Suriye Özgürleşecek, Yeni Suriye Kurulacak, ABD-İsrail-Suud Yenilecek..!
Geçen hafta, Suriye enformasyon bakanlığının uluslar arası İslami radyo ve televizyonlar Birliği üyelerini daveti üzerine Suriye"ye gitmiştim. 100"e yakın katılımcıyla gerçekleşen ve gün boyu süren toplantıda, Suriye enformasyon bakanı Adnan Mahmud ve Beşar Esad"ın siyasi danışmanı Buseyna Şaban"ın Suriye"deki olaylar ile ilgili açıklamaları ve katılımcıların yaklaşım ve vurguları karşısında doğrusu, daha büyük umutlarla geri döndüm.
Buseyna Şaban konuşmasında, Suriye"nin "direniş"in yanında duruşunun bedelini ödediğini söylerken, Adnan Mahmud ise "Suriye"ye yönelik ABD-İsrail komplosu"nun direniş ile başarısızlığa uğratılacağını söyledi. Her iki yetkili konuşmasında "İsrail" için "siyonist düşman" tanımını kullanırken, Suriye"nin Filistin davasına olan desteğinin kesintisiz devam edeceğini, direnişin yalnız bırakılmayacağını vurguladı. Suriye"de siyasi reformları hayata geçirme kararlığı içinde olduklarını belirten Buseyna Şaban ve Adnan Mahmud, Suriye"de siyasi reformların sabote edilmek istendiğini, bunun için de "provakatif saldırılar" gerçekleştirildiğini söyledi.
Bu açıklamaların, "direniş yanlısı medya mensupları" karşısında söylenmiş, "mudaraa ifadeleri" olduğunu düşünsek bile, Suriye yönetiminin bundan böyle ABD ve İsrail karşısındaki duruşunun "pragmatik" bir düzlemden "ideolojik" zemine kaydığını, Suriye ile ABD-İsrail karşıtlığının, "direnişin dili ve projesi"ne oturduğunu belirtebiliriz...
Bu arada katılımcı medya mensuplarının, Suriye yönetimine "somut ve güven verici reformların bir an önce gerçekleştirilmesi" yönündeki çağrısı ise, Suriyeli bakanın "taahhüd"ü ile karşılaştı. Katılımcılar, biraz üstü kapalı olsa bile, Suriye"deki gösterilerin, ülkedeki baskıcı uygulamaların bir sonucu olduğunu, ABD ve İsrail"in planlarının boşa çıkarılmasının, "Suriye halkının tasvibini kazanacak reformlar"ın gerçekleşmesi ile mümkün olabileceğini vurguladılar.
Dolayısıyla, Suriye"deki gelişmeleri bir açıdan "ABD-İsrail Suud şer üçgeni"nin "bölgesel direniş ekseni"ni kırmaya yönelik planların uygulanmak istenmesi ile izah etsek de, ülkede yıllarca sürmekte olan "baasçı baskı, sınırlama, hak ve özgürlük ihlalleri"nin göz ardı edilmemesi gerektiği gerçeğinin de altını çizmek gerekiyor. Bir ülkede, bireylerin hak ve özgürlüklerinin yasal olarak garanti altına alınması gerektiğini belirtmek, o ülkede bireylere karşı bir baskı, dikta, zulüm uygulaması olduğu gerçeğinin de altını çizmek oluyor...
Şam"daki toplantıda katılımcıların, ısrarlı bir şekilde reform vurgusu yapması, Suriye"deki gelişmelerde, halk gösterilerinde "meşru talepler"in olduğuna ve bu taleplerin göz ardı edilemeyeceğine işaret ediyordu.
Dolayısıyla, Suriye yönetimi ABD ve İsrail karşısında, -sevindirici olarak-pragmatik duruştan ideolojik bir duruşa evrilirken, iç dinamiklerde halkın meşru taleplerini karşılaması durumunda, bölgesel direniş ekseninin çok daha güçlü ve etkin derin bir güç kazanacağını söyleyebiliriz.
Suriye yönetiminin bu yönde adım atacağına ümitvarız. Eğer Esad yönetimi, siyasal reformları gerçekleştirme konusunda "taahhüd ettiği" adımları atmaz, göstermelik bir takım değişiklikler ve düzenlemelerle meseleyi geçiştirmeye çalışırsa, o zaman Suriye yönetiminin güvenirliği tamamen kaybolmuş olacaktır.
"Amerikan emperyalizmi ve siyonizmin karşısında duruş" ile "halkının meşru taleplerine karşılık vermeyen zalim bir yönetim" bir biriyle uyuşmaz. Zira "direniş" ABD İsrail projelerine karşı salt askeri bir karşı koyuş değil, "İslam dünyasında, Müslüman halklar arasında hak ve adaletin, insanca ve onurluca bir yaşam"ın projesidir.
Kısacası, halkın meşru taleplerini görmeyen ve onları şiddet yolu ile bastırmaya çalışan bir Suriye yönetimi, destekleyip savunacağımız bir yönetim olamaz.
Bizler bütün Müslüman halkların ve "Suriye halkının özgür, adil ve insanca yaşamı"ndan yanayız. Suriyeli bir kardeşimizin karşılaştığı bir haksızlık ve zulüm, diğer bir Müslüman kardeşimizin karşılaştığı haksızlıktan daha önemsiz değildir. Mısır, Tunus, Libya, Bahreyn, Yemen ve diğer ülkelerde halkların özgür, onurlu ve adil yaşama taleplerinin haklılığı ve meşruluğu kadar, Suriye halkının da aynı hakka sahip olduğuna inanıyoruz ve bu noktada Suriye halkının yanındayız...
Gelin fotoğrafa bir bütün bakalım; emperyalizmin ve siyonizmin bölgesel projelerini akamete uğratacak, bölgedeki ABD işbirlikçiliğine, ihanete, kalleşliğe son verecek bir direniş perspektifini ortaya koyalım. "Ilımlılar cephesi" olarak tanımlanan ve "Suud rejiminin başını çektiği ABD"nin işbirlikçisi güçler"i ve onların projelerini yere çalalım...
Mübarek Ramazan ayına yaklaştık. Rahmet, mağfiret ve bereket ayı Ramazan-ı Şerif"te bütün dünya Müslümanlarına esenlik, İslami direniş cephelerimize zafer dilerken, yaşanılan bunca acı, mazlumiyet ve mağduriyetten sonra, Suriye halkına da özgür, adil ve insanca bir hayat niyaz ediyoruz...
İnanıyoruz ki, Suriye halkı özgürleşecek, kendi yönetimine kavuşacak. Kuşkusuz ki buna Suriye halkının iradesi karar verecek. Beyazsaray ve Tel Aviv"deki haydutların, Riyad ve Amman"daki haramilerin Suriye üzerinden sürdürdükleri hesaplar da biiznillah boşa çıkacak...
Kahrolsun Amerikan emperyalizmi,
Kahrolsun Siyonizm,
Kahrolsun ABD"nin bölgesel işbirlikçileri,
Kahrolsun Suud diktatörlüğü,
Yaşasın özgür Suriye,
Yaşasın direniş"
velfecr