Londra'da yaşayan ve onyıllardır ülkesine dönemeyen Suriye İnsan Hakları Komitesi Başkanı Walid Saffour, Suriye'de Müslüman Kardeşler'e üye olmanın cezasının idam olduğunu söyledi.
Ahmet Zeki Olaş'ın sorularını cevaplayan Saffour, Suriye Ceza Kanunu'nun 49. maddesine göre, 'Müslüman Kardeşlere üye olmak, sempati duymak ya da üyelerinin ailelerine destek verme'nin cezası ölümdür" diye konuştu. 1982'de gerçekleşen Hama katliamı ve sonrasında Müslüman Kardeşler'e yönelik yapılan yargısız infazların başlıca kaynağının da bu madde olduğunu belirten Saffour, ülkedeki Kürtlere yönelik çok ciddi ayrımcılıkların da altını çizdi.
Mazlumder Dış İlişkiler Komitesi başkanı Ahmet Zeki Olaş, Suriye İnsan Hakları Komitesi Başkanı Walid Saffour ile Suriye'de var olan insan hakları sorunlarıyla ilgili bir görüşme yaptı. Suriye İnsan Hakları Komitesi, 1997 yılında İngiltere'de kurulmuş bir insan hakları örgütü olarak her yıl Suriye insan hakları raporu yayınlamakta ve ülkede yaşanan ihlalleri dünya kamuoyuyla paylaşmaktadır.
Ahmet Zeki Olaş: Bize biraz yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Walid Saffour: Suriye İnsan Hakları Komitesi, 1997 yılında kurulmuş bir insan hakları örgütüdür. O günden beri, biz Suriye'de yaşanmakta olan ihlalleri konu edinen çeşitli rapor çalışmaları yapıyoruz.
Bu çalışma için neden Suriye değil de İngiltere seçildi?
Tabi İngiltere'de bu çalışmayı yapmak bizim tercihimiz değildi ancak biz Suriye'de yasaklanmış bir örgütüz, internet sitemiz ve bize ait her türlü materyal, Suriye içinde yasaklıdır.
Suriye'de başlıca ne gibi sorunlar bulunmaktadır?
Suriye ikinci dünya savaşı sonrasında demokratik bir yapıyla yönetilen bir ülkeydi. 1963 sonrası ise olağanüstü hal yasalarıyla yönetilen bir ülke oldu. Olağanüstü hal yönetimi bugün halen geçerlidir. O tarihten itibaren Suriye'de çıkartılmış olan her türlü yasal mevzuat bugün yaşanan insan hakları sorunlarının başlıca kaynağı olmuştur. Mesela 49. Madde. 49. Maddeye göre Müslüman Kardeşlere üye olmak, sempati duymak ya da üyelerinin ailelerine destek vermenin cezası ölümdür. Bu maddeden dolayı binlerce insan ölüme mahkûm edilmiştir. 1982'de gerçekleşen Hama katliamı ve sonrasında Müslüman Kardeşler'e yönelik yapılan yargısız infazların başlıca kaynağı bu maddedir. Bugün halen Hama katliamı sonrası ülkesini terk etmek zorunda kalmış 100 bin insan bulunmaktadır ve bu insanlar mülteci olarak Irak, Yemen, Ürdün gibi ülkelerde çok zor şartlarda yaşamaktadır. Bu insanların çocukları ülkeye dönmek istiyor ve döndüklerinde 49. Madde'den yargılanarak hüküm giyiyorlar.
Düşününki 79 yaşındaki İnsan Hakları Toplumu Başkanı, "Suriye'de yolsuzluklar var ve Suriye'de muhalif bir televizyon yok" dediği için tutuklanıyor ve şu an hapishanede. Üstelik avukat olan bu kişi, 60 yıl emek verdiği Baro'dan da atılıyor. Daha geçtiğimiz aylarda yaşanmış birçok örnekleri var bu söylediklerimin. Bizim internet sitemizden ayrıntılarını görebilirsiniz.
Müslüman Kardeşlere yönelik bu baskı politikalarının yanında insan hakları alanında başkaca sorunlar var mı ülkede?
Suriye'de birçok açıdan sorunlar bulunmaktadır. Kürtlere yönelik çok ciddi ayrımcılıklar yaşanmaktadır. 300 bin civarında Suriyeli Kürdün resmi kimlik veya pasaportu bulunmamaktadır. 100 bin kişinin ülke dışına çıkması yasaktır. Bunun yanında internet ve haberleşme alanında birçok engel bulunmaktadır. Suriye'de muhalif medyadan söz etmek imkânsızdır. Asıl sorun devletin bireyler üzerinde her alanda uyguladığı baskılar ve engellemelerdir. Düşününki bir ülkenin sıradan vatandaşını o ülkenin askeri istihbarat birimleri cezalandırabilmektedir.
Suriye'de yaşanmakta olan bu baskıların kaynağı nedir?
1950'lerde Suriye demokratik bir yapıya kavuştu. 50'lerden sonra 63'te gelen darbeyle beraber yeni gelen darbeci hükümet elitleri, hayatın her alanını denetlemeye başladı.
Suriye'de bir Baas partisi vardır ve Baas partisinin yanında resmi olarak kurulmuş birkaç tane daha parti vardır. Bunun dengelenmesi için onun dışında siyasi bir partiden bahsetmek mümkün değil. Baas Partisi haricindeki partiler yine aynı elitlerce kurulmuş işlevsiz partilerdir.
Suriye cezaevlerinin durumu nedir? Kaç kişi siyasi suçlu olarak tutulmaktadır?
Tahmini olarak burada hiçbir kategoride sayı bilemeyiz. Çünkü her şey gizli olarak yapılmıştır ve kimse sayılarla konuşamaz. Bizim tahmini rakamlarımıza göre 17 bin ile 20 bin arasında kişi bugün kayıptır. 1980 yılında binlerce insan hapishaneye alındı. Bu kişilerden bizim tespit edebildiğimiz 17 bin ile 20 bin arasında kişilerin büyük bir bölümü hapishanede idam edildi. Bunlardan 400 civarında insanın hâlâ hapishanelerde yaşayabileceğini tahmin ediyoruz. Bu bir kategori; diğer bir kategori ise yurt dışında olanlar, bunların çocukları veya torunları Suriye'ye gelmek istiyorlar, "tamam gelin bir sorun yok" diyorlar ama Suriye'ye geldiklerinde hapishaneye atıyorlar.
MAZLUMDER'in de ilgilendiği Er Rezuk isimli bir genç var. 2005 yılına kadar Bağdat'ta yaşıyordu. Babası Hama katliamında Irak'a sığınmış. Kendisi Bağdat'ta bilgisayar mühendisliği 3. sınıf öğrencisi. Hiç ülkesine gitmemiş. 2005 yılında ben ülkeme gitmek istiyorum, ülkemi görmek istiyorum, resmi olarak benim ülkeme dönmemde herhangi bir sakınca var mıdır, diyerek Suriye konsolosluğuna başvuruyor. Konsolosluk bu gence hayır bir sorun yok, dönebilirsin, diyor. Konsolosluk bu konuda resmi belgede veriyor. Bu resmi belge elimizde var. Er Rezuk 2005 yılında ülkesine dönüyor ve içeri alınıyor. 13 Aralık 2009 tarihinde bu genç yargılanıyor ve 49. madde gereği Müslüman Kardeşlere üye olduğu gerekçesiyle idam cezası alıyor. İdam cezası şu an uygulanmadığı için cezası 12 yıl hapse çevriliyor. Babasının Müslüman kardeşler üyesi olmasından dolayı şu an Er Rezuk hapiste.
İnsan hakları savunucularının son zamanlarda yaşadığı mağduriyete dair çeşitli haberler yer aldı medyada?
Suriye rejimi kendi düşüncesi dışındaki herkese düşmandır. Herkesi muhalif olarak görür ve hiçbirini dikkate almaz, hoşgörü ile bakmaz. Biz kesinlikle Suriye içerisinde çalışamıyoruz. Bizim organizasyonumuzun hepsi yasaklıdır. Suriye'de tehlikeli organizasyonlar kapsamındadır bizim çalışmalarımız. Suriye'de üç tane insan hakları kuruluşunun lideri tutuklandı ve bu üç insan hakları kuruluşu şu anda kapanmak üzere. İnsan Hakları Toplumu Başkanı Muhanned El- Hasan, resmi yetki belgesi olmasına rağmen tutuklandı. İnsan hakları alanında hiçbir çalışmaya tahammül gösterilmiyor.
Türkiye'den, özelliklede son dönemlerde ilişkilerin iyileştiğini düşündüğümüzde, beklentileriniz nelerdir?
Biz şunu söylüyoruz: Suriye bugün için Türkiye ile ve uluslararası toplumla bağını güçlendiriyor bu olumlu bir gelişme ve desteklenmeli, ancak Türkiyeli yetkililerin ülkede yaşanan insan hakları ihlallerini göz ardı etmemesi gerekmektedir. Kürtlere yönelik uygulanan ayrımcılığın sona ermesi, Müslüman Kardeşler üyesi yurt dışında bulunan mültecilerin dönüşünün kolaylaştırılması ve 49. Madde gibi bazı yargı reformlarının yapılması noktasında, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuya daha fazla ehemmiyet göstermelerini istiyoruz. Kendilerinin bu yönde yapacağı girişimler kanaatimizce olumlu neticelenecektir. Türkiye'de bulunan sivil toplum kurumlarından ve medyadan bu sorunun çözümü için daha fazla katkı bekliyoruz.
Teşekkür ederiz
Ben de teşekkür ediyorum.