında Yeni Gelişme
Yeni Zelanda'da Müslüman Öğreciye Saldırı