Suud Konsolosluğunda Eylem(FOTO)

Savunmasız ve masum Yemen halkını füze ve fosfor bmbalarıyla katleden Suudi Arabistan rejimi İstanbul'da protesto edildi

Savunmasız ve masum Yemen halkını füze ve fosfor bmbalarıyla katleden Suudi Arabistan rejimi İstanbul'da protesto edildi.

İsra Kültür Merkezi tarafından organize edilen protesto gösterisine 500 civarında İstanbullu katıldı.

Dördüncü Levent Metro durağından Suudi Arabistan'ın İstanbul Konsolosluğu'na düzenlenen meşaleli yürüyüşte, sık sık tekbirler getirdi, "İslam Ümmeti Kabul Etmez Zilleti", "Müslüman Uyuma, Kardeşine Sahip Çık", "Katil Kral Hesap Verecek", "Müslümanlar Kardeştir" "Her Yer Saada Hepimiz Saadalıyız", "Suud Kralı Amerikan Uşağı", "Katil Kral Hesap verecek" "Filistin'de Yahudi Mekke'de Suudi" "Dişe Diş Kana Kan, İntikam", "Müslüman Zulme Boyun Eğmez" İslam Dinimiz Özgürlük Yolumuz" şeklinde sloganlar attı.

"Suudilerin Katliamlarını Unutmayacağız" yazılı pankart taşıyan göstericiler, "Hangi Suçtan Ötürü Öldürüldü", "Müslümanların Kanı Zalimleri Boğacak", "Katil Kral Sonun Gelecek", "Bu Hainleri Unutmayacağız", "Suud Amerikan Krallığı" dövizlerini taşıdılar.

Göstericilere hitap eden İsra Kültür Merkezi yöneticisi Nureddin Şirin, Suudi Arabistan'ın katliamlarını kınarken, İslam dünyasına da savaşın durdurulması için harekete geçmesi, katliamlara sessiz kalmaması çağrısında bulundu.

Şirin, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"Değerli bacılar, kardeşler, basın mensupları..

Bugün buraya Suud rejiminin, Yemen'in kuzeyinde masum ve savunmasız bir halka, kadınlara, çocuklara ve bebeklere karşı, savaş uçaklarından attıkları füzelerle ve yağdırdıkları fosfos bombalarıyla katledilen çocukların, kadınların, bebeklerin, masum ve savunmasız sivillerin acısını dile getirmek, onlara karşı gerçekleştirilen soykırımı protesto etmek ve lanetlemek için geldik.

Bilindiği üzere şuanda Yemen'in kuzeyinde Saada bölgesinde hem diktatör Yemen rejimi hem de katil Suud rejimi savaş uçaklarıyla tanklarıyla, füzeleriyle top yekün bir saldırı sürdürmektedir.

Ve aynı şekilde Amerika'nın desteğiyle, Ürdün Komandoları da bu savaşta Suudilerin yanında masumlara karşı saldırılarını sürdürmektedir.

Kardeşler! Bacılar!

Hafızamızı biraz zorlayacak olursak Siyonist güçlerin 1982'de Beyrut'ta, Filistin mülteci kampı Sabra ve Şatilla'da nasıl bir soykırım gerçekleştirdiğini göz önünü getirelim. Aynı şekilde 1996 yılında Lübnan'ın Kana şehrinde bir mülteci kampında masum kadın ve çocukların, Siyonist işgal güçlerinin attığı füzelerle nasıl parçalandığını göz önüne getirelim. Aynı şekilde, Siyonistlerin Gazze'de, Beyt Hanunda ve özellikle de bu senenin başında Gazze'ye karşı sürdürdükleri, 22 gün süren, karadan ve havadan bombardımanlarla, Gazze'nin nasıl kan gölüne çevrildiğini, kundaktaki ve beşikteki bebeklerin annelerinin yanında ya da kucaklarında, evlerinde, odalarının içerisinde, nasıl öldürüldüğünü, bedenlerinin nasıl parçalandığını göz önüne getirelim. Bunların görüntülerini ve resimlerini, az çok biliyoruz.

İşte burada dövizlerin bazılarında, görüldüğü gibi Suud rejimi de Siyonistlerin yaptığının aynısını Yemen'de yaptı. Siyonistler nasıl ki Beyrut'ta, Kana'da, Gazze'de savaş uçaklarından bombalar yağdırdıysa, füzelerini fırlattıysa, aynı şekilde Suud rejimi de Siyonistlerden öğrendiği savaş taktiklerini Yemen halkına karşı uyguluyor. Suud rejiminin katliamlarıyla Siyonist rejimin katliamları arasında hiçbir fark yok. Siyonist rejimin katil, terörist, kan içici şefleriyle, Olmertlerle, Baraklarla, Pereslerle, Suud kralı Amerikan uşağı Kral Abdullah arasında hiçbir fark yok!

Suud rejiminin, Yemen diktatörünün arkasında emperyalistler var, Siyonistler var. Onların silahları ve bombalarıyla masum bir halk katlediliyor. Peki, masum ve savunmasız kardeşlerimizin, Husi kardeşlerimizin yanında kim var? Nerede insanlık vicdanı? Nerede adalet? Nerede kardeşlik? Rasulullah buyurmamış mıydı ki : "Müslümanlar sevinçte ve tasada bir vücudun azaları gibidir. Vücudun bir organı acı duyarsa bütün vücut bunu duyar." 1.5 milyarı aşkın İslam ümmeti, İslam ülkeleri, İslami kuruluşlar, dernekler, vakıflar, cemiyetler neredesiniz? Acaba altı aylık, bir yaşındaki bebek, beş yaşındaki bir çocuk Suud rejiminin füzeleriyle parçalandıysa, fosfor bombalarıyla yanıp küle döndüyse, o zaman sorulmayacak mı "Hangi suçtan ötürü öldürüldü?", "Suçları neydi bunların?", "Bebeklerin, kadınların, çocukların suçların neydi?"...

Neredesiniz ey haktan ve adaletten yana olduklarını söyleyenler? Neredesiniz ey insan hakları savunucuları? Zulme ve zalime karşı olmayı, direnmeyi kendilerine görev bilenler neredesiniz? Niçin bu suskunluk? Niçin bu körlük? Niçin bu tepkisizlik?

Bu çocuklar, yarın Ruzu mahşerde dile gelince "Yarabbi, bizim üzerimize tonlarca bomba yağarken, alev saçan fosfor bombaları dökülürken, dünyada 1.5 milyarı aşkın kardeşimiz vardı. Biz bekliyorduk ki kardeşlerimizin feryadları yükselecek. Fakat onlar bizlerin yanında olmadı. Vücudumuz parçalanırken bu katillere dur diyen ortaya çıkmadı" diyecektir. Biz, bunun hesabını nasıl vereceğiz?

İslam beldeleri, Mekke ve Medine, İngiliz emperyalizminin eliyle, Hicaz topraklarına yerleştirilen Suud krallığının kirli çizmeleriyle çiğnenmektedir. Bugün dünyandan yüzbinlerce müslüman, Beytullah'ı ziyaret için Mekke'ye gittiler. Ama biliyormusunuz ki Suud rejiminin polisleri, askerleri, istihbaratçılar, en yüksek alarma geçti. Niçin? Acaba birilerinin elinde bomba mı silah mı var? Hayır! Onlar, "kahrolsun Amerika, Kahrolsun İsrail" diye bağıran birisini görseler, üzerine kurşun yağdıracaklar!

Beytullah'ı Haram ziyaretçilerini, kalleşçe haince kana bulamışlardı. Onların suçu neydi o zaman? Onlar, ihramdıydılar. Onlar, emin beldedeydiler. Allah, Kabe'yi emin kılmıştı. Allah, Mekke'yi emin kılmıştı. Ama, Mekke'ye hakim olan Suud güçleri, Mekke'nin ne emniyetini ne de kudsiyetini kabul etti. Onlar o zaman hep birlikte "Amerika'ya ölüm olsun! İsrail'e ölüm olsun! Rusya'ya ölüm olsun" diye feryad ediyorlardı. Çünkü Allah, Tevbe suresinde Mü'minlere müşriklerden teberri etmelerini, Allah'ın evinde Haccı ekber'de müşriklere karşı tavırlarını ortaya koymalarını emretmişti. Ancak o Müslümanlar "Kahsolsun Amerika! Kahrolsun İsrail" diye haykırdıklarında, Siyonist işgalcilere karşı Filistin intifadasını savunduklarında, Suud rejiminin katil güçleri, otamatik silahlarla, yüzlerce hacıyı katletmişti.

Bakınız tarih yine tekerrür etti. Yemen'deki, Saada'daki kardeşlerimiz, hep birlikte, çocuğuyla, kadınıyla, yaşlısıyla, hep beraber "Amerika'ya Ölüm! İsrail'e ölüm! Yahudiler'e ölüm! Zafer İslam'ındır" şeklinde haykırmaktaydılar. Suud şimdi yine "Amerika'ya ölüm olsun", "İsrail'e ölüm olsun" diyenlere karşı, katliam işlemektedir. Zafer İslam'ındır, Allah'u Ekber diyenlere karşı katliam işlemektedirler.

Saada'daki Husi kardeşlerimiz, Siyonist işgal güçleri, Gazze'yi 22 güm bombardımana tuttuğu zaman, karadan ve havadan Gazze'ye karşı soykırım ve yıkım saldırılarını sürdürdüğünde, bu kardeşlerimiz onbinler halinde geceli gündüzlü Siyonist rejimi protesto etmişlerdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katil Siyonist rejimin şefi Peres'e karşı onurlu bir tepki gösterdiği için, Yemen'in kuzeyinde başbakan Erdoğan'ın resimlerini taşımışlardı.

Bu kardeşlerimiz, kavmiyet ayrımı yapmıyorlar. Bu kardeşlerimiz, Şii-Sünni ayrımı yapmıyorlar. Onlar, kendilerini İslam ümmet için, Filistin için, Gazze için, Kudüs için yiğitçe feda ediyorlar. Onlar, Yemen'de kahrolsun İsrail diye feryatlarını yükselttiği zaman, Yemen diktatörünün kanlı güçleri onlara saldırmıştı.

Gerek Suud gerekse Yemen ordusunun bu kardeşlerimize saldırmalarının asıl sebebi, bu kardeşlerimizin Siyonizm, emperyalizm karşısında Filistin'le dayanışma içerisine girmeleridir. Bunun bedeli işte böyle ödemekteler.

Siyonistlerin Gazze'ye yaptığı saldırılar sırasında "hepimiz Gazzeliyiz her yer Gazze" diyorduk. Şimdi yin aynısını söylüyoruz. "Her yer Saada'dır biz Saada'yız".. Bizler, İslami nizamın Muhammed'i nizamın bütün topluma yayılmasından yana yız. Bunun içinz bizler de Husi kardeşlerimizden yanayız. Husi kardeşlerimizle birlikte el ele yürek yüreğeyiz. Onların acıları, bizim acılarımız, onların sevinçleri bizim sevinçlerimiz, onların kanı bizim kanımızdır."

Gösteri sonunda Suud Kralı Abdullah'ın bayak büy bir resmi ayakkabılarla dövülürken Amerika Başkanı Obama ve Bush'la çekilmiş fotoğrafları da ateşe verildi.

İsra Kültür Merkezi'nin basın açıklamasının tam metnini sunuyoruz:

Değerli bacı ve kardeşlerimiz,

Değerli basın mensupları,

Bilindiği üzere Suudi Arabistan savaş uçakları Yemen'in kuzeyindeki sivil yerleşim bölgelerine füzelerle ve fosfor bombalarıyla saldırarak çok sayıda masum ve savunmasız Yemenliyi katletti. Kelimenin tam anlamıyla bir soykırım olan bu saldırı sırasında kundaktaki bebeklerden çocuklara kadar birçok sivil Yemenli vahşi bir şekilde öldürüldü, çoğunun cesetleri de tanınmaz hale geldi.

Suudi Arabistan bu saldırılarına gerekçe olarak, Yemen'in kuzeyindeki Husi direnişçilerin Suudi Arabistan topraklarına girerek Suud askerlerini öldürdüğü iddiasını ileri sürdü. Halbuki Suud rejimi Yemen ordusuna açık destek vererek, Husileri katletmesi için kendi topraklarını Yemen ordusuna açtı ve Yemen ordusu Suudi Arabistan toprakları üzerinden Husilere ve sivil halka karşı yoğun bir bombardımana geçti. Husiler de Suud devletinden çatışmalardan uzak durmasını, Yemen ordusunun kendi topraklarını kullanmasına izin vermemesini istemesine karşın, Suudiler Yemen ordusuna karşı her türlü askeri ve lojistik desteğini sürdürdü.

Bunun üzerine, Husi direnişçiler Suudi Arabistan topraklarında üslenen Yemen ordu güçlerine karşı kendini savununca, bu kez Suud rejiminin kendi askeri güçleri devreye girerek Husilere saldırdı. Husi savaşçılarının Suud askerlerinin saldırısına karşılık vermesi üzerine birkaç Suudi Arabistan askeri öldürüldü.

Suudi Arabistan bunun üzerine savaş uçakları ile Yemen'in kuzeyine saldırarak sivil yerleşim bölgelerine fosfor bombaları atarak büyük bir katliam gerçekleştirdi. Suud rejiminin insanlık dışı bu saldırıları hala daha devam etmektedir.

Siyonist İsrail güçlerinin yakın tarihte Filistin ve Lübnan halkına yönelik gerçekleştirdiği soykırım saldırılarının bin benzerinin Suud güçleri tarafından savunmasız ve masum Yemen halkına karşı gerçekleştirilmesi tamamen bir soykırım ve insanlık suçudur. Barbarca sürdürülen bu saldırılar karşısında bütün dünya Müslümanlarının, yeryüzündeki bütün adalet taraftarları ve insan hakları savunucularının seslerini yükseltmeleri, bu Suud katillerinin durdurulması için harekete geçmesi İslam kardeşliğinin gereği ve bir insanlık görevidir.

Ancak ne yazık ki uzun zamandır sürmekte olan bu katliamlara dünyadan hiçbir tepki gelmiyor. Ankara'da Yemen ve Suudi Arabistan büyükelçilikleri önünde düzenlenen protesto eylemlerinin ardından şimdi de bizler burada bu katil Suud rejimini protesto etmeye geldik. Buradan hem Türkiye Müslüman kamuoyuna, insan hakları kuruluşlarına, özgürlük ve adalet yanlısı tüm özgür insanlara bir çağrıda bulunuyor, masum ve savunmasız bir halka karşı sürdürülen bu soykırımın durdurulması için feryatlarını yükseltmelerini istiyoruz.

Aynı Cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanına da bu soykırım saldırılarına karşı gerekli diplomatik girişimlerde bulunmalarını ve masum insanların kanlarının dökülmesini durdurmalarını istiyoruz. Sayın Başbakan Davos'da Shimon Peres'e "one minute" diyerek Siyonistlerin katliamlarına karşı onurlu bir tepki göstermişti. Suudi güçlerinin Kuzey Yemen'de gerçekleştirdiği katliamlar Gazze katliamlarından hiç de geri kalan değilken, peki Sayın Başbakan Suud rejiminin katliamlarına karşı niçin sesini hiç çıkarmıyor? Suud kralının çocuk katili Shimon Peres'ten bir farkı var mı? Türkiye hükümetinin bu sessizlik ve tepkisizliğinden büyük bir üzüntü ve bundan da öte utanç duyduğumuzu belirtmek istiyoruz.

Buradan katil Suud krallığına da şunu söylüyoruz ki; döktüğünüz masum insanların kanı sizi er geç boğacak ve bu soykırımların hesabını mutlaka vereceksiniz. Mübarek ve mukaddes İslam toprakları üzerinde İngiliz emperyalizmin eliyle kurduğunuz gayri meşru saltanatınızla İslam ümmetine her zaman ihanet ettiniz. Allah'ın evinin yanı başında, İslam'ın ümmetin azılı düşmanı emperyalist ve siyonistlerden teberri eden Müslümanların üzerine kurşun yağdırarak yüzlercesini şehit ettiniz. Siz Mekke'de "Kahrolsun Amerika" "Kahrolsun İsrail" diye haykıranları kana buladığınız gibi, Kuzey Yemen'de de aynı feryatları yükseltenlerin üzerine tonlarca bomba yağdırıyorsunuz. Çünkü siz Amerika'nın uşağı, Beyaz Saray'ın kölesi ve Siyonistlerin suç ortağısınız.

Yemen'de gerçekleştirdiğiniz bu katliam bir kez daha hain krallığınızın ne denli zalim ve ne denli kan içici bir rejim olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Acaba bu katliamların karşılıksız kalacağını, hesabının sorulmayacağını mı sanıyorsunuz? Şunu asla unutmayasınız ki, tarih boyu gerçekleştirdiğiniz katliamlarda döktüğünüz her bir damla kan, ilahi adaletin çelik pençeleri olarak boğazınızı sıkacak ve hak ettiğiniz cezayı size verecektir.

Bizler Türkiyeli Müslümanlar olarak, mezhep, kavim ayrımı yapmaksızın, ümmet olma sorumluluğu ile, Yemen'in kuzeyindeki Husi kardeşlerimize kardeşlik ve dayanışma ellerimizi uzatıyor ve onların haklı mücadelesinde yalnız olmadıklarını haykırıyor, diktatör ve hainlere karşı sürdürdükleri direnişi selamlıyoruz.

Kahrolsun Suud diktatörlüğü

Kahrolsun bebek katili Faşist kral

Kahrolsun emperyalizm ve siyonizmin hain işbirlikçileri

Yaşasın İslam ümmetinin kardeşlik ve dayanışması

Yaşasın tevhid, adalet ve özgürlük mücadelesi

Yaşasın İslami vahdet

İSRA KÜLTÜR MERKEZİ

Not: Meşaleli protesto ve basın açıklamasının tamamını, Kudüs Tv'de izleyebilirsiniz.
































































































Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı