Tuncay Özkan'ın adını son duyduğumda, bir partinin genel başkanı olduğu yönünde idi.. Hapisteyken dostları onu bir partinin genel başkanı yapmışlardı. Sahi kaç kişiydiler. Onu bilen yok..
İlk seçimde kaç kişi olduklarını göreceğiz.. "Laik İslâmcılığın" yeni öncüsü Tuncay Özkan.. Yaşar Nuri'nin Laik İslâm'ı tutmadı, Zekeriya Beyaz'ın performansını bu seçimlerde göreceğiz derken, bir de Tuncay Özkan çıktı.
Hani bu sıralar "Tuncay" deyince herkesin aklına önce Tuncay Güney geliyor.. Tuncay Özkan sanki Güney'i kıskanmış olmalı ki; gazeteciliğinden, Ergenekonculuğundan sonra bir de parti lideri olarak sahne aldı..
Güney de her boyaya girmiş ama, Parti Genel Başkanlığına oynamamıştı.. Özkan fark attı derken, son gelen haber Özkan'ı zor durumda bırakacak gibi. "Garih cinayetinde Yener Yermez'i Tuncay Özkan yönlendirdi" iddiası bir ortaya atıldı, sonra sustular.. Zaten Yermez'in iddiaları yeterince çarpıcı.. "Yargılama süreci", "kanlı pantolon", iddiaya göre her şey kurgu.. İster misiniz Yermez, iddiaları tekrar geri alsın..
Ama Yermez'in iddialarını doğrulayan bir şey var, o da Yermez, avukatı Mustafa Yalçınkaya'ya gönderdiği mektubunda Garih cinayeti zanlısı olarak gözaltına alındığında, Ergenekon Terör Örgütü'ne yönelik soruşturma kapsamında tutuklu Tuncay Özkan'ın "o zamanlar kaleme aldığı yazılar incelendiğinde nasıl bir yönlendirme yapıldığının görüleceğini" öne sürdü. Yermez, Tuncay Özkan'ın o dönem Milliyet gazetesindeki yazılarında cinayetin işlendiği günden yakalanma sürecine kadar hemen her gün Garih cinayeti ile ilgili yazılar yazdığına dikkat çekti.
Gerçekten de o yazılar okunduğunda manüplasyon çok açık bir şekilde görülüyor. Gerçeği arama değil, saptırma yönünde yazılmış yazılar.. Bu durum en azından Tuncay'ın bu konuda bilgi sahibi olduğu kuşkusunu doğrulayacak nitelikte..
Zaten bir diğer Ergenekon tutuklusu da fiilen işin içinde Yermez'in iddialarına göre.. Olayda adı geçen kişi Doç. Dr. Ümit Sayın.
Dün bunları konuşuyorduk, bugün şaibeli bir şekilde Tolon"un serbest bırakılmasını konuşuyoruz.
Bu arada Yener Yermez'in nerede olduğunu arıyordu annesi..
Bana kalırsa Tolon'un dışarı çıkması, onun rahatını ve mutluluğunu artırmayacak.. Hem kendisi ve hem de ülke açısından daha zor bir süreç başlayacak.
Birileri bu gelişmelerden moral bulup direnecek. Bu iş uzayacak. Birileri de ellerindeki başka bilgi ve belgeleri, tanıkları servis edecek. Olaylar keskinleşecek..
Yani "Bizim Sovyet"in işi zor.. "Politbüro" köşeye sıkışsa da teslim olmaya niyetleri yok..
Birileri birilerini susturmaya kalkabilir. Seçim öncesi, son derece gergin bir ortamdan geçiyoruz..
Aslında deşifre olmuş bir darbenin sorumlularının bu kadar cüretkâr olmalarını anlamak kolay değil..
Bu sürecin Genelkurmay Başkanı'nın Başbakan'la görüşmesinin ardından gelmesi, bazı soruları akla getirmiyor değil..
Hâlâ ek iddianame gündeme gelmedi.
Yarın ek iddianame mahkemeye sunulunca, bu kişilerin tekrar tutuklanması gerekirse ne olacak?..
Bir yandan bunlar olurken, öte yandan Ankara'da yeni bir dava daha başlıyor: Susurluk davası. Ağar sanık sandalyesine oturtuluyor.. Daha önce "Tuğlayı çekersem duvar yıkılır" diyen ve bir dönemin en önemli isimlerinden olan Mehmet Ağar, ilk duruşmada suçlamaları reddetti ve Abdullah Çatlı'yı basından tanıdığını söyledi, "Hayatım boyunca hukuka bağlı hizmet ettim" dedi, suçlularla mücadele ettiğini söyledi.. "Şahin ve Eken'in terörle mücadelede çok katkısı oldu.", "Tarık Ümit ve Yaşar Öz'ü muhbir olarak kullandık" dedi.
Davaya müdahillik talebi ile çok sayıda avukat katıldı.. Davanın ileri aşaması, en az Ergenekon davası kadar ilgi çekici bir hal alacağa benziyor..
Ve tabiî, bu iki davanın birbirini nasıl etkileyeceği de merak konusu..
Şimdilik Ağar'ın fazla bilgi vermek istemediği görülüyor..
Ama bazen seçime doğru tartışmaların kızışacağını ve seçimlerden sonra davanın yeni bir veçhe kazanacağını düşünüyorum.
Bu davanın bundan böyle üstü örtülemez. Belki zamana yayılır, uzatılır. Uzadıkça da bu işin maliyetinin, sanıklar, ülke ve Türkiye için daha ağır ve yüksek olacağını düşünüyorum..
Selâm ve dua ile..
vakit