Suriye’de tekrar en başa dönülüyor

Mehmet GÖKTAŞ

Suriye meselesinin en başı neresiydi?

Suriye bir başka blokun üyesiydi. Bu unutulduğu, gözden kaçırıldığı veya önemsenmediği için olanlar olmuştu.

Arap Baharıyla birlikte söz konusu ülkelerin bir kısmında yönetimlerde bir takım değişiklikler olmuştu. Suriye’de de böyle bir değişimin olabileceği zannedilmiş, Esed’i devirip yerine birileri geçtiğinde meselenin tamam olacağı düşünülmüş veya zannedilmişti.

Halbuki Suriye’nin diğer Arap ülkelerinden bir farkı vardı; Suriye bir başka blokun üyesiydi, bir başka dünyanın üyesiydi ve o blok, o dünya buna kolay kolay müsaade etmezdi.

Hatta bizzat Beşşar Esed bile buna güç yetiremezdi: “Benim halkım bugünkü durumundan mutlu ve müreffeh değil, en iyisi blokumu değiştireyim, Rusya-Çin-İran blokundan çıkıp birçok Arap ülkesinin yaptığı gibi ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu Amerika-Avrupa blokuna geçeyim dese buna asla müsaade etmezlerdi.

Bu durumu bugün hâlâ anlamayanlar var, içerideki yönetimin devrilmesiyle bu meselenin biteceğini zannedenler var.

Dönüp dolaşılıp bugün yine aynı noktaya gelindi ve bu soru hâlâ cevabını bulamadı; Suriye’nin blok değiştirmesi ne kadar mümkündür? Rusya ve İran Suriye’yi kendi bloklarından çıkarabilirler mi? Rusya’nın hesaplarını bir tarafa bırakalım, İran’ın Arap dünyasındaki tek partnerinin Suriye ve bugünkü Esed rejimi olduğunu da hiç unutmayalım.

Biz şimdi bu konuda kimin haklı kimin haksız olduğunu konuşuyoruz, olaya biraz daha uzaktan, fotoğrafın tamamına bakarak bunları söylüyoruz.

Bu soru koca bir dağ gibi önümüzde durmaktadır.

Amerika’nın Suriye’den erinde geçinde def olup gideceği, Suriye’nin yine eski blokunda kalacağı kanaatindeyiz.

Durum böyle olunca Türkiye’nin Suriye konusunda Amerika ile anlaşmasından daha ziyade öteki blokla anlaşması çok daha önemlidir.

Ve Suriye’nin kendisinin sahili selamete çıkabilmesinin ancak kendi blokunda kalarak yapılabileceği görülüyor.

Hatta kendi blokunda kalsın ama artık bugünkü yöneticilerle değil. Eli, milyona yakın insanının kanına bulaşmış, on milyon insanını yerinden yurdundan etmiş bu zalimler mutlaka gitmelidir.

Fakat Suriye’yi bulunduğu bloktan çıkarmaya zorlamanın nerelere varacağı görünmektedir.

Müslümanlar olarak bizim Suriye hakkındaki ideal düşüncemiz elbette bu değildir, kimse bizi bununla tanımlamasın. Fakat unutmayalım ki

 “Def-i mazarrat celb-i menfaatten evladır.”