Tamam da ‘nelerin-nasıl yapılacağı’nın cevabını verebilen var mı?

Selâhaddin Çakırgil

Çin Müslümanlarının mâruz kaldığı zulümler bugünlerde yine gündemde ve konuya, ‘Aramızı bir de Çin’le bozmayalım..’ mantığıyla yaklaşanların tuhaf yorumları, meselenin tuzu- biberi oldu. Hele, bazılarının, ‘Bu haberlerin, Çin’i uluslararası planda küçük düşürmek için özel olarak üretildiği’ gibi iddialarla Çin’in fahrî avukatlığına soyunmalarıdaha bir ilginç.. 

*** 

1983’lerde, Hindistan güçleri, halkının büyük ekseriyeti Müslüman olan kuzey doğudaki Assam eyaletinde binlerce insanı katlettiği zaman, bir ülkedeki çok inkılapçı arkadaşlardan bazıları da, ‘o katliâm haberlerinin, Bağlantısız Ülkeler Teşkilatı’nın en önemli liderlerinden olan İndira Gandhi liderliğindeki Hindistan’ın etkisini kırmak için uydurulmuş olduğunu’ ileri sürüyor; bunun için de Assam’dan gelen ve caddelerde parçalanmış binlerce Müslümanın fotoğraflarını görmek istemiyorlardı. O günlerde bu konuların nasıl sert tartışmalara yol açtığını, Atasoy Bey ve diğer arkadaşlarımız da hatırlarlar herhalde.. 

Bugün de benzer bir aşırı maslahatçı mantık, Çin karşısında sergileniyor.   

*** 

Tamam, devlet yönetiminde yetkili olan isimlerin kendilerine özgü tepkiler geliştirme hakları vardır. Ama biz Müslümanların, sadece Müslüman olanların değil, hattâ dünyanın neresinde bir mazlûm vemustez’af (hakları gasp edildiği için zayıf duruma düşürülmüş) kim/ler varsa, mümkün olan imkân ve güçlerimizle onların da yanında yer almamız, imanî bir mükellefiyettir.   

*** 

Fakir’, Türkistan denilen coğrafyayı ilk gençlik yıllarında duyardı. Sonra sadece Doğu Türkistan denilmeye başlandı. Çin ise ‘Sin-ki-ang’ (Çin ülkesi) diyordu. Batı’sının ne olduğunu bilmiyordu. 

Sonra anladık ki, Türkistan’ın diğer bölümleri, Rusya tarafından hem Çarlık zamanında, hem de komünist dönemde yutulmuş ve mahallî lehçe veya şive farklılıkları olsa bile, (daha çok farsça konuşulan) Tacikistan dışında, türkçe konuşan geniiiş Orta Asya bozkırlarındaki Müslüman halklar Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistandiye parça parça edilerek her birinin diğerine hele de son 100 yılda daha bir yabancılaştırılmış, birbirlerini anlayamaz hallere düşürülmüşlerdi.  

*** 

1948-49’da, istiklâlini /bağımsızlığını ilân eden Doğu Türkistan’ın ilk lideri olan Îsâ Yûsuf Alptekin’le 1976’da yaptığım ve Millî Gazete’de 3 gün yayınlanan röportajı, imkân olsaydı, yeniden yayınlamak isterdim.  

Merhûm Îsâ Yûsuf Bey, ilk mesajlarını, ‘Gök Bayrak’tan Al Bayrak’a selâm..’ diye Türkiye’ye gönderdiklerini ama o zaman İsmet Paşa’dan hiçbir karşılık göremediklerini; ancak 9 ay kadar yaşayabilen Doğu Türkistan Devleti çökünce Müslüman halktan on binlercesinin önce Hindistan’a sığınmaya çalıştıklarını ve açlık ve soğuktan binler halinde telef olduklarını ve oradan da ancak Adnan Menderes tarafından Türkiye’ye getirttirildiklerini anlatırken, çeyrek yüzyıl sonra bile ağlamaktan kendisini alamazdı.   

*** 

Çin’de 70 milyon kadar Müslüman var deniliyordu. 7-8 sene önce Frankfurt Kitap Fuarı’nda karşılaştığımızda İhsan Süreyya hocamız, ‘Selâhaddin, ben Çin’de Müslümanların yaşadığı bölgeleri iki ay kadar dolaştım, o rakamlar yanlış.. Benim hesabıma göre 140 milyon kadar Müslüman var’ demişti. 

Öyle bile olsa, 1,5 milyar içinde ancak onda 1’lik bir azlık!! 

Şimdi.. Sadece kan tepeye fırlayarak hayâlî veya hamâsî yorumları bırakalım; sahi, oradaki Müslüman halka nasıl yardımcı olabiliriz?   

*** 

1.5 milyarlık dev bir nüfuslu Çin’e, vatandaşları olan Müslümanlara baskı uygulamayı sürdürmesi halinde, en azından, İslâm İşbirliği Teşkilatı’nın da, 1.5-2 milyarlık Müslüman dünyasının dev pazarlarında Çin mallarına boykot kararı alınacağını ihtar etmesi, etkili olmaz mı dersiniz? 

Bu işi, diplomatik zarafeti gözönüne alarak yapabilmek sorumluluğu da yine Başkan Erdoğan’ın omuzlarında kalıyor.