Suriye rejim muhaliflerinden ve Paris'teki İnsan Hakları Arap Komitesi sözcüsü Dr. Haytham Manna'a, Al-Manar internet sitesiyle yaptığı bir röportajda, Suudi Arabistan'da fikir suçundan dolayı hapiste yatan kişi sayısının, Suriye'dekinden daha fazla olduğunu belirterek. "Suudi Arabistan'da 5000'e yakın insan, fikir suçundan dolayı hapiste. Ayrıca, bunların bir kısmı hakkında son 6 yıldır hiçbir haber alınamıyor" dedi.
"Suudi Arabistan'da birçok kişi, suça teşebbüs 'şüphesi' ile keyfî tutuklamalara maruz kaldı. Bazı insanlar, İsrail'in Gazze Şeridine saldırısı sırasında, Gazzelilerin haklarını savunmak üzere yapılan gösterilerde, fikirlerini ifade ettikleri için tutuklandılar ve bu insanlar, o zamandan beri hapisteler" diyen Menna, Suud rejiminin Filistin davasının destekçilerine karşı nasıl davrandığını dile getirdi.
Dr. Manna'a, İnsan Hakları Arap Komitesinin, geçen iki ay içerisinde, sadece bir sebep için, uluslar arası insan hakları örgütleri ile birlikte yaptıkları icraatları anlatarak "300 davanın sonuçları, büyük bir gizlilikle saklandı ve hatta avukatların, basına konuşmalarına izin verilmedi. Bazen müvekkillerini görmeleri bile yasaklandı. Ayrıca, geri kalan davalar da gizlilik içerisinde yürütüldü.
Bu sebepten, hala içerde tutulan 5000 insanın hayatlarıyla ilgili endişe duyuyoruz. Uluslar arası ve Arap insan hakları örgütlerinden, Suudi Arabistan'daki bu keyfî tutuklamalarla ilgili genel bir uyarı var. Öncesinde herhangi bir siyasi gündem olmaksızın, Eylül ve Ekim aylarında göreceğiniz gibi bu konu, ilave raporların düzenlenmesi çağrısında bulunuyor. Fakat bu raporlar sadece ülkedeki hak ihlallerinden dolayı değil, Suudi rejiminin - Amerika'nın böylesine başarısız bir savaşın üzerini çizdiği sırada- terörizme karşı devam eden siyasi savaşından ötürü de düzenlenecek" dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 3/9/2009 tarihinde, birçok meseleyi içeren, Suudi Arabistan'daki İnsan hakları ile ilgili yayınladığı raporda, hak ihlallerini ve Şiîlere karşı uygulanan mezhepçi ayrılıklar ile sınıf farklılıklarını anlatıyor. Şöyle ki:
a. İstihdam konusunda, inanca dayalı ayrımcılıktan kurtulmak için adımlar atılmalı. Ayrıca, hükümetin istihdam politikaları yeniden gözden geçirilmeli. Buna ek olarak, maharetli Şiîlerin, yerel yönetimlerde üstü düzey mevkilere getirilmeleri teşvik edilmeli. Eğitim sektöründeki istihdam alanındaki ayrımcılığı ortadan kaldırmak için özel bir çaba harcanmalı. Şiîlerin, askeri okullarda okumalarına izin verilmeli. Ve merkezi yönetimde, Şiî figürlere de yer verilmeli.
b. Yargı sisteminde, inanca dayalı ayrımcılık ortadan kaldırılmalı. Al-Qatif ve Al-Ahsa mahkemelerinde bulunan dört Şiî yargıca ek olarak, Şiîlerin yargı mevkilerine gelmelerine izin verilmeli. Şiîlerin de adil yargılanma haklarının olduğu kabul edilmeli ve garanti altına alınmalı, ayrıca tanıklık edebilme ve bir avukat olarak çalışma hakları da garanti altına alınmalıdır.
c. İnanç ayrımcılığının ortadan kaldırılmasına yönelik adımları atılmalı. Şiî camileri veya kültür merkezleri yapılması söz konusu olduğunda, Şiîlere yönelik ayrımcılık politikası güdülmemeli.
Şiî imamlarına ve camilerine verilen parasal yardım, Sünni cami ve imamlarına verilenle eşit olmalı.
Ayrıca Şiî inancına yönelik devlet tarafından bir müdahale yapılmamalı. Şiî imamlar, dini uygulamalarından dolayı tutuklanmamalı. Sadece Şiîler değil, tüm inanç mensupları, devlet müdahalesine tabi tutulmaksızın, inançlarını özgürce yaşayabilmeli.
d. Üst düzey hükümet yetkilileri, Şiî din adamlarına yönelik nefreti kınamalılar. Ayrıca Şiî lerin ve İsmailîlerin, birinci sınıf vatandaş oldukları, kamusal olarak deklare edilmeli. Şiî ve İsmailîler, Suudi diplomatik ilişkilerinde de rol almalı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü 18 Nisan'da, Suudi rejiminin, bölgedeki halk ayaklanmaları karşısında kuvvet kazanmak için, Şubat ayından bu yana 160'tan fazla aktivisti tutukladığını söyleyen bir rapor yayınladı. Rapor, içişleri Bakanı Prens Nayef'i, barışçıl göstericileri serbest bırakmaya çağırdı ve bu tutuklamaların, uluslar arası insan hakları ihlali olduğunu da ekledi.
Organizasyondaki bir araştırmacı olan Christopher Wilk, ABD'nin ve Avrupa Birliğinin, bu insan hakları ihlalleri konusundaki sessizliğini eleştirdi: "Konu, Arabistan'daki 160 tutuklu olunca, tepki vermek, Washington ve Brüksel için bir tercih meselesi olmamalı" ve Suudi siyasi tutuklularının sayısı arttıkça, Amerika ve Avrupa daha da sağırlaşıyor."
İnsan Hakları İzleme Örgütü ve çeşitli insan hakları örgütleri tarafından 2011 yılında yayınlanacak olan rapor, Suudi rejiminin gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ile dolu olacak. Dr. Manna'a, Eylül ve Ekim'de yayınlanacak iki raporda, insan hakları ihlallerine konusunda etkili bir düşüşün altını çizecek, dedi.
velfecr