Başbakan Erdoğan ve Bakan Gül"ün yerinde olmak gerçekten zor. Zaten Bakan Gül ile son Amerika gezisi sırasında bilmem kaçıncı kere görüşen Newsweek dergisi genel yayın yönetmeni Fareed Zakaria, Gül"ü "kuşatılmışlık sendromu" içerisinde gördüğünü söylemiş. Doğrudur. Çünkü güvendikleri dağlara kar yağdı.
AB"den büyük beklentiler içerisindeydiler. Dini özgürlükler konusunu AB yoluyla hemen çözüvereceklerdi. Başörtüsü meselesi AİHM"de derhal çözülecek; diğer alanlardaki sıkıntılara AB "emriniz olur" tavrıyla karşılık verecek ve bunlar da ayrıldıkları ana gövdeye "gördünüz mü?" diyeceklerdi. Avrupa"yı ve hele hele Kıta Avrupasını bilmemekten kaynaklanan bu tutum ve bunun üzerine inşa edilen siyaset, sonuçta AKP"nin celladı oldu adeta. Zaten bugünlerde dikkat ederseniz AB lafını ağızlarına bile almıyorlar.
Rum-Yunan ikilisi bunları kucaklarına basacaktı. 68 Kuşağı eski solcu-yeni AB"ci destekçileri öyle söylüyordu. Erdoğan da bir anda Kıbrıs uzmanı oluvermişti. Bir adım önde olacaktı; çünkü çözümsüzlük çözüm değildi. İlk dış gezi Yunan başkentine yapıldı. Defalarca, önce Simitis"in ayağına sonra da Karamanlis"e gittiler. Türkiye"yi daha demokrat ve daha özgürlükçü bir ülke yapmakta kararlı olduklarını anlattılar; ama karşı taraf "sen bu hikayeleri bırak da Kıbrıs"ı ne zaman ve hangi makyaj içinde vereceğini anlat" der gibiydi. Hâlâ da öyleler.
Oysa eski solcu dostları ve TÜSİAD gibi gayri milli destekçileri onlara çok farklı bir Yunanistan anlatmışlardı. Kıbrıs ise olmayan "derin devlet" yüzünden çözülememişti. Normalde sorunu çözmek çok kolaydı. Ayrıca Talat da aynı görüşteydi. Ama olmadı Rumlar Nuh dediler ama peygamber demediler ve hâlâ da demiyorlar. Talat kendini yırtarcasına Rumlara hoş görünmeye çalışıyor; ama olmuyor. AKP ne yaparsa yapsın Rum-Yunan ikilisi tatmin olmuyor. Kısacası, küresel ısınmaya rağmen AB dağları kar ile boran"
ABD ile ilişkilere de aynı mantıkla başlamışlardı. At pazarlığı yapacaklar; yüz milyar dolardan fazla para alacaklar; ama bu arada Amerika"nın sevmediği ve istemediği Ortadoğu girişimlerinden geri adım atmayacaklar vs" Sonra Büyük Ortadoğu Projesi"ne atladılar ve eş başkan oldular. Proje Irak"taki direniş karşısında eridi; ama içinden kukla ve ABD-İsrail güdümlü bir Büyük Kürdistan projesi çıktı.
Şimdilerde Amerika iç piyasaya daha fazla sıcak para basıyor ve İran konusu öncesinde içerde bir finans krizi yaşanmaması için AKP lehinde tedbir alıyor; ama bu iyiliklerine(!) karşılık talimatlar yağdırıyor. İran konusunda benimle tam işbirliği isterim. Kuzey Irak"ta kurmaya çalıştığımız Kürdistan devletine ilişmeyi aklından bile geçirme. PKK bizim Kürdistan projemizin bir aktörüdür. Sakın ola ki ona karşı bir şeyler yapmaya kalkışma. Barzani-Talabani ikilisiyle görüş. Onlara devlet adamı muamelesi et. Başbakan Erdoğan ve Gül de "eğer barışa katkıda bulunacaksa" onlarla görüşebileceklerini söylüyorlar.
Amerikan Başkanı Bush da 2003 martında bölgesel ve küresel barışa katkı sağlaması amacıyla Irak"a saldırmıştı. Yaptığı işi barış ve huzur için yapmayan devlet adamı, siyasetçi ve diplomat hemen hemen yoktur dünyada. Dolayısıyla o lafları bırakın.Onlara kimse itibar etmez. Pek tabii ki Barzani-Talabani ikilisiyle görüşeceksiniz. Pek tabii ki, PKK"ya da genel af çıkaracaksınız. Nitekim Talabani"nin adamı aynen öyle diyor. Ve tabii ki, Kürdistan projesine yani Ortadoğu"nun karıştırılıp İsrail"in rahat ettirilmesi işine destek vereceksiniz. Çünkü patron öyle diyor. Büyükanıt Paşa, Amerika"ya "Kürdistan projesi ve PKK konusunda mesajlar veriyor ve cevap Vaşington"dan değil; Ankara"dan Abdullah Gül"den geliyor. Ne ibretlik günler Allahım"
Hasan Ünal
Milli Gazete-20/02/2007