Bir kaç gündür Suriye güçleri Babül Heva kapısını geri almaya çalışıyordu, ama başarılı olamadılar.. Yakındaki bir köye saldırdılar, oradan da kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar..
İran Irak üzerinden Suriye'de Esed rejimine para, silah ve asker gönderiyordu, artık o yol da kapalı.. Geri çekilmeye çalışan bir çok İran askeri muhalefetin elinde..
İran, Humeyni devriminden buna yana en büyük yanlışını yaparak, Şah benzeri bir adamı, Sünni kardeşlerine karşı destekledi ve bu konuda Rusya ve Çin'le işbirliği yaptı..
İran yönetimi Esed'i destekleyerek neyi elde etmek istiyorsa, onu artık kaybetti. İslam dünyasını, Arap dünyasını da kaybetti..
Şu anda ülkenin % 60'ı muhaliflerin denetiminde. Irak kapısını tamamen muhalefet kontrol ediyor. Kuzeyde Babül Heva ve Ürdün koridoru da tamamen muhaliflerin denetiminde. Bu arada Kilis'ten sonra Öncüpınar sınır kapısının Suriye tarafındaki Esselame sınır kapısı da muhalefetin denetimine geçti..
Suriye rejimi, bir kısım silahlarını Şii bölgelerine kaydırırken, Doğuda PKK'ya silah ve mühimmat veriyor.. İsrail Suriye'nin elindeki kimyasal silahların Hizbullahın eline geçmesinden kaygı duyduğunu açıklasa da, asıl korkusu, Filistin'le iç içe geçmiş olan İhvan güçlerinin eline geçmesinden kaygı duyuyor. Onun için de Suriye'nin kimyasal silah ve kısa-orta menzilli füze rampalarını vurmak istiyor..
Suriye'de Filistin cephesinden gelen çok sayıda insan var ve bunlar olaylar sona erdiğinde geri çekilirken ellerindeki silahları kendi bölgelerine taşıyabnilirler. Bu da İsrail'e karşı ciddi bir tehdit oluşturuyor.. İsrail bu konudaki kaygılarını ABD ve İngiltere'ye iletmiş durumda.. Onun için Batılı ülkeler bu işin bir an evvel bitirilmesini istiyor.
Bu şartlar altında Yahudi asıllı Rus oligarkların etki alanı içindeki Putin'in Suriye'ye karşı operasyon konusunda artık daha fazla direnmemesi söz konusu.. Aksi halde kontrol dışı silahların bölgede sadece İsrail için değil, silah ihtiyacı içindeki eylemci grubların ekmeğine yağ sürmüş olacak..
Suriye Şam'da kalbinden vurulduğu günden beri her gün şartlar Esed rejiminin aleyhine gelişiyor. En son İdlib'teki cezaevi muhaliflerin eline geçti ve 6000 civarındaki siyasi tutuklu serbest kaldı.
Bu ara Suriye diasporası da ülkeye giriş yapmaya başladı.. Gelen haberlere bakılırsa, Nuseyri güçleri güvenli bölgelere çekilmeye başladılar.. Bu gruplardan bazılarının ise işlerin kötüye gittiğini görerek ülkeden ayrılmaya başladığı belirtiliyor.
Önümüzdeki günlerde elçiliklerin muhaliflerin eline geçmesi ile Suriye rejiminin fiilen çökmesi bekleniyor.. Türkiye'de sınır bölgesindeki PKK'lılar Muhaberat'ın silah vermesinin ardından Ankara sınır bölgesine daha fazla askeri birlik göndermeye başladı..
Suriye muhalefeti, bir yandan yeni bir hükümet kurulması, öte yandan ekonominin rayına oturması, suçluların yakalanması, diasporanın ülkeye kabulü, komşu ülkelerdeki kamplarda yaşayanların evlerine dönüşlerinin sağlanması gibi bir çok sorunla başetmek için yoğun bir çalışma içinde..
Ülkede düzenli bir nüfus kaydı bile yok. En sağlam kayıtlar Muheberat kayıtları. Yani, Esed sonrası Suriye'nin tepeden tırnağa yeniden inşa edilmesi, siyasetin ve ekonominin kayıt altına alınması gerekiyor..
Bu saatten sonra Çin ve Rusya'nın takınacağı tavır da önemli.. Rusya'nın artık müzakereler yoluyla elde edeceği bir başarı yok. Çin ve Rusya da İran gibi, Esed'i desteklemekle ne elde etmek istiyorlarsa, onu kaybettiler artık..
Esad ise bu saatten sonra dünyanın neresine kaçarsa kaçsın, sonunda Miloseviç'in yanına gidecek. Tabii halkın elinden canını kurtarabilirse..
Ramazan'a kan ve gözyaşı içinde girdik. 2. gün Reyhanlılar iftar için top sesi beklerken, hükümet kuvvetleri, tam iftar saatinde vurdular muhaliflerin kontrolündeki gümrük kapısını.. 12 saati bulan saldırının ardından geri çekilmek zorunda kaldılar..
Reyhanlı'ya bakan, Reyhanlı yolu üzerindeki dağlarda köylerinden kaçan binlerce insan dolaşıyor bugün..
Suriye'de bunlar olurken, kötü bir haber de Siyam'dan, namı diğer Myanmar'dan geldi.. Arakan Müslümanlarına karşı vahşi bir katliamdan söz ediliyor..
Dünya henüz Myanmar katliamına uyanmadı daha.. Yaşananlar tam bir vahşet..
Dünyanın bu vahşet rejimlerine arka çıkan, destek veren hükümetleri iyi tanıması gerek..
Arap baharı ya da uyanışının diğer ülkelere de genişlemesi ve mazlum halkların bu konuda el ve gönül birliği yapmaları gerekiyor..
Yeni bir dünya kuruluyor. Bu zor ve sancılı bir süreç olacak..
19. yüzyıl sonunda komünizm, kapitalizm ve faşizmin gölgesinde şekillenen kavram ve kurumlarla 21. yüzyılın dünyasını, ihtiyaçlarını, sorunlarını anlamak ve çözüm üretmek mümkün değil.. BM de değişecek, global ekonomik düzen de, siyasi düzen de. Sınırlar da değişecek, iktidarlar da, rejim de. Amerika da değişecek, Rusya da, Çin de, AB de. Arap ülkeleri de değişecek, "Eski hal muhal! Ya yeni hal, ya izmihlal"
Selam ve dua ile.
yeniakit