Mısır-Cezayir arasında oynanan dünya kupası eleme maçının ardından yaşanan gerginliklere bir yenisi daha eklendi. Cezayir'deki İslami Kurtuluş Cephesi'nden Ali bin Hac, Ezher Şeyhi'ni Mısırlıların hakaret ve küfürlerine karşı sessiz kalmakla suçladı. Soylarına kadar laf atıldığını belirten bin Hac, Tantavi'ye "bu şer'an caiz midir?" sorusunu yöneltti. Cezayir Haber gazetesinin ayrıntılı olarak yayımladığı mesajında bin Hac, Mısır'dan resmi bir özrün gelmesinin zorunlu olduğuna işaret etti.
Cezayir'de yasaklı İslami Kurtuluş Cephesi'nin ikinci adamı Ali bin Hac, Mısır'da Ezher Üniversitesi şeyhi Muhammed Seyyid Tantavi'ye bir mesaj gönderdi. Bu mesajda Tantavi'yi Mısır ile Cezayir arasında iki hafta önce oynanan ve Cezayir'in 2010 Güney Afrika Dünya Kupası finallerine katılma hakkı kazanmasıyla sona eren futbol savaşının ardından gerçekleşen medya atışmasında hakkı savunmayıp sessiz kalmakla suçladı. Bin Hac şöyle dedi: "Sen uydu kanallarında bir halkın tümüne hakaret eden rüya delisi cüceleri, şehitleri nasıl da sokak çocuğu diye vasıflandırdıklarını duyduğun halde sessiz kaldın. Hakkı savunmayıp sessiz kalan "dilsiz şeytan"dır.
"Şehitlere sokak çocuğu dediler"
Cezayir Haber gazetesinin de yayımladığı mesaj-belgede Bin Hac şunları da dedi: "Mısır'ın Cezayir'e karşı yürüttüğü kampanyasında en büyük felaket ise, Cezayir'in Müslüman şehitlerinin "sokak çocuğu" ve "haydut diye nitelendirilmesi idi. Bu sözleri ne Mısır cumhurbaşkanı ne de Mısır rejiminde herhangi bir yetkili kınadı. Aksine cumhurbaşkanının oğlu Ala Mübarek çok çirkin bir söz sarfetti. Bazılarına hoş göründüğü üzere bir Mısırlı vatandaş olarak değil iktidardaki ya da hakim aile vasfıyla Cezayir büyükelçisi hakkında aşırı kötü bir laf söyledi.
Cezayir Haber gazetesinin ayrıntılarını verdiği ve "Onurluların aptallara nasıl cevap verecekleri hususunda eğitilmesi" başlığı altında gelen belgede şöyle dendi: "Bu kampanyanın resmi bir görüntüsü var. Hüsnü Mübarek sanki savaş hali varmış gibi ulusal güvenlik için özel bir konsey düzenledi. Oysa bunu 2006 Güney Lübnan Savaşı'nda da Gazze'nin kuşatılıp uluslar arası yasaklı silahlarla vurulduğunda da yapmadı!!! Ezher'in şeyhi bile bir halkın tamamına küfür eden hayal delisi cüceleri, şehitleri "sokak çocuğu" diye tanımladıklarını uydu kanallarında duyduğu halde tamamen sessiz kaldı. Hakkı savunmakta sessiz kalan ise dilsiz bir şeytandır. Yoksa Ezher'in şeyhi sadece iktidardaki yönetimin izniyle mi konuşuyor?
Bin Hac ayrıca Tantavi'ye bir soru yöneltiyor: "Soylara laf atmak şer'an caiz midir? Allah resulü (sav) şöyle buyurmaktadır: "İnsanlar arasında yaygın iki küfür vardır: Soylara laf atmak ve ölü arkasından ağıt yakmak." (Müslim)
Bin Hac, Cezayirlilerin "Berberiler" diye tanımlanmasının, (Amazig) Berberilerin Tunus'ta, Fas'ta, Libya'da ve Muritanya'da bulunmaları nedeniyle tüm Arap Mağrip ülkelerini kapsadığını ifade etti. Bin Hac Cezayir halkına dil uzatmakla tüm Arap Mağrip'e dil uzatılmış olduğunu, Romalıları, Bizansları ve Vandalları yenilgiye uğratanın onlar olduğunun bilinmesi gerektiğini vurguladı. Yasaklı İslami cephenin ikinci adamı bu durum karşısında, resmi bir özür gelmediği müddetçe; özellikle de tüm Mısır basını mevcut yönetimin buyruğuyla hareket etmişken suskun kalınmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Başbakan Ahmet Ouyahia'nın, Mısır'ın başlattığı kampanyaya cevap vermemenin cevap vermekten daha güçlü olduğu yönündeki açıklamaları hususunda ise bin Hac şunları söyledi; "Bu, büyük bir yanlış ve Cezayir halkına karşı siyasi, tarihi, manevi sorumluluktan kaçmaktır. Zira Cezayir halkının onuruna dokunulmuş, daha önce görülmemiş bir şekilde kimliğinin özü vurulmuştur. Bu da oyun sahası ya da sokak aptalları tarafından değil rejimdeki bazı resmi aptallar, entelektüel, sanatçı ve kanuncu seçkinler ile sulta alimlerinden şer'i ilimle övünen bazıları tarafından gerçekleşmiştir. Biz akılsızları ikiye ayırıyoruz. Genel ve özel akılsızlar. Birincilerine cevap vermiyoruz. Ancak ikinci gruba karşı sessiz kalmak şer'an, siyasi ve ahlaki açılardan caiz değildir." Bu açıklamaya istinaden Bin Hac, Ouyahia'nın konumunu reddetti.
Leyla Ebumellal / Timeturk