Mısır, cuma günü tarihinin en kanlı ve vahşi terör eylemiyle sarsıldı. Kuzey Sina bölgesindeki Bir el-Abed şehrinde Sufilerin gittiği bir camiye IŞİD tarafından silahlı ve bombalı saldırı düzenlendi. Cuma namazı sırasında camiye önceden yerleştirdikleri bombayı infılak ettiren militanlar, patlamanın ardından dışarıya kaçan insanları taradı. Mısırlı yetkililer, saldırıda ölü sayısının 305’e yükseldiğini, 200’den fazla kişinin de yaralandığını bildirdi.
Bu eylem, üç yıldır Kuzey Sina’da faaliyet gösteren IŞİD’in en büyük saldırısı oldu. Mısır ordusu, katliamın ardından harekete geçti. Ordu sözcüsünün Facebook’tan yaptığı açıklamaya göre bölgede düzenlenen hava operasyonlarında IŞİD’e ait sığınak ve silah depoları hedef alındı. Ayrıca Mısır medyasına yansıyan haberlerde, Kahire yönetiminin, bölgeye takviye askeri güç göndermek için İsrail’e izin başvurusunda bulunduğu belirtildi. İki ülke arasında 1978 yılında imzalanan Camp David Anlaşması’na göre, Mısır’ın bu izni alması gerekiyor. Tel Aviv, Mısır’ın daha önce bölgedeki radikal gruplara yapılacak operasyonlar kapsamındaki taleplerini kabul etmişti. Ancak bölgede üç yıldır IŞİD’e karşı yapılan askeri operasyonlar, şu ana kadar istenen sonucu veremedi. IŞİD, bu sürede güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik onlarca saldırı düzenledi, ağır kayıpların verilmesine sebep oldu.
Ancak IŞİD’in bölgedeki etkinliği, terör saldırıları düzenlemenin de ötesinde. Gündüz vakti yol kesip kontrol yapan, sokaklarda ‘yargılama’ yapıp infazlar gerçekleştiren, Hristiyanlara ve İslamın uygun bulmadığı yorumlarını benimseyen Müslümanlara düzenlediği saldırılarla bölgenin sosyolojisini maniple etmeye çalışan IŞİD, Suriye ve Irak’taki düzeyde olmasa da kendini ‘devlet’ olarak dayatmaya yönelik faaliyetlerde bulunuyor.
5 SORUDA ‘SİNA VİLAYETİ’
Tekfircilerin Yeni Suriyesi ‘Sina’
Kuzey Sina’da uzun süredir etkin olan Selefi gruplar, Ağustos 2013’te Abdülfettah Sisi’nin darbeyle iktidara gelmesinden sonra yeni bir silahlı eylem sürecini başlattı. IŞİD ise Haziran 2014’te Musul’u ele geçirdikten sonra hilafet ilan etmesiyle birlikte, dünya genelindeki radikal grupların çekim merkezi haline geldi. Asya’dan Afrika’ya çeşitli ülkelerden çok sayıda grup, ‘halife’ Ebubekir Bağdadi’ye biat ettiklerini duyurdu. Bunlardan biri de tam bu iki kıtanın birleştiği noktada yer alan Sina bölgesinde uzun süredir faaliyet gösteren Ensar Beyt’ül Makdis örgütüydü. Kasım 2014’te Bağdadi’ye biat ettikten sonra ‘İslam Devleti Sina Vilayeti’ adını alan örgüt, saldırılarına çöl bölgelerinde ordu birliklerini hedef alarak başladı, zaman içinde eylemlerini şehirlere de taşıdı.
Tekfirciler Bölgede Etkili
Kuzey Sina’da faaliyet gösteren silahlı grupların toplamda 10 binden fazla militana sahip olduğu tahmin ediliyor. Ensar Beyt’ül Makdis grubununsa IŞİD’e biat etmeden önce yaklaşık iki bin militanı olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla DAEŞ ’in Kuzey Sina’daki militan sayısının binlerle ifade edilecek büyüklükte olduğunu söylemek mümkün. IŞİD’in çöl bölgelerinden yayınladığı görsellerde, pikap tipi araçlara monte edilmiş ağır makinalı silahlar, çok namlulu roketatar sitemleri, havan topları ve hafif silahlı militanlar görülüyor. Örgüt, çöl bölgesinde ordu unsurlarına vur-kaç tarzı saldırılar düzenliyor. Askeri kontrol noktalarına yapılan baskınlar ve hareket halindeki ordu konvoylarına el yapımı patlayıcılarla düzenlenen saldırılar dikkat çekiyor.
* ‘Sina Vilayeti’ merkezi yönetime nasıl meydan okuyor?
DAEŞ, özellikle Mısır’ın Kuzey Sina Vilayeti’ndeki faaliyetlerini, bölgenin başkenti ve en büyük şehri Ariş’te yoğunlaştırıyor. IŞİD’in, tıpkı Mısır hükümeti gibi ‘vilayet’ ilan ettiği Kuzey Sina’dan yayımladığı propaganda görselleri, örgütün merkezi otoriteye nasıl meydan okuduğunu gösterir nitelikte. Görsellerde, ‘şeriat mahkemesi’nde yapılan ‘yargılama’ ve infazlar, şehir içinde güvenlik güçlerine yönelik suikast eylemleri, örgüte karşı Mısır yönetiminin yanında yer alan aşiretlere yönelik saldırılar ve IŞİD militanlarının halk arasında dolaşarak propaganda yapmaları yer alıyor. IŞİD’in bütün bunları gündüz vakti yapması ise örgütün ne kadar rahat hareket ettiğini gösterir nitelikte. Bu durum, örgütün bölgede bir düzeyde taban bulduğuna da işaret ediyor.
DAEŞ neden Sünni camisini hedef aldı?
Daha önce çeşitli ülkelerde Şii camilerine birçok saldırı düzenleyen IŞİD, Bir el-Abed’de bir Sünni camisini hedef aldı. Mısır medyasında yer alan haberlerde, cami cemaatinin Sufilerden oluştuğu belirtildi. IŞİD, daha önce yayımladığı bildirilerde Kuzey Sina’yı Hristiyanlardan ve Sufilerden temizleme tehdidinde bulunmuştu. Örgütün Irak ve Suriye’de ilan ettiği hilafette kendi din anlayışı üzerinden ‘ulus’ inşa etmesi ve bunun dışında kalan insanlara hayat hakkı tanımama anlayışı, kendini Mısır’da da gösteriyor. IŞİD bir yandan kendini Sisi rejimine karşı ‘Müslümanların’ direnişinin lideri olarak sunarken, bir yandan da ‘içerideki düşmanları’ temizlediği yönünde propaganda yapıyor.
* Sina’da DAEŞ dışında hangi güçler bulunuyor?
Kuzey Sina bölgesinde çeşitli Selefi silahlı gruplar faaliyet gösteriyor. Ordunun son yıllarda yaptığı yoğun operasyonlara rağmen bu örgütlerin bölgede rahatça hareket edebildikleri belirtiliyor. IŞİD kadar yoğun eylemlerde bulunmasa da el-Kaide’nin de Kuzey Sina’da bir ‘şubesi’ bulunuyor. Ayrıca Bedevi aşiretlerinin de IŞİD’e destek verdiği ifade ediliyor. Ancak Kuzey Sina’daki çoğu aşiret, operasyonlarda Mısır ordusuna destek veriyor. Bölgenin en büyük aşireti olan Tarabinler, cuma günkü saldırının ardından orduya verdikleri desteği artırdı ve Kuzey Sina’da çeşitli yerlerde kontrol noktaları oluşturmaya başladı. Ayrıca Filistin’de Ramallah yönetimiyle sorunlarının çözen Hamas’ın da bu süreçte Mısır’la işbirliğini artırabileceği belirtiliyor. IŞİD, Hamas kontrolündeki Gazze sınırında yer alan Refah bölgesinde bazı saldırı girişimlerinde bulunmuştu. Örgüt, Hamas’ı da ‘kafir’ olarak değerlendiriyor.
KAYNAK: KARAR Gazetesi